İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi, 17
Ekim 2011 tarihinde
Genelkurmay Başkanlığı'na yazı yazarak
davaya konu olan '
İnternet Andıcı'
belgesinin orijinal nüshasını istemişti. Genelkurmay'dan 16
Aralık 2011'de
mahkemeye gönderilen cevabî yazıda,
andıcın orijinal nüshasının 3
Eylül 2009 tarihinde, yani
İlker Başbuğ görevdeyken bizzat Karargâh'ta
imha edildiği bildirildi. İmha tutanağı ile ilgili dört sayfalık yazıda 'İnternet Andıcı' belgesiyle birlikte 12 adet evrakın daha yok edildiği belirtiliyor.
Ergenekon kapsamına alınan İnternet Andıcı davasında son olarak eski
Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ tutuklanarak
Silivri Cezaevi'ne gönderildi. Başbuğ, '
terör örgütü kurmak ve yönetmek ve darbeye teşebbüs'le suçlanıyordu. Savcılık sorgusu 7 saat süren Başbuğ, mahkemeye ise 2 saat ifade verdi. Mahkeme, 'kuvvetli suç şüphesinin varlığı ve delilleri karartma ihtimali' sebebiyle Başbuğ'un tutuklanmasına hükmetti. Eski bir Genelkurmay başkanının tutuklanması bazı kesimlerin eleştirisine sebep oldu. Ancak Genelkurmay'dan aynı dava kapsamında mahkemeye gönderilen yazı ve belgeler delillerin nasıl karartıldığını, imha edildiğini de gözler önüne serdi.
İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi,
Genelkurmay Başkanlığı'na yazı yazarak, 'İnternet Andıcı' isimli belgenin aslı, ekleriyle ilgili tüm belgelerin eksiksiz olarak gönderilmesini talep etmişti. Genelkurmay Başkanlığı'ndan 16 Aralık 2011'de gönderilen yazıda, İnternet Andıcı belgesi orijinal nüshasının 3 Eylül 2009 tarihinde, İlker Başbuğ Genelkurmay başkanlığı görevini yürütürken Karargâh'ta imha edildiği bildiriliyor. Murat Uslukılıç tarafından yazılan internet siteleri konulu andıç ile paraflayanların
imzalarının bulunduğu sayfa ve ekleri yer alıyor. Buna göre, gönderilen belgeler arasında 2
Nisan 2009 tarihli internet siteleri konulu yazının
Cemal Gökçeoğlu tarafından 'aslı gibidir onayı' ile onaylı, Dursun Çiçek'in imzasına açılan blokta imza olmayan sureti ile aynı tarihli andıcın fotokopisi var.
İmha tutanağı ile ilgili dört sayfalık yazıda başka çarpıcı bilgiler de yer alıyor. Buna göre, Genelkurmay'ın gönderdiği imha tutanağında İnternet Andıcı belgesiyle birlikte 12 adet evrakın daha yok edildiği belirtiliyor. İmha edilen belgeler arasında 41 sayfa "Gizli", 55 sayfa "Hizmete Özel", 71 sayfa "Özel" güvenlik dereceli belge yer alıyor. İki sayfalık imha tutanağında
Yüzbaşı Murat Uslukılıç, Teğmen Ahmet Demirpolat, üstçavuş Hüseyin Tutal,
sivil memur Bülent Sarıkahya'nın imzası bulunuyor.
İlker Başbuğ, mahkeme ifadesinde İnternet Andıcı belgesini ilk kez 4
Kasım 2009'da gördüğünü iddia etmişti. Genelkurmay'ın yazısında ise belgenin 3 Eylül 2009'da, yani yaklaşık 2 ay önce imha edildiği aktarılıyor. Başbuğ'un 'gördüm' dediği belgenin andıcın aslı mı, yoksa fotokopisi mi olduğu merak konusu. Burada şu soru akla geliyor: Başbuğ, belge imha edildikten iki ay sonra nasıl görüyor?
İlker Başbuğ, savunmasında söz konusu andıçta onayının olmadığını, parafının da bulunmadığını savunmuştu. Ancak davanın diğer sanıkları ifadelerinde Başbuğ'u işaret etmişti. Tutuklu sanıklardan eski 1.
Ordu Komutanı Orgeneral
Hasan Iğsız, yayınlanan andıçta en yetkili makamın 'Genelkurmay başkanı' olduğunu söylemişti. Dava konusu andıç hazırlandığında Genelkurmay 2. başkanı olarak görev yaptığını hatırlatan Iğsız, çapraz sorgusunda, savcının sorusu üzerine belgedeki 'Sayın komutana arz' ifadesini de detaylandırmıştı. Iğsız, "Sayın komutana arz demek, bu kişinin, yetkilisinin o olduğunu gösterir. Ona arz edilmeden hiç kimse
kalem oynatamaz, işlem tamamlanamaz..." ifadelerini kullanmıştı. Yüzbaşı Murat Uslukılıç da andıç belgesinin Hasan Iğsız tarafından İlker Başbuğ'a sunulduğunu aktarmıştı.
Zaman