Milletimizin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızan cuntacılar önce kendi
silah arkadaşlarını etkisiz hale getirip
darbe vurdular. Sonra seçilmiş hükümeti
hedef aldılar. Dönemin
Başbakanı Adnan Menderes'i, Bakanlar, Fatin
Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ı idam ettiler...
Cuntacılar kendileri gibi düşünmeyen silah arkadaşlarını
tasfiye ettiler. 275
general ve amirali, 7.000 albay,
yarbay ve binbaşıyı ordudan uzaklaştırdılar...
Demokrasinin sancılı günleri bitmemişti... 70'lerin başında
ülke kaynıyordu. Ve 12 Mart'taki
muhtıra,
halk iradesinin yeniden hiçe sayılmasının bir başka boyutu oldu.
Ülkede
tansiyon bitmek bir yana giderek artıyordu. Arka arkaya
faili meçhul cinayetler işlendi. Yakından tanınan isimlere suikastler düzenleniyordu.
Abdi İpekçi, Eski Başbakan Nihat Erim onlardan ikisiydi...
Karanlık Odaklar, sürekli, ülkedeki istikararı hedef alıyorlardı. 1
Mayıs 1977'de Taksim'deki kutlamalarda binaların üzerinden kalabalıklara ateş açtılar. 34 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 140 kişi yaralandı.
Taksim'i,
Kahramanmaraş takip etti. Orada 150'den fazla kişi hayatını kaybetti. 1980'de Çorum'da benzer bir olay yaşandı. Darbede rol alanlardan biri, yıllar sonra "Darbe şartlarının olgunlaşması için bir sene bekledik" diyecekti. Kaos darbenin gerekçesi olmuştu. 12
Eylül 1980 sonrası ülke cezaevine döndü. Yüzlerce kişi cezaevlerinde öldü. Darbeciler, 650 bin kişiyi göz
altına aldılar.
1980 darbesini, 28
Şubat darbesi takip etti.
O dönemde, Türk Silahlı Kuvveteleri'ni yönetenler demokrasiye hedef aldılar.
İrtica tehdidi olduğunu öne sürdüler. Dünyanın 21 nci yüzyılın eşiğinde olduğu bir dönemde, şehrin ortasından yürütülen tanklar açıkça darbe yapıldığının göstergesiydi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yönetenlerin demeçleri gazetelerde bütün
Türkiye'ye
mesaj niteliğini taşıyan silaha dönüşüyordu. Dönemin
Genelkurmay Başkanı Emekli
Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'ya ait olduğu öne sürülen ve yıllar sonra ortaya çıkan bir ses kaydında, "Mesut Yılmaz'a altın tepsi içinde iktidarı sunduk" deniyordu.
28 Şubat Türkiye'nin büyük travma geçirdiği dönem oldu. Bankalar hortumlandı. Devlete maliyeti 50 milyar dolar oldu. O paralar kimin cebine gitti hep
tartışma konusu oldu.
28 Şubat'ı, iki binli yılların başındaki demokrasiye darbe girişimleri takip etti. İddia edilen ETÖ'nün hazırladığı öne sürülen Yakamoz,
Ayışığı, Demir Yumruk darbe girişimleri tek tek deşifre oldu. İddiaya göre, eğer darbeleri hayata geçirseler tıpkı 1960 darbesinde olduğu gibi ülkeyi açık cezaevine çevireceklerdi.
Aynı yıllar içinde bir başka darbe girişiminin daha varlığı sonradan gün yüzüne çıktı. Yani
Balyoz Darbe Planı... Balyoz'un konuşulduğu toplantılarda, bunu gerçekleştirmeye çalışanlar, 1980 Darbesinden esinlendiklerini
itiraf ediyorlardı.
Son müdahale girişimi 27
Nisan E-Muhtırası oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı'nı seçerken geldi. Emekli Orgeneral
Yaşar Büyükanıt bunun muhtıra olmadığını savundu. Ama Genelkurmay o bildiriyi sitesinden kaldırdı.