Kars'ta ailesiyle birlikte çobanlık yaparken para kazanmak umuduyla gittiği İstanbul'da tanıştığı
PKK'lıların aracılığıyla örgütün dağ kadrosuna dahil olan 28 yaşındaki E.B. 4 yıl sonra pişman olup dağdan kaçtı. Geçen ay Silopi'de güvenlik güçlerine teslim olan E.B. ifadeleri, dağdaki çocuk PKK'lılar gerçeğini gün yüzüne çıkardı. Kaldığı
kampta birçok çocuğun da bulunduğunu belirten E.B.'nin, sınır köylerde zor şartlarda yaşayan çocukların
küçük yaşlarda dağ kadrosuna götürüldüklerini anlattı:
- "Dağ kadrosuna sonradan dahil olanlar, o hayatın rahatlığını bildiği için kaçma ihtimalleri hep oluyor. Eski yaşamını veya ailesini özleyen ya da sevdiğinin hasretine dayanamayan kaçabiliyor.
Ancak kamplara getirilen çok küçük yaşta çocuklar bunlardan farklı eğitiliyor. Bu çocuklara yoğun ideolojik ve siyasi eğitim veriliyor. 11-15 yaşlarından itibaren silahlı eğitime de başlayan çocukların diğer militanların aksine şehir merkezlerine yaklaşması kafalarının karışmaması için yasaklanıyor. Şehirlere eyleme gönderilmeyen bu çocuklar sözde
yemin ettikten sonra
bölge komutanı adayı olarak özenle yetiştiriliyor."
- "Bir PKK'lı kadına
aşık oldum. O da bana. Aramızda duygusal bir bağ oluştu. Birlikteliğimiz ortaya çıkınca beni tecrit ettiler. Mahkeme kuruldu ve örgütsel faaliyetlere zarar verdiğim gerekçesiyle
hapis cezası aldım. Ancak kamp içindeki komutanların kadın militanlarla ilişkisi olduğunu, karşı koyan kadınların
infaz edildiğini biliyordum. Bu olaylar benim örgüte ve mücadeleye bakış açımı değiştirdi."
- "Tutukluyken bir fırsatını bularak kaçtım. İlk önce
Şırnak tarafına doğru kaçtım ancak kamptaki diğer militanlar bana pusu attı. Uzun süre birlikte yaşadığım arkadaşlarım beni öldürmek için ateş açtı. Daha sonra Silopi'ye doğru yönelerek bir mağarada 3 gün saklandım. 2010'da Balveren'de düzenlenen silahlı saldırıda yaralanan bir PKK'lının, askerlerin şehit olmasına rağmen helikopterle hastaneye götürülmesi aklımdaydı. Artık devletten korkmuyordum.
Kampta bize, polis ve askerin sağ yakaladıkları PKK'lılara işkence yaptıklarını ve infaz ettiklerini anlatıyorlardı. Teslim olduğum noktadaki polis ise yere yatırıp üstümü aradıktan sonra ilk olarak su verdi."
Kış aylarında asla arazide gezmediklerini belirten E.B., kış aylarını 15-20 kişilik gruplar halinde mağaralarda geçirdiklerini belirterek, "Bir çok arkadaşımız hastalığa yakalandı. Büyük kamplarda kış aylarında havasızlık ve beslenememekten salgın hastalıkların başgösterdiğini duymuştum.
Bizim kampta da bir arkadaşımız hastalanmıştı. Tedavi için merkeze gönderdiklerini söylemişlerdi. Ancak onun infaz edildiğini iyi biliyorduk ama kimseye söyleyemiyorduk" dedi.
AKŞAM