Bilirkişi raporu açıklandıktan sonra Oyak çalışanlarının verdiği beyan ve konuşma
tapelerine göre Oyak avukatları ve bilgi işlem sorumlularının katıldıkları birçok toplantının yapıldığı aktarıldı. Oyak üst yönetiminden Şerif
Coşkun Ulusoy, Orhan Çoban, Tarık Özyılmaz,
Erdem Acun ve Barış Demirtaş'ın katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda Çoban'ın, çalışanları dışarıda ve
telefonda konuşmalarına dikkat etmeleri ve aynı ifadeleri vermeleri konusunda uyardığı aktarılıyor. Bu tip ikazların yer aldığı tape kayıtları iddianamede de
delil olarak yer aldı.
İddianamede yer alan bilgilere göre, Emniyet'e gelen, 'Oyak grubu içerisinde
Ergenekon kadrolaşmaları
belge ve dokümanları en geç iki gün içerisinde
imha edilecek' ihbarından bir gün sonra çalışanlar arasında belgeleri yok etmek amacıyla bir konuşma yapılıyor. 29
Nisan ve 1
Mayıs 2010 tarihlerinde Emniyet birimlerine Oyak ile ilgili yapılan ihbarda, 'Oyak grubunun Ergenekon ilişkilerini gösteren belge ve CD'ler imha ediliyor', 'Oyak grubunun suçları ve delilleri karartılıncaya kadar bütün yöneticilerin kesinlikle suskun kalması, tüm Ergenekon bağlantılı yöneticilere gizlice emredildi' şeklinde ifadeler yer alıyor. Bunun üzerine konuşma tapelerini incelemeye alan
savcılık,
şüpheliler Oyak
Güvenlik Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tarık Özyılmaz ile Osman Nuri Tatar arasında, 01.05.2010 tarihli ihbardan bir gün sonra 2 Mayıs'ta yapılan konuşmaya dikkat çekiyor. Görüşmede özetle Özyılmaz'ın Tatar'a, "Onların hepsini yok et" dediği, Tatar'ın da "Hepsini sonuna kadar" cevabını verdiği vurgulanıyor.
Olay tarihinde güvenlik şirketinde teknisyen olarak çalışan Murat Ünal'ın, dinlenen telefon görüşmesinde şüpheli Doğan Boztaş'a, "Şirket olarak biz bu işi yaptık. Böyle bir şerefsizlik var mı ya." dediği, Doğan'ın da "O
Danıştay saldırısında, oradaydın değil mi?" deyince, "He!" şeklinde
cevap vererek olayın içerisinde olduğunu kabul ettiği kaydedildi.