Dara Botan kod adlı eski
PKK'lı, yıllarca içinde olduğu
terör örgütünün iç
infazlarını anlattı. 1988'de gittiği Bekaa'da 350 kişiden sadece 4'ünün sağ kaldığını söyleyen Botan, “Bekaa kazılsa her metreden
Kürt çocuklarının kemiği fışkırır” dedi.
Kod adı Dara Botan. PKK'nın
Avrupa komitelerinde yıllarca “sorumlu” düzeyde faaliyet gösterdi. Kendisi gibi PKK saflarında olan ağabeyi bir çatışmada öldürülürken, ablası örgütten kaçarak canını kurtardı. Dara Botan ise Avrupa'dan sonra PKK'nın siyasi ve silahlı eğitim
kamplarından Bekaa'ya gönderildi. Ancak ikinci haftada Abdullah
Öcalan'ın söylemlerini eleştirerek “
diktatör” dediği için önce “
uygulama” adı verilen sürece tabi tutuldu. Bir hücreye atılarak Öcalan'ın çözümlemeleri üzerinden özeleştiri raporu hazırlaması istendi. Ama “
ajan” olduğunu kanaat getirilince kendi deyimiyle “Cehennem
mağarasına” atıldı.
İşte PKK'dan kaçarak yaşamını sürdürmeye çalışan Dara Botan'ın anlatımıyla Bekaa
cehennemi:
"ÖCALAN'I DİKTATÖR DİYE ELEŞTİRDİM"
“Bekaa Kampı'na gittiğimde 1988'in Mart'ıydı. Kaldığım 9 ayın 8.5 ayımağarada geçti. Akademiye gittikten 2 hafta sonra mağaraya alındım. Özgür ortam dedikleri yer bir tarikata dönüşmüştü. Bir şey tartışamıyorsun, iki kişi yan yana gelemiyor. Herkes birbirinin kuyusunu kazıyordu. Öcalan'ı diktatör diyerek eleştirdim. Her şey tartışılabilir sanıyordum. Ama öyle olmadı. 1987'den sonra birçok
tutuklu cezaevinden çıkmıştı. Bunların yakınlarını da partiye almak için türlü senaryolar vardı. Bu insanların akrabaları zindanda kaldığı için devlet bizim üzerimizde özel olarak oynamış ve bizi ajan olarak eğitip PKK'nın içerisine göndermiş diye bir paranoya ile hareket edildi. Beni de diğerleri gibi o mağaraya attılar.
"NAYLON ERİTİP BEDENİMİZE DAMLATTILAR"
Bu mağaranın bir ismi yoktu. Gözlerimi bağlayarak iyi bir dayaktan sonra bir jipin arkasına attılar ve yaklaşık 15 dakika uzaklıktaki mağaraya götürdüler. Mağara oldukça büyük ve içi de biraz oyulmuştu. Bir ağabeyim vurulmuştu, ablam örgütten kaçtı, yengeme ne oldu bilemiyorum. Ama ben mağarada idamdan son anda kurtuldum.
Dayak,
küfür saymıyorum bile. Kırmızı leğenden kestikleri
naylonu yakarak önce vücudumuza ardından cinsel organlarımıza damlattılar.
Yemek, su hiçbir şey yok. Sadece ajan olduğumuzu söyleyecektik. Bedenimin her yanı hâlâ yanıklarla dolu. Sadece yüzüme dokunmadılar. Damağım yok. Ağzımın hepsi kırıldığı için manda kemiğinden yeni bir damak yaptılar. 6
ameliyat oldum ve 2 tane daha olacağım... Öyle bir
sistem ki oradaki herkes ajan olduğunu inanmış. Orada
Merkez Komite Üyeleri kellelerini kurtarmak için kendi can yoldaşlarını öldürdüler. Yeni yeni işkence yöntemleri türetiyorlardı. 76 yaşındaki bir adamın ağzının içine naylon damlatıldı.
Can yoldaşımın iki ayağını diri diri yaktılar. Şu anda protez bacaklı. Serum hortumlarından yapılmış bir kamçı vardı ve sürekli dayak atıyorlardı. Dayanamamış ve ‘ajanım' diyerek ölümü kabul etmiştim. O işkencelere dayanamadım. Bir an önce vurulup ölmek ve kurtulmak istiyordum. Mahkemem yapıldı. Oradaki 350 kişiye soruluyor ve herkes el kaldırıyor. 9 yaşındaki çocuklar dahi idam için el kaldırdı o formalite mahkemede.
