İbrahim Güçlü'nün 12
Eylül 1980 askeri darbesiyle ilgili açılan davaya müdahil olmak için düzenlediği basın toplantısında dile getirdiği görüşleri hakkında
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
soruşturma açıldı. Güçlü, başlatılan soruşturmaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığına yazılı
savunma verdi. Savcılık, Güçlü'nün konuşmasıyla ilgili başlatılan soruşturmanın hangi kapsamda yapıldığını ise bildirmedi.
İbrahim Güçlü, savcıya verdiği yazılı savunmasında,
12 Eylül 1980 askeri darbesinde bir
Kürt olarak örgütü ve arkadaşları ile tüm halkın büyük zarar gördüğünü dile getirdi. Güçlü, basın toplantısında yaptığı yazılı açıklamada dile getirdiği görüşlere bugün de aynen katıldığını ifade etti. 12 Eylül askeri darbesinin Kürdistan'da hazırlanmasının daha özel bir strateji ve örgütlenme çerçevesinde sürdürüldüğünü savunan Güçlü, devletin 12
Mart darbesinde Kürtleri teslim alamadığını belirtti.
12 Mart darbesinden sonra Kürt ulusal hareketinin daha nitelikli, bilimsel yöntem ve örgütsel modellerle, çoğulcu ve demokratik bir yapı içinde örgütlendiğini; kısa sürede kitselleşmeye başladığını anlatan Güçlü, devletin
Öcalan eliyle
PKK'yı kurdurduğunu vurgulayarak, "PKK, operasyonal, hegemonik ve kontrolör bir yapı olarak kurgulandı, senaryolaştırıldı ve başarılı bir şekilde yapılandırıldı. Abdullah Öcalan'ın kendi ağzından bu gelişmeyi izlemek olanaklıdır." dedi.
"PKK KÜRTLERİ KATLETTİ"
Yazılı savunmasında Öcalan'ın konuşmalarından örnekler veren Güçlü, "Devlet, PKK ile birlikte ve PKK eliyle öncelikle Kürt liderlerini, Kürt örgütlerinin ileri kadrolarını, Kürt
yönetici sınıflarını, Kürt aydınları ve siyasetçilerini, PKK'da toplanan iyi niyetli yurtseverleri öldürdü. Kürt liderlerinden Ferit Uzun'u öldürdü. Kürt örgütleri olan Özgürlük Yolu, DDKD, Kawa, Rizgarî-Ala Rizgarî, KUK, Tekoşîn, Beş Parçacılar, PKK bünyesindeki muhaliflerden binlerce Kürt yurtseverini
ülke içinde ve ülke dışında katletti. Devlet, PKK eliyle, Kürdistan'da Türk sol örgütlerinden de onlarca kadroyu katletti." diye belirtti. Günümüzde de aynı senaryonun hayata geçirilmeye devam edildiğini dile getiren Güçlü, MİT'in Öcalan'a kurdurduğu KCK ve benzeri örgütler eliyle Kürt gençlerinin tutuklanması ve öldürülmeleri için oluşturulan tuzağın ayakta tutulduğunu ifade etti.
"PKK 12 EYLÜL'ÜN YARGILANMASINI İSTEMİYOR"
Yazılı savunmasında,
12 Eylül darbesinden ve bütün bu gelişmelerden, sonuçlardan 12 Eylül diktatörlüğünün komutanları ve diğer yetkilileri gibi PKK'nın da sorumlu olduğunu vurgulayan Güçlü, 12 Eylül darbesinin Kürdistan'daki örgütleri
tasfiye ederek aynı zamanda PKK'nın tek varlık nedeni olduğunun altını çizdi.
PKK'nın bu nedenlerden dolayı 12 Eylül diktatörlüğünün sorumlularının yargılanması konusunda istekli olmadığına dikkat çeken Güçlü, savunmasına şöyle devam etti:
"Sivil iktidara karşı askeri-devlet iktidarını savunuyor. Türkiye'de ve Kürdistan'da katılımcı, çoğulcu demokratikleşmeye karşı çıkıyor. Kemalist otoriter elitle yapısal aynılığından dolayı, askeri vesayetin son bulmasına sıcak bakmıyor. PKK bunun içindir ki 12 Eylül diktatörlerinin yargılanmasına olanak sağlayan
Anayasa değişikliğini onaylayan 12 Eylül 2010 referandumunu boykot etti. 12 Eylül davasının yargılama kapsamına Öcalan ve PKK'nın diğer sorumlularının da alınmasını talep ettim. Ama ne yazık ki
mahkeme müdahilliğimi kabul etmeyerek, tarihi gerçeklerin açığa çıkmasını engelledi. Bütün bunların yanında, asıl önemli olan konu 12 Eylül darbesi sorumlularının ve PKK gibi ortaklarının öncelikle halkın vicdanında mahkum olmalarıdır."