Terör
örgütü,
açlık grevlerinin çözüm olmadığını söyleyen aydın, yazar,
gazeteci başta olmak üzere herkesi tehdit etti.
PKK/KCK
tutuklu ve hükümlüler adına açıklama yapan Deniz Kaya, "Kendilerine aydın, yazar, gazeteci,
köşe yazarı diyenler başta olmak üzere,
halkımızın yeminli düşmanları ve kral soytarıları, sözlerini bilerek, tartarak konuşmalı. Aksi durumda sonuçlarına da katlanmayı bileceklerdir" ifadelerini kullandı. Eylemlerin artırılmasını isteyen Kaya, bu kişileri 'yeminli işbirlikçi ve ihanetçi' diye suçladı.
Terör örgütünün tehdit ettiği kişiler arasında, oğlu açlık grevinde olan bir babanın mektubunu kamuoyuna duyuran
Kürt siyasetçi ve yazar
İbrahim Güçlü de bulunuyor. Cihan Haber Ajansı'na konuşan Güçlü, hapishanelerde başlatılan
açlık grevlerinin ve
ölüm oruçlarının, PKK'nın merkezi bir kararı sonucu gerçekleştiğinin tartışmasız olduğunu söyledi.
BDP/PKK yöneticilerinin ve
Öcalan'ın samimiyetinin sorgulandığını hatırlatan Güçlü, şöyle devam etti: "PKK, on yıllardır yargılanan bir örgüt. Ama son KCK davalarına kadar
Kürtçe savunma yapmadılar. Mahkemelerde
Kürtçe savunma yapanları desteklemedikleri gibi, bunu bir şov olarak değerlendiler. En önemlisi de PKK'nın lideri, hem tapınılan,
peygamber ve tanrı olarak görülen lideri, 1999 yılında yargılandığı zaman Kürtçe savunma yapma talebinde de bulunmadı. Öcalan yakalandıktan ve yargılanıp ceza aldıktan sonra yaptığı açıklamalarda, Kürtçe ile eğitim ve öğretimi
küçük gören, önemsemeyen, bu konuda bir talebin yapılmasını engelleyen bir tutum içinde oldu. BDP de uzun yıllar Kürtçenin seçimlik
ders olmasını savundu. Bir dönem önce, Kürtçe ile eğitim öğretimi savundu. Kürtçenin gelişmesinden ziyade PKK'nın hegemonik yapısının sağlanması ve otoriter egemenliğinin kurulmasını ön plânda tuttu. Bu nedenle,
TRT 6'ı, Kürtçe konuda atılan bütün adımları ve en son da Kürtçenin seçimlik ders olmasını boykot ettiler."
Öcalan'ın, BDP milletvekillerinin, BDP belediye başkanlarının neden ölüm oruçlarına yatmadığının sorulduğu ve sorgulandığını dile getiren Güçlü, 13 yıldır tutuklu olan Öcalan'ın lider olarak bir temel talep ileri sürerek bir gün bile açlık grevine gitmediği saptanınca, tartışmaları alevlenmekle kalmadığını, daha bir sertlik kazandığını vurguladı.
PKK KULLANDIĞI MEŞRU OLMAYAN MÜCADELE METODUYLA KÜRTLERE ZARAR VERİYOR
PKK ve BDP yöneticilerinin ölüm oruçları tutanların üzerinden siyaset yaptıklarını belirten Güçlü, "İlkesel ve ahlaki bir mücadelenin sürdürülmediği konusu yakıcı oldu. Bir tutuklu babasının mektubu, tartışmaları daha anlamlı kıldı. Sorun gazete manşetlerine, televizyon ekranlarına taşındı. Bu tartışmalar kamuoyu düzeyinde bilgilenme, netleşme yarattığı gibi olayın kodlarını çözdü. Ben de sorgulayıcılar arasındaydım. Ben de yazılar yazdım. Gazete ve televizyonlarda görüşlerimi açıkladım. Ama ne yazık ki, yaptığı işin meşruluğuna, haklılığına, doğruluğuna çok da inanmayan PKK, eski ve sürekli gündemde olan tehdit metodunu gündeme soktu. Tartışanların hepsini, tehditle korkutmaya, onların seslerini kesmeye çalıştı ve cüret etti. Özel olarak beni de, daha önce denediği ve tehdidin sökmediğini ve sökmeyeceğini anladığı halde, boy hedefi haline getirdi" dedi.
CİHAN