İşte 'sesli gazete'nin sesi

Türkiye onun yüzüne değil ama sesine aşina. Fatma Gökbulut her sabah, saatler 08:00'i gösterdiğinde Burç Fm mikrofonlarında. Köşe yazılarını dinlemek isteyenler ise radyo başında Gökbulut'un sesiyle buluşuyor.

İşte 'sesli gazete'nin sesi

Saatler, sabah 08:00'i gösteriyor. İşe gitmek için bindiğiniz minibüstesiniz. Yol durumu kötü, trafik felç olmuş. Uykuyu da üzerinizden hâlâ atamamışsınız. Bütün bunlar keyfinizi bozmaya fazlasıyla yeterken can sıkıntısını artıracak bir hamle de minibüsün şoföründen geliyor, haber yayını yapan bir radyoyu açıyor. İlk başta sesiniz çıkmıyor, ama şoförün programı dinlemekte ısrarlı olduğunu anlayınca, söyleniyorsunuz bu duruma: Sabah sabah haber dinlemek insana işkence gibi geliyor, değiştirsek kanalı... Cevapsız bırakmıyor şoför sizi: Biz sabahları hep bu programı dinliyoruz. Sunucu çok güzel okuyor köşe yazılarını, bir daha gazete okumaya gerek kalmıyor... Çareyi, köşe yazılarını okuyan güzel sese kulak vermekte buluyorsunuz. Ciddi ama bir o kadar dost sesle okuyor sunucu. Tonlamaları, vurgulamaları, her şey yerli yerinde. Sanki yazarı okuyormuş gibi... Siz de o sesin etkisi altına giriyorsunuz. Ve çok geçmeden Türkiye'nin gündemini düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Çünkü sunucu, kendine has okuma üslubu ve etkileyici sesiyle Türkiye'nin nabzını tutan köşe yazılarını sıkıcı olmaktan çıkarıyor, üstelik yazıları kendiniz okumuşsunuz gibi hissetmenizi sağlıyor. O sesin sahibi, Burç FM'de yayınlanan 'Sesli Gazete' programını hazırlayıp sunan Fatma Gökbulut. Gökbulut, sabahları araba kullanırken veya kahvaltıda Türkiye gündeminden 'dinleyerek haberdar olmak' isteyenlerin gözdesi. Taksilerden dolmuşlara, iş yeri servislerinden marketlere kadar pek çok yerde artık onun sesini duymak mümkün. Kendine has okuma şekli ve ses tonuyla şimdiye kadar pek çok dinleyici kazandı, kazanmaya da devam ediyor.Türkiye'nin sesine aşina olduğu Gökbulut, yüzüyle ve hayatıyla hiç ön planda değil. Kimdir, nerelidir, radyoculuk serüveni ne zaman ve nasıl başlamıştır? Soruların cevaplarını almak için Sesli Gazete programının stüdyosundayız. Radyodan gelen o ciddi sesin zihnimizde canlandırdığı fotoğrafı alt üst eden bir Gökbulut'la karşılaşıyoruz. Neşeli ve oldukça muzip bir şekilde, "Lütfen 'Biz sizi kırk yaşlarında sanıyorduk.' demeyin." diyor. Nedenini açıklayalım: Gökbulut on beş yıldır radyo programları yapıyor. Fakat, tok bir sese sahip olduğu için on beş yıldır kendisiyle yeni tanışan herkesten, "Biz sizi kırk yaşında sanıyorduk!" cümlesini duyuyor. Radyocu olmayı düşünmez misin? 1978 doğumlu Gökbulut Kayserili. Üniversiteyi ise Amerikan Princeton Üniversitesi'nin uzaktan eğitiminde tamamlamış. Radyoculuğu ise tamamen sesinin ve diksiyonunun güzel olmasının bir sonucu. Herşey, lise birinci sınıftayken okul arkadaşlarıyla birlikte Kayseri'de yeni açılan yerel bir radyoyu ziyaret etmesiyle başlıyor. Sorduğu soruya, radyonun genel yayın yönetmeni, "Sesin çok iyi. Radyoda çalışmayı, program yapmayı düşünmez misin?" şeklinde cevap veriyor. Ailesi ve okul çevresinden çok destek görüyor Gökbulut. Bu yüzden, "Okul ve radyoyu bir arada götürebilir miyim?" tereddüdünü hiç yaşamadan bugün, hayatının merkezi olarak gördüğü radyoculuk serüvenini başlatıyor. Mizah programından haber sunuculuğuna Nasıl programlar hazırlayıp sunmuştur sizce Gökbulut? Aklınızdan, haber spikerliği geçiyorsa yanılıyorsunuz. Çünkü, Türkiye'nin mizah programı yapan ilk kadın radyocularından