KCK'nın
Yargıtay tarafından bir "
terör örgütü" olarak kabul edilmesi sonrası, örgüt isim değişikliğine gitti. Dünyada
PKK kadar isim değişikliğine giden ikinci bir örgütün olmadığına vurgu yapan Bugün Yazarı Adem
Yavuz Arslan bugünkü yazısının ilgili bölümünde örgütün isim değişikliğiyle ilgili çarpıcı bir iddiayı gündeme getirdi.
Arslan, KCK'nın isim değişikliğiyle ilgili çıkan haberlerde,
Öcalan'ın bu değişikliğe onay verdiğinin söylendiğine dikkat çekerek sordu:
"14 Temmuz
Silvan saldırısı sonrası Öcalan'la avukatların teması kesilmişti. Hatta aylardır Öcalan'la kimse görüştürülmüyor. Hal böyle iken Öcalan'ın 'dönüşüm
mesajı' nasıl oldu da
Kandil'e ulaştı?
Sahi o mesaj nasıl gitti ve kim götürdü?"
İşte
Adem Yavuz Arslan'ın bugünkü yazısından ilgili bölüm;
PKK aslına dönüyor
İddiaya göre PKK, Yargıtay'ın KCK kararından sonra adını değiştirip Halkın Demokratik Kardeşliği (HDK) oluyor. Yine örgüt medyasında yer alan ayrıntılara göre 36 farklı örgütlenmeden oluşacak yeni
model de marjinal sol örgütlerde bir araya getirilecek.
Öncelikle şunu not edelim.
Bu değişim yeni değil.
Kasım ayından bu yana çalışması yapılıyordu. İkincisi de isim değişikliği ilk kez olmuyor. PKK tarihine bakarsak döneme ve konjonktüre göre isim değiştirdiği ama asıl amacı ve hedefinden asla taviz vermediği de açıkça görülüyor.
1990'ların başında 'gerilla safhası'na önem veren örgüt 2000'lerden itibaren yeniden yapılanmıştı. 2002'de KADEK, 2003'te KONGRA-GEL adını alan örgüt 4
Nisan 2005'te KKK/TM oldu.
16-22
Mayıs 2007'deki 5. Genel Kurul'da ise KCK'ya geçildi.
Fakat son dönemde KCK ile ilgili yaşanan gelişmeler üzerine Öcalan; 3
Mart 2010'da avukatlara KCK'nın 'deşifre olduğunu' söyleyip DTK'nın ön plana çıkması gerektiği talimatını verdi.
Son dönemde yapılan operasyonlar ve MİT ile ilgili iddialar üzerine de KCK yerine HDK adı alındı.
Hikâyenin özü şu: Dünyada PKK kadar isim değiştiren bir örgüt yok. Ama bu örgütün hedeflerinin değiştiği anlamına gelmiyor.
Peki marjinal sol örgütlerle yapılan bu iş birliği ne anlama geliyor?
Aslında PKK bu hareketle aslına dönmüş oluyor. Çünkü zaten soldan çıkmış bir örgüttü. Zaman zaman eylemsel işbirlikleri olmuştu. Hatta PKK'nın Karadeniz'e yönelik geliştirdiği '
açılım kardeşliği' de tecrübeyle sabit.
Yani yeni bir durum söz konusu değil.
Örgütün yaptığı bir nevi aslına dönmek. Tabii marjinal sol örgütlerin yeniden PKK çatısı altında olması
Alevi kartının da ön plana çıkarılacağı anlamına geliyor.
Fakat bütün bu tabloda esaslı bir soru var.
Haberlere göre 'Öcalan'ın da yeni yapılanmaya onay verdiği' açıklandı.
İşte bam teli orası.
14 Temmuz Silvan saldırısı sonrası Öcalan'la avukatların teması kesilmişti. Hatta aylardır Öcalan'la kimse görüştürülmüyor. Hal böyle iken Öcalan'ın 'dönüşüm mesajı' nasıl oldu da Kandil'e ulaştı?
Sahi o mesaj nasıl gitti ve kim götürdü?