Ergenekon sürecinde neler yaşandı?

Türkiye’nin en önemli soruşturması olan Ergenekon sürecinde başlangıcından bu yana neler yaşandı?

Ergenekon sürecinde neler yaşandı?

Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli ve uzun soluklu soruşturması olan Ergenekon süreci, 12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye’de bir gecekonduda el bombaları ve patlayıcıların ele geçirilmesiyle başladı. Onlarca soruşturmanın ardından hazırlanan 19 iddianame, Ergenekon ana davasına eklendi. Yarın 4. yılını dolduracak davada 600’ün üzerinde duruşma yapıldı. Davada, 65’i tutuklu 273 sanık yargılanıyor. Ergenekon terör örgütüne ilişkin önemli bilgiler olmasına rağmen bu örgüte yönelik her hangi bir soruşturma başlatılmamıştı. Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'nı 12 Haziran 2007 tarihinde arayan bir kişi, Ümraniye Çakmak Mahallesi Mithatpaşa Caddesi ile Samanyolu Caddesi'nin kesiştiği noktada bulunan bir gecekonduda patlayıcı maddeler saklandığı yönünde ihbarda bulundu. Söz konusu kişinin Şevki Yiğit olduğu tespit edildi. Şevki Yiğit, el bombalarını ve patlayıcıları gözleriyle gördüğünü ifade etti. İlgili adrese aynı gün yapılan operasyonda 27 adet el bombası ve C-4 patlayıcı bulundu. Gecekondunun Mehmet Demirtaş'a, el bombaları ile patlayıcının ise askerde komutanlığını yapan emekli Astsubay Oktay Yıldırım'a ait olduğu gündeme geldi. Yapılan incelemede bu el bombalarının 2006 yılında Cumhuriyet gazetesinin bahçesine atılan el bombaları ile aynı seriden olduğu tespit edildi. Soruşturmayı özel yetkili Cumhuriyet SavcıZekeriya Öz yürüttü. Savcı Zekeriya Öz'ün talimatıyla başlatılan ve birbiri ardına gerçekleşen operasyonlarda Oktay Yıldırım ile Mehmet Demirtaş başta olmak üzere kamuoyunun çok yakından tanıdığı birçok kişi gözaltına alındı ve bunların birçoğu da tutuklandı. Tutuklananlar arasında İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk de yer aldı. BAŞSAVCI ENGİN 'ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ' DEDİ İlk soruşturma sonunda iddianame tamamlandı. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi bahçesinde 14 Temmuz 2008 tarihinde kameraların karşısına geçen dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, soruşturmada adı geçen Ergenekon ile ilgili ‘Ergenekon terör örgütü’ ifadesini kullandı. Başsavcı Engin, Ergenekon soruşturmasına ilişkin iddianamenin 2 bin 455 sayfadan oluştuğunu ve 441 klasör ekleri bulunduğunu belirtti. Engin, 48'i tutuklu 86 şüpheli hakkında, ''silahlı terör örgütüne üye olmak'', ''silahlı terör örgütüne yardım etmek'', ''cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs'', ''Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik'', ''patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçları azmettirmek'', ''Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek'', ''devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek'', ''askeri itaatsizliğe teşvik'', ''halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik'' ve benzeri suçlardan iddianame düzenlendiğini kaydetti. İLK DURUŞMA 20 EKİM 2008 TARİHİNDE YAPILDI Hazırlanan iddianame, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Böylece 'soruşturma' aşaması tamamlanıp resmen 'kovuşturma' aşamasına geçildi. Dava, 20 Ekim 2008 tarihinde Silivri Cezaevi içerisindeki duruşma salonunda başladı. İlk duruşmada 46'sı tutuklu 86 sanık hakim karşısına çıktı. Genişleyen soruşturma için Savcı Zekeriya Öz'le birlikte başka savcılar da görevlendirildi. Soruşturma kapsamında ikinci ve üçüncü Ergenekon iddianameleri de hazırlandı. Kemal Alemdaroğlu, Mehmet Haberal ve Fatih Hilmioğlu'nun da aralarında bulunduğu bazı rektörler, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay ve Adnan Bulut'un da aralarında bulunduğu bazı gazeteciler, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Mehmet Şener Eruygur, eski 1. Ordu Komutanı Hurşit Tolon, Jandarma İstihbarat Başkanı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, emekli Albay Arif Doğan ve Yeditepe Üniversite kurucusu Bedrettin Dalan (firari) gibi birçok kişi gözaltına alındı ve bu isimlerden birçoğu tutuklandı. Bu sanıkları bünyesinde toplayan ikinci ve üçüncü iddianameler de aynı mahkemeye ilk davayla birleştirme talepli olarak gönderildi. Ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, önce ikinci ve üçüncü iddianamelere ilişkin iki davayı birleştirme kararı ile birlikte görmeye başladı. Bu iki dava ise 108 sanık ile görülmeye başlandı. Sanık sayısının artması ve duruşma salonunun yetersiz kalacağı endişesi ile yine Silivri Cezaevi’nde yeni bir bina inşa edildi. Spor salonu adıyla inşasına başlanan bina, çok kısa sürede tamamlanarak duruşma salonu olarak faaliyete geçirildi. Ergenekon yargılamaları bu aşamadan sonra 250 sanık ve 350 izleyici, 200 de avukat kapasiteli bu salonda yapılmaya başlandı. ‘ISLAK İMZALI BELGE’ DAVASI ERGENEKON’A EKLENDİ Islak imzalı belge’ soruşturması kapsamında Bedrettin Dalan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanık hakkında dava açıldı. Jandarma, emniyet ile ile TÜBİTAK ve Adli Tıp Kurumu tarafından bu belgedeki yazının altında yer alan imzanın Kurmay Albay Dursun Çiçek'a ait olduğu yönünde rapor vermelerine karşın Çiçek, kendisine bir komplo yapıldığını iddia etti. Eylem planının kağıt parçasından ibaret olduğunu dile getiren dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ da İnternet Andıcı davası sanıklarının ifadeleri doğrultusunda hakkında açılan soruşturma kapsamında tutuklandı. İnternet Andıcı sanıkları, Genelkurmay bünyesinde hükümet aleyhine kara propaganda yapmak amacıyla 46 internet sitesi kurmak ve işletmekle suçlanıyor. Andıç dosyasında, Çiçek'in hazırladığı iddia edilen ‘irtica ile mücadele eylem planı’ belgesinin bir gazetede yayınlanmasından sonra usulsüz kırpma işlemi yapıldığı iddia ediliyor. DANIŞTAY SALDIRISI DA, ERGENEKON DAVASINA EKLENDİ Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce karara bağlanan Danıştay saldırısına ilişkin dava birleştirildi. üye hakim Mustafa Yücel Özbilgin'in ölümü, Daire Başkanı Mustafa Birden ile 3 üye hakimin de yaralandığı Danıştay saldırısının tetikçisi Avukat Alparslan Arslan'a silah temin edilmesine ilişkin dava da birinci Ergenekon davasıyla birleştirildi. İlk Ergenekon davasına ve ikinci Ergenekon davasına aralarında irtibat bulunduğu gerekçesiyle 17 dava daha birleştirildi. Sonra bütün davaların birlikte yargılanmasına karar verildi. Böylece Ergenekon davasında 20 iddianame birlikte görülmeye başlandı. Yargılama sürecinde tahliye olan ya da tutuklanan sanıklar da yer aldı. Halen 65'i tutuklu 274 sanık birlikte yargılanıyor. 600'ÜN ÜZERİNDE DURUŞMA YAPILDI Birleştirilen dosyalardan Sivas’ta Ermeni Cemaati lideri Minas Durmazgüler’e suikast girişimine ilişkin 2 ayrı davada birer duruşma yapıldı. Islak imzalı belge davası 22. duruşmasında İnternet Andıcı ile birleştirildikten sonra toplam 60 duruşma yapıldı. Avukat Yusuf Erikel ve arkadaşlarının yargılandığı davada 4 duruşma yapıldı. Birinci Ergenekon dosyası 225. duruşmasında ikinci Ergenekon davasıyla birleştirildi ve yargılama ikinci Ergenekon dosyası üzerinden yürütüldü. 18 Ekim 2012 tarihinde 248. duruşması yapıldı. Birleştirilen 20 iddianameden bazıları hiç duruşma yapılmadan birleştirme kararı verilirken, bazıları duruşmalar devam ederken, bazıları ise karar aşamasında Ergenekon davasıyla birleştirildi. Böylece 20 iddianamede tek davada birleştirilmiş oldu. Davalarda toplam 600'ün üzerinde duruşma yapıldı. AYLARCA GECE YARILARINA KADAR DURUŞMA YAPILDI Açık görüş olduğu ve sanıkların bu haklarının elinden alınmaması için her hafta içi Çarşamba günleri hariç 4 gün duruşma yapıldı. Her haftanın Cuma günü yapılan duruşması ise sanıklar ile avukatların taleplerinin alınmasına ayrıldı. Aylarca gece yarılarına kadar görülen duruşmalar, bazen sabah saatlerine kadar devam etti. Yargılama sürecinde bazı sanıkların savunma sınırlarını aşan ve mahkeme heyeti, duruşma ya da soruşturma savcıları ile soruşturmaya katılan polis memurlarını hedef alan hakaret veya tehdit içerikli sözler sarf ettikleri gerekçesiyle çok sayıda suç duyurusunda bulunuldu. İlk zamanlarda suç duyurusu ile yetinen mahkeme, daha sonraki süreçte duruşma huzurunu da bozduklarını gerekçelere ekleyerek bu sanıkların duruşmalardan men edilmesini kararlaştırdı. İlk men kararlarında sanıklar birkaç gün duruşmadan yasaklanırken, ilerleyen süreçte 16 celseye hatta bazı sanıkların ise esas hakkındaki savunmalarını yapana kadar duruşmalardan men edildiler. HİLMİ ÖZKÖK’ÜN TANIKLIĞI, DAVAYA DAMGASINI VURDU Haklarında yakalama kararı bulunan Bedrettin Dalan, Turhan Çömez, Mustafa Bakıcı, Nusret Taşdeler, Saipir Debzledvize ile sağlık sorunları nedeniyle Şener Eruygur'un savunmaları ise alınamadı. Ayrıca tutuksuz sanıklardan İlhan Selçuk ise yargılama aşamasında hayatını kaybetti. Bu arada, davanın en önemli gelişmelerinden biri kabul edilen eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök tanık olarak dinlendi. İki gün mahkemeye ifade veren Özkök, 2003 yılındaki bir toplantıda 'muhtıra verelim' dendiğini söyledi. Özkök ayrıca 2003 yılında MİT'in kendisine 'Ergenekon şeması' gösterdiğini de doğruladı. Özkök, Yakamoz ve Ayışığı’nın önüne sunum olarak geldiğini söyledi. BAŞBUĞ, DURUŞMA SALONUNU TERK ETTİ Davaya sonradan dahil edilen İlker Başbuğ, ilk iki duruşmaya katıldıktan sonra ikinci gün hakkındaki suçlamaların asılsız olduğunu ileri sürdü. Başbuğ, bu sözlerinin savunma yaptığı şeklinde değerlendirilmemesini isteyerek savunmasını yapmayacağını söylemişti. Bu duruşmada sanıklardan İbrahim Şahin ile Fatma Cengiz arasındaki bir telefon konuşması dinletilirken kendi isminin de geçmesi üzerine Başbuğ, "Burada ciddi bir yargılama yapıldığını sanıyordum." diyerek duruşma salonunu terk etti. Başbuğ, devam eden duruşmalara katılmadığı gibi mahkemeye gönderdiği dilekçesi ile izinli sayılmasını istedi. Ancak, ilerleyen süreçte Başbuğ, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün tanık olarak dinlendiği duruşmaya da katıldı. ERÖZ'DEN BAŞBUĞ'A YALANLAMA İnternet Andıcı dosyasının tutuklu sanığı emekli Korgeneral Mehmet Eröz, mahkemeye verdiği bir dilekçe ile Başbuğ'un iddialarını yalanladı. Eröz, İnternet Andıcı’ndan haberi olmadığını iddia eden Başbuğ ile avukatı İlkay Sezer'i yalanlayan bir ifadeyle Başbuğ'a andıç konusunda defalarca bilgilendirme yaptıklarını ve brifing verdiklerini anlattı. Eröz'ün dilekçesinde ayrıca İnternet Andıcı belgesinin Başbuğ'a imzaya çıkartıldığı bilgisine de yer verildi. Öte yandan, duruşmalara katılmayan sadece İlker Başbuğ değildi. 16 Ağustos 2008'de tutuklanan sanık Arif Doğan da sağlık sorunları nedeniyle 17 Temmuz 2009 tarihinde tahliye oldu ama duruşmalara sadece savunmasını yapacağı gün doktor kontrolünde tekerlekli sandalye ile getirildi. Tutuklu sanık Levent Ersöz ise savunması için dahi duruşmaya katılmadığı. Ersöz, savunmasını tedavi gördüğü hastane odasından telekonferans yoluyla yaptı. Nisan 2009'da tutuklanan Fatih Hilmioğlu da karaciğer rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavisi yapıldığı için uzun süre duruşmalara katılmadı. Hilmioğlu, Adli Tıp Kurumu'nun cezaevinde kalmasının tedavisine engel teşkil etmeyeceği yönünde rapor vermesi üzerine 2001 Mart ayında Silivri Cezaevi’ne yerleştirildi. HABERAL'IN GÖRÜNTÜLERİ ÇOK KONUŞULDU Başkent Üniversitesi kurucu rektörü olan tutuklu sanık Mehmet Haberal da Ersöz gibi savunmasını telekonferans yoluyla yaptı. Hasta olduğunu ve tedavisi için hastanede kaldığını iddia eden Haberal'ın hastane odasında cep telefonu ile çekilen görüntülerinin ardından mahkeme harekete geçti. Yapılan kontrollerin ardından Haberal hakkında tedavisinin cezaevi ortamında yapılmasında bir sakınca olmadığına ilişkin verilen doktor raporunun da mahkemeye ulaştırılmadığı belirlendi. Bu nedenle ayrı bir soruşturma başlatılırken Haberal, tedavi gördüğü hastaneden alınarak Silivri Cezaevine sevk edildi. Haberal bu aşamadan sonra kendisi hakkında suçlayıcı iddialarda bulunan tanıkların dinlendiği bazı duruşmalara katıldı. Bu duruşmaların haricindeki duruşmalara ise hastalığını gerekçe göstererek katılmadı. SAVUNMALAR BÜYÜK ÖLÇÜDE TAMAMLANDI Davanın tutuklu ve tutuksuz sanıklarından tamamına yakınının savunması alındı. Günlerce savunma yapan sanıklar ve avukatlar oldu. En uzun savunmayı avukat Metin Çetinbaş yaptı. Çetinbaş, araya giren tatil günleri ile birlikte savunması 1,5 ayda tamamlayabildi. Yargılamaların uzamaması için örgüt yöneticiliğinden yargılanan sanıklar için 2 tam gün, örgüt üyeliği gibi suçlarla suçlanan diğer sanıklar için ise savunma süresi 1 gün ile sınırlandırıldı. SAVUNMA TANIKLARI DİNLENİYOR Sanıkların savunmalarını tamamlamalarının ardından soruşturma aşamasında savcılığa ifade veren tanıklar ile gizli tanıklar dinlendi. Daha sonra da sanıklar ile avukatları tarafından dinlenmesini istedikleri tanık listeleri mahkemeye ulaştı. Yaklaşık 800 tanık ismi mahkemeye sunuldu. Mahkeme, yargılama sürecine katkıda bulunacağı gerekçesiyle bu listede yer alan bazı kişileri, grup grup çağırarak tanık sıfatıyla ifadelerine başvuruyor.
<< Önceki Haber Ergenekon sürecinde neler yaşandı? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER