Özkök, ilk kez ABD ile yapılan 'mutabakat muhtırası'nın içeriğini de açıkladı. İşte
Radikal Gazetesi'nden Murat Yetkin'in röportajının ilgili bölümü...
Peki 1 Mart 2003 tezkeresi sürecinde komuta kademesinde, bugüne dek açığa çıkmayan başka neler olmuştu?
“
Tezkere Meclis'te çoğunluğun oyunu almasına karşın nispet yönünden yetersiz kaldığı için geçmedi. İktidar partisi grup kararı alsaydı çıkardı. Bila'ya söylenen sözün kime ait olduğunu söylemek bana düşmez.
Kuzey Irak'ta
küçük bir ayrıntı sayılabilecek bir konu öne çıkarılmıştır. Ama orada (askerde) fikir birliği yok denmesi gidişi etkilemiştir. Onları artık kim söylemişse, söylenmemeliydi.”
Peki Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üst kademsinde tezkere konusunda da fikir ayrılığı var mıydı?
“Tabii farklı görüşler, ters görüşler, hatta zıt görüşler vardı. Ama ifadede de söylediğim gibi sonunda komutanın kararı geçerlidir. Ben dinlerdim. Hatta daha sonra bazı arkadaşlar gelip ‘Nasıl sabrediyorsunuz?' demişlerdir. Burada önemli bir nokta daha var. Komuta heyeti olarak konuşurken ast üst ilişkisi var. Ama MGK'da konuşurken biz asker üyeler olarak da eşit konumdayız, Jandarma Komutanı (o dönem şener
Eruygur) dahil. Kararın hükümete ait olması doğaldır. Daha sonra bazı hükümet üyeleri bana, MGK'da da olabilir, askerin görüş birliği içinde olmamasının kendilerini etkilediğini grup kararı almadıklarını, aksi halde tezkerenin geçmiş olacağını ifade etmişlerdir.”
Peki, tezkere geçseydi ne olacaktı? Kürt sorunu bugün hangi durumda olabilirdi?
“Çok farklı olurdu. ABD ile çok güzel bir ‘Mutabakat Muhtırası' hazırlamıştık. Pürüzler küçük ayrıntılardaydı. Herkes işin parasal boyutuna bakıyordu, ama para o kadar önem taşımıyordu; güvenlik ve idare boyutunda çok avantajlı olacaktık.
Tezkere geçseydi Irak'a çok miktarda (‘Çok miktar ne kadar demek?' soruma) yani 4-5 tugay (20-25 bin asker) Irak topraklarına girecekti. Zaten Özel Kuvvetlerimiz oradaydı, onlar da takviye edilecekti. Sınır boyunca, özellikle geçiş alanlarında tampon bölge kurulacaktı. Ve uzun süre orada kalacaktık. Hem geçişler
kontrol altında olacak, hem de gerektiğinde harekâtı oradan sürdürecektik.
Kürt meselesi ayrı bir konudur, ancak
PKK konusunda bugünden çok daha avantajlı konumda olacağımızı söyleyebilirim. Tezkere geçmeyince,
anlaşma da imzalanamadı.”