'16 yıl sonra haklı çıkar mıyız' başlıklı yazısında, yıllar önce Samanyolu Televizyonu'nda 'Bizim Kürsü' isimli programı yaptığını ve konuğu olan Özal'ın yaklaşık 10 yıllık koruma müdürü Musa Öztürk'le birlikte, ilk kez o akşam Özal'ın zehirlenmesi iddialarının gündeme getirildiğini belirten Öztürk, o günden sonra bu iddiaların gündemden hiç düşmediğini ifade etti. İşte Özsoy'un yazısının o bölümleri; 16 yıl önce Samanyolu TV'de yayınlanan 'Bizim Kürsü' programında, Özal'ın vefatının üçüncü yıldönümü olan 17 Nisan 1996 tarihinde konuğum, Özal'ın 10 yıla yakın koruma müdürlüğünü yapan Musa Öztürk'tü. İçişleri Bakanlığından izin alarak kendisini yayına konuk etmiştim. Turgut Özal'ın zehirlenerek öldürülmüş olabileceği iddiası ilk kez o akşam gündeme geldi. Musa Öztürk, Özal'ın ölümüne benzer şekilde gerçekleşen dünyadan çeşitli örnekler verdi. Siyanür olabileceğine dair kuşkularını dile getirdi. Musa Öztürk'ün iddiası ertesi günü gazetelerde yer aldı. O günden sonra da Özal'ın zehirlenerek öldürülmüş olabileceği iddiası gündemden hiç düşmedi. İnsanoğlu ilginç varlıktır... Özal'ın mezarı açıldığında kamuoyunun beklendiği sonuç, Özal'ın ölümünde şüpheli durumun ortaya çıktığını görmektir. Çünkü böylesi daha heyecan vericidir. Fakat ben biraz farklı düşünüyorum. Keşke normal koşullarda öldüğü bilimsel olarak tescillense de, ülkesinin cumhurbaşkanını koruyamamış devlet ve millet ayıbı ile yaşamasak. Bir de şu var... Araştırmaların neticesinde Özal'ın ölümü gerçekten de kuşkulu bulunursa, devlet sonucu bu hali ile açıklar mı, yoksa bilmesi gereken çok az sayıda kişi mi durumdan haberdar edilir, işte bundan pek emin değilim. Hangisi daha doğru bir karardır, doğrusu o konuda da somutlaşmış bir fikir sahibi değilim. Araştırmalar neticesinde Özal'ın hayatına kastedildiğini çok az sayıda kişinin veya toplumun bilmesinin somut en önemli yararı, ülkeyi şu an yönetenlerin veya bundan sonra yönetecek olanların güvenliklerine daha azami derecede dikkat edilmesini sağlamaktır. Diğer sonuç da, bundan sonra ülkeyi yönetenlerin hayatına kastetmek isteyecek olanlara, eninde sonunda gerçek ortaya çıkar, hiçbir şey gizli kalmaz mesajını vermektir. Araştırmalar neticesinde kuşkulu durum bulunmasa da, kamuoyu vicdanı yine de tatmin olmayacaktır. Neticede, sadece bir cumhurbaşkanının kuşkulu ölümünü değil, aynı kişi başbakan iken, Ankara'nın göbeğinde, partisinin kongresinde, herkesin gözü önünde kurşunlanan bir isimden söz ediyoruz. Aynı kişinin daha sonra ani ölümünden kuşku duyulmayacak da, kiminkinden duyulacak? Bakalım, 16 yıl önce fitilini ilk kez bizim ateşlediğimiz konuda sonuç ne çıkacak