Savcı rolündeki adam, iddianameyi okudu ve bir insanın ölümü için
oylama yaptılar. İnfazım 2 gün ertelenince Mehmet Şener soruşturmada olan insanların sorumlusu olarak gönderilince affedildik. Ardından Lübnan'da 2 ay
tedavi gördüm. Doktorlar böbreklerimin alınmasını istedi ama izin vermedim ve tekrar kampa getirildim. Tedaviyi de örgüt karşıladı. Bekaa'dan Botan'a gönderildiğimde ise 5
arkadaşla kaçtık ve Irak'taki BM'ye sığındık sene 1993'tü.
"ÖCALAN O GENÇLERİN KATİLİ"
Bekaa'nın her ikimetresi kazılsa
kemik fışkırır. Kamp çok büyüktür.Her kampta infazlar yapılır. Özel olarak infazlar için oluşturulan bir kamp yok. Lolan, Are, Rojin, Haftanin,
Seyfi kampları bunlar kazılasın dünya kadar insan evladının kemiği fışkırır.
Aileler hâlâ dağda sanıyor çocuklarını ama maalesef bir diktatör o Kürt evlatlarını kurban etti. Birçok aile hâlâ çocuklarının dağda olduğunu sanıyor. Bazı isimler ise sonradan iade- i itibar denilerek yanlış yapıldı deniyordu. Bunlardan biri de Lamia Baski'dir. O arkadaş sevdiği bir insanla evlenmek istedi ve partiden ayrılacağını söyledi. Ama 67 kişi ile birlikte onu kurşuna dizdiler. ‘Ajandır, ahlak düşkünü' dediler ve Lolan'da katlettiler. Öcalan 17 bin insanın baş katilidir. Onayı olmadan hiçbir infaz olmazdı. Sonradan bildirilen infazlar vardı ama çok kısıtlıydı. Birçok insan öldürüldü. Çetin Güngör'ün kafasına sıkıldı. Dilaver
Yıldırım, Samia Aşkın, Kör
Cemal vardı. Mehmet Şener var o da Kamışlı'da
Suriye Muhaberatı ve PKK
işbirliği ile öldürüldü.”
"SADECE 4 KİŞİ HAYATTA KALDI"
“Orası anlatılmaz. Tırnaklarımız
teker teker çekildi. Bu yerlere de pansuman diye naylon damlattılar. Bedenlerimize kör bıçaklarla kesikler atıp, yaralara tuz basıyorlardı. Barbarlık kampıydı. Bunu yapanlardan biri Cemal kod adlı Karayılan'dı. O şimdi KCK'nın başında. O zaman Bekaa'da 350 kişilik bir devre vardı. Bunlardan sadece 4 kişi yaşıyor. Ya vuruldular ya da kaçtılar. Birçok insan getirilip öldürülüyor ve bir köşeye gömülüyordu. En son mağarada kalan 24 kişiyi Mehmet Şener kurtardı. Şener hapisten çıkınca Öcalan ile tartışmaya girdi ve onun sayesinde bizi bıraktılar. Kani,
Numan, Fatih, birçok arkadaş o mağarada öldü.”
"TEK DÜŞMAN ÖCALAN VE BDP'DiR"
“Şimdi 49 yaşındayım ve örgüte yani Avrupa'ya gittiğimde 18 yaşındaydım. Örgütün birçok kademesinde bulundum. Kürt halkının düşmanını yeni yeni tanıyoruz. Bunlar Öcalan ve BDP'dir. Bu partide olanlar Öcalan'ın ne mal olduğunu bilmiyor mu? Sayın Öcalan demeseler onlar koltukta kalırlar mı? Belediye başkanlarının, milletvekillerinin mal varlıklarına bakmak lazım. PKK'yı savunan bu insanların çocukları niye dağa gitmiyor. Niye dağ yerine askere davul zurna ile gönderiyorlar evlatlarını. Akrabalarının kaçı dağda. Bunların akrabası değil miydi esrar ve eroini makam arabasında taşıyan. Olan Kürt ve mazlum halka oluyor. Diktatör 15 bin diyor ama iç infazlar 17 binden fazladır. Bunların bütün gerekçeleri Kürt halkının yok olmasıdır. Kürt halkının yegane düşmanı Öcalan ve BDP'dir. PKK'nin kısaltılmışı Paşalar
Kuvvet Komutanlığı'dır. Öcalan, Duran
Kalkan, Ali
Haydar Kaytan,
Cemil Bayık ve Mustafa
Karasu Ankara PKK'sıdır. 49 yaşındayım ve bazı arkadaşlarımı tanıdığım için pişman olmadım. Ama insanları kandırdığım için pişman oldum.
BUGÜN