Sinema Yazarları Derneği Başkanı
Tunca Arslan'ın arayıp, “49. Altın Poratakal
Film Festivali'nde SİYAD juri üyesi olmanı istiyoruz” dediğinde henüz
Hülya Avşar'ın jüri başkanı seçildiğinden haberim yoktu. Ta ki
Levent Kırca topa girip, “Unutma beni ey halkım ben hâlâ buralardayım” çıkışı yapana kadar.
SİNEYORUM: RASİH YILMAZ
Avşar juri başkanı olarak Kırca da üye olarak açıklanınca
sarhoş taklitlerinin vazgeçilmez ismi
isyan bayrağını hemen kaldırmıştı: “Hülya sinema ve genel kültür açısından yetersizdir!” Levent Kırca aslında severdi gündeme gelmeyi; bazen iki öğünarası yaptığı
açlık grevleri, bazen marjinal ulusalcı ve
darbeci mahkeme kapılarındaki duyarlı aydın(!) çıkışları vs.
Ayrıca son yıllarda Kırca mesleğine de pek
vakit ayıramadığı için
Aydınlık gazetesindeki köşesiyle de durumu kurtarmaya çalışması da ayrı bir detaydı.
Levent Kırca'nın hem sosyal hemde siyasal serüveni karakolda doğru söyler mahkemede şaşar durumudur bence!
Bir kaburgasızlık hali söz konusudur yani. Örneğin bugüne kadar yalnızca 10 filmde oynayan ve son 4 filmi vizyona dahi girmeden DVD raflarına düşen Kırca, Hülya Avşar'ın 51 filmde rol aldığını biliyor mu?
Aslına bakarsanız ulusalcı sol sendromun sanat tekelliyatının histerikli bir dışa vurumundan başka bir şey değildi Kırca'nın tavrı!
Elbette onlar solcu abilerdi ve sanatı en güzel onlar bilirdi! İki yüzlülüğün solculukta bile yeri yoktu ama belli ki Kırca için bu ana prensip esnetilebilirdi.
MUTLAKA GİTMELİSİN
Genel kültür ve sinemadan yoksun birisi diye suçladığı Hülya Avşar'a Olacak O Kadar için birkaç yıl önce Kırca'nın
teklif götürmesine ne denmeliydi?
Hani kötü
oyuncu, kültürsüz bir sinema bilmezdi Avşar. Esas omurgasızlığın
tavan yaptığı nokta ise bir dönem Hülya Avşar'ın Türkmax'ta yaptığı Hülya Avşar Stüdyosu programında Kırca'nın söyledikleriydi.
Tarih 27
Nisan 2009'du... Levent Kırca ateşli ateşli
Ergenekon'u savunurken Avşar'ın programında bakın ne diyordu: “Önemli
sanatçılar Ergenekon sanıklarına mahkemeye giderek
destek olmalı. Mutlaka sen de gitmelisin Hülya.” Yani Kırca, Ergenekon'a destek arayışı sırasında Avşar'ın sanatçı olduğunu kabul ediyordu da nedense juri başkanılığını bir türlü kabul etmiyordu.
Oysa riyakarlık çok kötü bir şeydi ve Kırca yanar dönerliğiyle bir parodiden ziyade trajedi kahramanı rolüne soyunmuştu.
KİŞİSEL TAKDİR MESELESİ
Hülya Avşar'ın
Altın Portakal Film Festivali juri başkanlığı elbette tartışılabilir ancak bu bir takdir meselesidir ve böyle uygun görülmüştür. Levent Kırca da Avşar'ın başkanlığında bir üye olarak yer almak istemez ise bu da bir kişisel
tercih meselesidir. Fakat sonuçları itibariyle bizi bu
tartışma içerisinde esas ilgilendiren ortaya çıkan ikiyüzlülüktür.