Oğuz'un hayat hikayesi '
Yaşar ne yaşar ne yaşamaz' filmini hatırlatıyor. Kimliğini ve sağlık karnesini alarak
hastaneye giden kuzeninin
vefat etmesi sonucu resmiyette vefat eden Oğuz, ölmediğini 9 yılda ancak kabul ettirdi. Oğuz,
"Onca yıl gerçekte sağ olduğumu devlete inandıramadım. Ancak 9 yıl süren büyük uğraşlardan sonra mahkemem sonuçlandı ve kimliğimi dün alabildim. Haddinden fazla yavaş işleyen hukuk sistemine ölmediğimi 9 yılda zor anlatabildim."
2003 yılında bir yakını tarafından nüfus cüzdanı ve sağlık karnesi gizlice alınan gazeteci
Ahmet Oğuz, o süreçten sonra inanılmaz şeyler yaşadı. Ahmet Oğuz'un nüfus cüzdanı ve sağlık karnesini gizlice alan
Tarkan Oğuz, hastaneye gitti. Burada bir süre
tedavi gören Tarkan Oğuz'un kan kanseri olduğu ortaya çıktı. Kısa süren tedavinin ardından Tarkan Oğuz, 17 yaşında hayatını kaybetti. Tarkan Oğuz'un ölümünün ardından Ahmet Oğuz'un hayatı bir anda değişti. Çünkü hastane
kayıtlarına göre ölmüştü.
"HOCA 'MERHUM AHMET OĞUZ' DEYİNCE KENDİMİ ÖLÜ GİBİ HİSSETTİM"
Yakını olduğu için Tarkan Oğuz'un cenaze törenine katıldığını söyleyen Ahmet Oğuz, "Tarkan'ın cenaze namazında hoca; '
merhum Ahmet Oğuz' deyince bir anda kendimi ölü gibi hissettim. Resmen kendi tabutumu taşıyıp, kendi cenaze namazımı kılmış oldum." dedi.
Ortaya çıkan durumun ardından mahkeme yoluna başvuran Ahmet Oğuz, kendisinin ölmediğini 9 yıl boyunca kimseye inandıramadı. Bu süre zarfında 'Yaşar ne yaşar ne yaşamaz' filmindeki sahneleri aratmayan olaylarla karşılaşan Oğuz,
"Üniversiteye hazırlanıyordum. Karadeniz Teknik Üniversitesi'ni kazandım ve kayıt yaptırmaya gittim. Bir sıkıntı olacağını düşünüyordum ama hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadım. Daha sonra ise Kocaeli Üniversitesi'nde farklı bir bölüm okudum. Burada da herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Bu yıllar arasında ehliyet için başvuru yaptım. Ehliyetimi de herhangi bir sıkıntı olmadan aldım.
Bunun yanı sıra, bütün polis ve askeri GBT sorgulamalarında da hiçbir sıkıntı yaşamadım.
Gazeteci olduğum için yazdığım yazılar hakkında şahsıma açılan çok sayıda
dava oldu. Kayıtlarda ölü bir vatandaş olmama rağmen, hakkımda açılan davalara defalarca girip çıktım. Kısacası, kayıtlarda ölü olmam bu yaşadıklarımın hiç birisine engel olmadı. Sadece resmi nikah ve
sağlık sigortası gibi işlemleri yapamıyordum. Onca yıl resmiyette sağ olduğumu devlete inandıramadım. Ancak 9 yıl süren büyük uğraşlardan sonra mahkemem sonuçlandı ve kimliğimi dün alabildim. Önümden kalkan engel ise dediğim gibi sadece evlilik ve sağlık sigortası olacak. Benim yaşadıklarım maalesef
Türkiye Cumhuriyeti'nin acı bir gerçeğidir. Haddinden fazla yavaş işleyen hukuk sistemine ölmediğimi 9 yılda zor anlatabildim. Devletin bir tarafı ölü olduğumu kabul etti, bir tarafı ise kabul etmedi. Şimdi kimliğime yani hüviyetime kavuştum. Yeni yasayla birlikte çıkacak olan çipli kimlikler umarım bu tür yanlışlıkların önüne geçer." şeklinde konuştu.
"POSTACIYLA MUHTAR ARKAMDAN RAHMET OKUMUŞ"
Mahkemenin kimliğini alması için karar vermesinin ardından
muhtarlığa gittiğini vurgulayan Oğuz, "Mahalle kaydı yaptırmak istedim. Mahalle muhtarımız, beni görünce şok oldu. Bir hafta öncesinde bana bir
trafik cezası gelmiş ve postacı adresimi bulmak için muhtarlıktan bilgi almak istemiş. Kayıtlara bakınca ölü olduğumu gören muhtar, kaza geçirip öldüğümü düşünmüş ve arkamdan rahmet okumuş. Postacı ise yaşımın
genç olmasından dolayı ailemi üzmemek için bana gelen trafik cezasını aileme götürmemiş. Postacıyla muhtar, resmen çok üzülüp arkamdan rahmet okumuşlar." diye konuştu.