Ak-Kim
kimya şirketinden yapılan açıklamaya göre, dünyada yılda 2 milyon ton kanalizasyon, endüstriyel ve tarımsal atığın su kaynaklarına bırakılmasından kaynaklanan tehlikeye dikkat çekmek ve
denizlerdeki
doğal yaşamın sürdürülebilmesi amacıyla sürdürülen
MAREM projesinin sonuçları belli oldu.
Ak-Kim Kimya'nın ana
sponsor olarak
destek verdiği ve Sevinç-
Erdal İnönü Vakfı bünyesinde gerçekleştirilen proje bu yıl,
Balıkesir Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi Hidrobiyoloji Bölümü,
Marmara Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü,
Marmara Üniversitesi Çevre Sorunları
Araştırma ve Uygulama Merkezi,
İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliğinin katkılarıyla 30 Temmuz'da
Karadeniz'de yapılan ölçümler ile başlatıldı.
Proje kapsamında
Boğaziçi,
Haliç ve Ahırkapı önlerindeki istasyonlarda devam eden çalışmalar esnasında bir ilk gerçekleştirilerek, önceden davet edilen ilgili
sivil toplum kuruluşlarının birer temsilcisi, çalışmalara gözlemci olarak katıldı.
Program boyunca
Marmara Denizi genelinde yer alan,
Çanakkale Boğazı'ndan Ege Denizi'ne uzanan 150'yi aşkın istasyonda tamamlanan ölçümler, 10 Ağustos'ta başlangıç noktasında sonlandı.
Proje sonuçları
Proje kapsamında, Boğaziçi'nin Karadeniz çıkışından,
Çanakkale Boğazı Ege Denizi çıkışına kadar olan
bölge dahil tüm Marmara Denizi'nin oşinografik (fiziksel-kimyasal), sedimantolojik, klimatolojik, hidrolojik, kimyasal, biyolojik (Genel biyolojik ve balıkçılık biyolojisi) ve jeolojik etüdü gerçekleştirildi.
Etüt sonucunda elde edilen bulgulara göre; Marmara Denizi'nin çok büyük bölümünün, deniz özelliklerine sahip bir su kütlesi değil, açık bir foseptik olduğu belirlendi. Marmara Denizi'nin büyük bir bölümünde, özellikle de
doğu kesimlerinde, suda çözünmüş
oksijen değerlerinin çok düşük seviyelerde olduğu, hatta yer yer anoksik (oksijensiz) bölgelerin bulunduğu tespit edilen projeye göre, evsel atıkların Marmara Denizi geneline had safhada etki ettiği, sanayi ve tarımsal atıklara Marmara Denizi'nin her bölümünde yoğun bir şekilde rastlandığı ortaya çıktı.
Proje sonuçlarına göre, ayrıca Marmara Denizi'nin büyük bir bölümünde, nitrat, nitrit ve amonyak değerlerinin çok yüksek olduğu, İstanbul'a yaklaştıkca Marmara Denizi'nin dip yapısında canlılığın yer yer sıfıra düştüğü ve denizin üst su tabakasında özellikle göçer balıkların konaklayacağı ve besleneceği seviyelerin ortalama 5-7 metre kalınlıkta ve çok yetersiz olduğu tespit edildi.