Darbe Komisyonuna bilgi veren
Sabih Kanadoğlu'nun, 28 Şubat döneminde Genelkurmay Başkanlığı'ndaki yargı mensuplarına verilen brifingleri savunarak,
'Olanları unutalım' sözlerine
mesai arkadaşından tepki geldi. Emekli
Yargıtay
Cumhuriyet Savcısı
Ahmet Gündel,
"İşlenen suçlar unutulmaz. Bunu devlet hiç unutmaz. Bu konuda yargının hafızası da oldukça iyidir. Gerekli bilgiler bugün ortadır. 28 Şubat'ı unutmak söz konusu değildir. Savcılık bugün gerekli incelemeyi yapmaktadır.
Gerekli cezaları vermek için de yoğun bir şekilde çalışıyor. Savcılar, 'unutmak' diye bir şeyin söz konusu olmadığını gösteriyorlar" dedi.
Kanal 5'te 'Son Gündem' programına katılan Emekli
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel,
gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. 28 Şubat sürecini yaşadığını ifade eden Gündel, "
Brifinglere gerçekten korkudan gidenler oldu. Bugünlerde bu tür demeçlere, ifadelere de tanıklık ediyoruz. O dönemlerde Yargıtay'da 70-80 savcıydık.
Vural Savaş dönemi. O dönemin idare savcısı her odaya liste gönderdi. Amaç brifinglere
katılım sağlamak.
Listelerde tüm savcıların isimleri vardı. İsimlerinin karşılarında 'katılıyorum', 'katılmıyorum' yazmaları istendi. İmzaları alındı. Bir çeşit fişleme… Biz iki arkadaş 'gitmiyoruz' diyerek yazıp imzaladık. Bazı arkadaşlar önleri kapanmasın, bazıları ise
gönüllü şekilde 'gidiyoruz' diye listeyi imzalayıp teslim ettiler. Gidenler, alkışlayanlar ve sadece izleyenler. Brifinge gidenler, davet edenler özür dilemelidir. Henüz bir özeleştiri gelmiş değil. Yüksek yargı yanlışını kabul etmiş değil. Bu kabul edilir bir durum değil" diye konuştu.
"ANKARA ADLİYESİNDEN GİDEN YARGIÇ VE SAVCILARI ASKERLER ARAMIŞ"
"Brifinglere yargı mensuplarının gitmesi, alkışlamalarını
doğal göremeyiz" diyen Gündel, "Daha anormal gelişmeler de yaşandı. Mesela brifinglere
Ankara Adliyesinden giden
yargıç ve savcıları askerler aramışlar. Normalde yargıç ve savcı aranmaz. Bu açıkça
küçük düşürme operasyonudur.
Yargının askere giderek brifing alması, 28 Şubat darbesine destek vermeleri ve meşru hale getirmeleri büyük utançtır. Yargı olayı meşru hale getirmek için devreye sokulmuştur. Ve darbeciler bunu başarmıştır. Dönemin
Adalet Bakanı Şevket
Kazan, brifingler ortaya çıktığı zaman adliyelere
genelge gönderdi. 'Bu brifinglere katılmayacaksınız, izin vermiyorum' dedi Sayın
Şevket Kazan. Zaten o dönem toplantılara katılmak
Adalet Bakanlığı'nın iznine tabi idi. Fakat Adalet Bakanlığı dinlenmeyerek devlet otoritesinin çökmesine neden oldular. Sivil iradeyi hiçe saydılar. Bundan daha vahim bir şey olamaz. Hükümetin otoritesi asker eliyle sıfırlandı. Bunun hesabının sorulması lazım. Suç işleyen kim varsa cezalandırılmalı" ifadelerini kullandı.
"YARGITAY 8. DAİRESİNİN KASITLI KARARLAR VERDİĞİNİ DEFALARCA SÖYLEDİM"
28 Şubat sürecinde bazı kararların da şaibeli olduğunu ifade eden Gündel, şöyle devam etti: "İnsanların ceza alması o davanın yeniden gündeme getirilmemesi anlamına gelmez. Baskı ya da
yargıya müdahale söz konusu ise süreç yeniden ele alınır. Yargı 28 Şubat sürecinden çok etkilendi. Zaten
yüksek yargı kendisi gibi düşünmeyenlere mahkûm etmek için her türlü bahaneyi kullandı. Çalıştığım dönemlerde de karşı çıktığım süreçler oldu.
Sabih Kanadoğlu ile toplantılarımız oldu. Ben açık açık Yargıtay 8. Dairesinin ideolojik davrandığını, kasıtlı kararlar verdiğini defalarca söyleyip gündeme getirdim. 8.
Ceza Dairesinin bir yapısı vardı.
Çok ideolojikti. Kendisi gibi düşünenleri kurtarmaya yönlendi. Kendisi gibi düşünmeyenleri ise bahaneler ile mahkumiyete gitmeye yöneldi. Bir de 4.
Hukuk Dairesi vardı. Aynı şekilde bir çalışma yürüttü. Biz bunları yaşadık, içerisindeydik.
Bugün yargıyı eleştirenler, bu oluşumlara destek verdiler, içinde yer aldılar. Bugün ağlamaya hakları yoktur. Biz oh olsun demiyoruz. Yargı ideolojiyi, siyasallaşmayı kaldırmaz. Ama geçmişte insanların gözünün içine baka baka bu ülkede yapılmayan kalmadı. Kasıtlı ideolojik kararlar alındı."
CİHAN