Adli Tıp incelemesinde
merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın vücudunda 4 farklı
zehirli madde bulunduğu iddiasını değerlendiren
ANAP döneminin
Sağlık Bakanı
Bülent Akarcalı, zehirlendiği iddiası ile Özal'a 1989'da ANAP kongresinde düzenlenen suikastın birbirinden bağımsız düşünülemeyeceğini söyledi. Tespit edildiği belirtilen zehir bulguları ile kameralar önünde cereyan eden suikastın birbiriyle bağlantılı olduğuna işaret eden Akarcalı, "Eğer zehirlendi diye üstüne gidiliyorsa, zehirlenme varsa bu ondan önceki suikastı hazırlayanların devam ettirdiği bir iştir.
Yani silahla öldüremedik zehirle öldürelim demişlerdir. Başbakanken öldüremedik cumhurbaşkanıyken öldürelim demektir. O zaman daha geriye gitmek gerekir.
Zehirlenme şüphesi varsa, denmesi lazım ki: Bu münferit bir olay olamaz. Bunun geçmişi var. Adamın hayatına kastedilmiş. Çünkü zehirlenme mevzusunu, sonuca ulaşılmayan suikasttan beri planlamışlar demek ki" dedi.
“TETİKÇİ DEMİRAĞ KONUŞABİLİR”
Zehirlenmenin şu anki aşamada bir iddia olarak durduğunu, ancak suikastın somut bir olay olduğunun altını çizen Akarcalı, derinlemesine araştırılmayan suikast
dosyasının yeniden açılıp
tetikçi Kartal Demirağ'ın konuşturulması gerektiğini vurgulayarak, "Turgut Bey'e suikast yapıldı. Ve kendisi bu suikastın üzerine gidemedi. Şimdi esas o suikast dosyasını açmak lazım. Niye açılmıyor?
Suikastı yapan kişi de hayatta. Belki pişmanlık duymuştur, nedamet getirmiştir, açıklamalarda bulunur. Zehirlenme olmuş olsa bile bu zehirlemeyi kim yaptı, neden yaptı, en ufak bir dosya yok. Ama suikastla ilgili var. O suikast dosyası hiç açıklanmadı. Suikastı yapan kişi de ciddi bir şekilde konuşturulmadı" şeklinde konuştu.
“KONGREDE DÜZENLENMESİ BİR MESAJDI”
Demirağ'ın, Özal'ın parmağından yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıyı tek başına planlamasının mümkün olmadığını belirten Akarcalı, "Araştırmaya önce bu suikasttan başlayalım. Çünkü öyle bir suikastı tek başına gelen birisi düşündü, silahı aldı, içeriye girdi yok öyle bir şey. O suikastın kongrede düzenlenmesi başlı başına verilmek istenen bir mesajdı. Yalnız Turgut Bey'e değil Tüm Türkiye'yi, ANAP'ı, Meclis'i, siyasi hayatı sindirmek için tertiplendi" değerlendirmesini yaptı.
DEMİREL'İN TAVRINI ELEŞTİRDİ
Eski Bakan Bülent Akarcalı, daha önce "emanetçisi"
Hüsamettin Cindoruk'a "Özal gidici. Yakında ölecek" dediği öne sürülen ve DDK'nın Özal'ın ölümünün
şüpheli olduğuna ilişkin raporu üzerine apar topar yaptığı "Öldürüldüğüne ve zehirlendiğine, vesaireye inanmıyorum. 19 sene öncesine ait laf sürmez. Bu iddiaların çıktığı günden itibaren böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal vermediğimi söyledim. Ama devletin imkanları var, araştırır, bulur, ortaya çıkarır. Ama Türkiye'd
e devletin bulup çıkardığı şeylere de inanmıyor kimse. Devlet bir şey yokmuş dese de, varmış dese de inanmıyor kimse" açıklamayla herkesi şaşkına çeviren Süleyman
Demirel'in, Özal'a düzenlenen suikastla ilgili takındığı tavrı da eleştirdi.
Başbakanlık yapan Demirel'in, Özal'ın ölümünden sonra cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunu hatırlatan Akarcalı,
"Demirel suikastla ilgili ne düşünüyordu? Kendisi de cumhurbaşkanı olduğu dönemde, cumhurbaşkanı olmuş birisine böylesine bir suikastın düzenlenip düzenlenmediğini niye araştırmadı?" diye sordu.
YENİ AKİT