Yazının başlangıcında "
İsrail'in
Hatay merakı iyice ayyuka çıktı" diyerek İsrail'e ait Heron'ların ve F-15 savaş uçaklarının Hatay üzerinde cirit attığına dikkat çeken
Arslan, İsrail'in geçmişteki vukuatlarını kronolojik sırayla hatırlattı:
- İsrail uçaklarının ilk vukuatı 2007 yılında kayıtlara girdi. Hatay-Antep güzergâhında izinsiz olarak Türk hava sahasında uçan İsrail uçakları 2 adet
yakıt tankını da düşürüp gitti. Yakıt tankları çobanlar tarafından bulunmasa bu ihlaller gizli kalacaktı.
- Bir başka ihlal de yine tesadüfen öğrenildi. İsrail'e ait bir Heron,
Adana-
Karataş açıklarında avlanan
İskenderunlu
balıkçıların ağına takıldı. Son yıllarda yerin altından fışkıran bombalara alışmıştık ama ilk kez
denizden balık yerine İsrail Heron'u çıkmıştı.
Sahil Güvenlik dalgıçları Heron'un diğer parçalarını da çıkardı.
- 9
Eylül 2011 akşamı bir Heron Türk hava sahasını ihlal etti. Hatay Kurtnasır Tepesi'nde konuşlu hava kuvvetleri unsurları Heron'u tespit edip Hawk'ları hedefe kilitledi. Çıplak gözle görünen Heron ile ilgili vur emri bir türlü gelmeyince işini bitiren Heron gözden kayboldu. Diğer vakalar gibi bu skandal da internete düşen bir ses kaydıyla ortaya çıktı.
- 19 Ocak akşamı İsrail F-15 savaş uçaklarının Hatay ve çevresinde 1 saat boyunca uçtuğu tespit edildi. Daha önceki olaylarda olduğu gibi
radarlar olayı tespit ettiler.
Diyarbakır ve Adana'dan kalkan Türk F-16'ları alçaktan uçan İsrail uçaklarını takibe aldı. İnternette yayınlanan ses kayıtlarına göre pilotlar hedefe kilitlendiklerini söyleyip 'vur emri' beklediklerini söylüyorlar.
Ancak Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanı Korg. Veysi Ağar ve 2. Hava Kuvveti BHHM Amiri Kur.
Albay Ahmet Kazdal'ın bir türlü izin vermemesi sonucu önceki olaylardaki gibi 'işlerini bitiren' uçaklar gözden kayboldular. İnternette yayınlanan ses kayıtlarına göre bir türlü vur emri alamayan pilotlarımız avantajlarını kaybediyor ve bir süre sonra İsrail uçakları Türk jetlerine kilitleniyor. Yani bizim topraklarımızda bizim jetlerimizi tehdit etmiş oluyorlar.
Pilotların ve radar görevlilerinin hedefi açıkça gördüklerini söylemesine rağmen Ağar ve ekibinin gerekli talimatı vermediğinin altını çizen Arslan soruyor: "Acaba neden? Bırakın radarı, çıplak gözle bile görülen İsrail uçaklarına karşı
komuta kademesi neden gereğini yapmıyor?"
Dönemin
Genelkurmay 2. Başkanı
Org. Hasan Iğsız'ın
askeri helikopter ile pikniğe gidişine gönderme yapan Arslan, İsrail'in son dönemdeki faaliyetlerini şöyle yorumluyor:
"
Helikopter ya da uçakla pikniğe gitme merakları yoksa İsrailliler pek de hayırlı niyetlerle burada değiller. Hatırlanacağı gibi Mavi
Marmara baskını gecesi İskenderun Deniz Üs Komutanlığı'na yönelik saldırıda 6 şehit vermiştik. O günlerde de İsrail'in olayda parmağı olduğuna yönelik ciddi tartışmalar yaşanmıştı.
Bugünlerde ise bu şüpheleri artırıcı başka gelişmeler de var. İsrail'in başta Erdoğan hükümeti olmak üzere
Türkiye ile yıldızının barışmadığı açık. Esed rejiminin ve
PKK'nın da Türkiye'ye olan nefreti herkesin malumu.
Hal böyle olunca 'düşmanın düşmanı dostumdur' kuralı geçerli oluyor ve
Ankara'ya karşı PKK-
Suriye ve İsrail
ittifakı gerçekleşiyor. Düne kadar mücadele ettiği PKK'ya topraklarını açan Suriye
lojistik destek sağlarken İsrail de teknoloji ve istihbarat desteği veriyor. Bir nevi 'ortak düşmana karşı ittifak' hali söz konusu. Eh bu üçlüye destek verecek, imkânlarını seferber edecek başkaları da olduğuna göre işimizin ne kadar zor olduğu daha iyi anlaşılır."