biri o. Zira, muzipliği ve neşeli tavırları da oradan geliyor. Gökbulut haber sunuculuğuyla ise hiç beklemediği bir anda karşılaşıyor. Bir gün, çalıştığı radyonun haber sunucusu hastalanıp işe gelmiyor. Yayın yönetmeni de kendi programına hazırlanan Gökbulut'a "Bu günlük haberleri sen sunsan olur mu?" diye ricada bulunuyor. Gökbulut, "Yapar mıyım, yapamaz mıyım?" diye hiç düşünmeden giriyor stüdyoya ve gazeteleri okuyup haberleri sunuyor. O gün ki rahatlığını TRT'yi çok izlemesine bağlıyor. "TRT'deki haber programlarını hiç kaçırmaz, hatta onların gazeteleri nasıl okuduklarını pür dikkat dinlerdim. O gün stüdyoda kendimi onlar gibi hissetmeye çalıştım. O yüzden zorlanmadım." diyor. Program çıkışında ise hiç beklemediği bir sürprizle karşılaşıyor. Yayın yönetmeni, "Bundan sonra haberler sende. Hayırlı olsun." diyor. Böylece, Sesli Gazete'de devam edecek haber programlarına başlıyor Gökbulut. Sesli Gazete programına başlaması da, yine aynı böyle bir olayla gerçekleşiyor. Lise bitene kadar Kayseri'deki yerel radyoda haber programları yapan Gökbulut'un, üniversiteye gideceği sene, başından kötü bir kaza geçiyor ve evde istirahat etmek zorunda kalıyor uzunca bir süre. Bu zaman zarfında İstanbul'a gezmeye geliyor. Bir radyocu olarak, Burç FM'i de görmeye gidiyor yanında kaldığı akrabasıyla. Radyonun Yayın Yönetmeni Bünyamin Şen ile de tanışıyor gelmişken. Şen, Gökbulut'un sesini çok beğeniyor ve kendisinden bir demo istiyor. Demo dolduruluyor hemen ve Gökbulut ayrılıyor oradan. Aradan bir saat geçmeden Bünyamin Şen'den telefon geliyor kendisine: "Bizimle çalışmak ister misiniz?" Sadece sesli gazetenin sesi değilim Bu teklifin üzerinden tam 9 yıl geçti. Gökbulut, 9 yıldır Burç FM'de her sabah köşe yazılarını seslendiriyor. Tek işi bu değil ama. O, Sesli Gazete'nin dışında Mehtap TV'nin kültür programlarına da ses veriyor, her ay Sızıntı dergisini baştan sona okuyup kayda alıyor. Bu kayıt ise sızıntı.com.tr adresinden dinleniyor. Ayrıca, Erbil'de yayın yapan Radyo Devran'ın haber programlarının hazırlama ve sunumu da Gökbulut'a ait. Okumayı sökemedim diye öğretmenimden tokat yedim Pek çok kişi, Gökbulut'un diksiyonunun nasıl bu kadar düzgün olduğunu merak ediyor, diksiyon eğitimlerine müthiş paralar harcadığını sanıyor. Aksine, o hiç diksiyon eğitimi almamış. "Ben, diksiyonumu kendim düzelttim." diyor. Hikâyesini de şöyle anlatıyor: "İlkokul birinci sınıfta okumayı sökememiştim. Hatta öğretmenim bana tokat atmıştı. Bu olay benim okumaya karşı azmimi bitirmedi, perçinledi. Sürekli kitap okumaya başladım. Daha iyi okumak, daha iyi okumak için çabadım hep. Bu da Türkçemin düzgün olmasını sağladı." Gökbulut, köşe yazılarını okurkenki üslubunu da sesli kitap okuyarak kazanıyor. Halı dokumada çalışan teyzesi, Gökbulut'u yazları yanında götürüp çalışan kadınlar için kitap okutmuş hep. Dokumadaki kadınlar, Gökbulut'tan kitapta anlatılan hale göre duyguya girerek okumasını istemişler. Gökbulut'ta onları hoşnut edebilmek için tiyatral bir okuma tarzı geliştirmiş. Bu okuma tarzını halen hazırlayıp sunduğu programında devam ettiriyor. Gökbulut, okumayı çok seviyor. Tiyatro, roman, hikâye her şeyi çok rahatlıkla insanlar için okuyabiliyor. Fakat söz konusu şiirse, işler değişiyor. Gökbulut, "Hayatta en çok korktuğum şey şiir okumak. Köşe yazılarının içinde önüme bir mısra çıkacak da onu okuyacağım diye çok korkuyorum." diyor.
<< Önceki Haber İşte 'sesli gazete'nin sesi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER