Suriye ve bölgede istikrarın korunması konusunda iki
ülke arasında ihtilaf olmadığını söyleyen Erdoğan, Akdeniz'de düşürülen
Türk jeti konusunda
Rusya ile herhangi bir
belge paylaşımı olmadığını kaydetti.
Baş
bakan Tayyip Erdoğan, Suriye'de şiddetin tırmandığı bir dönemde Beşşar Esed'in müttefiki Rusya'ya kritik bir ziyaret gerçekleştirdi. Devlet Başkanı
Vladimir Putin ile yaklaşık 3 saat görüşen Erdoğan, Suriye krizinde Ankara'nın yaklaşımını aktardı.
Edinilen bilgilere göre Moskova'dan Şam'a verdiği desteği kesmesini isteyen Erdoğan, halkına zulmeden Esed'in görevden ayrılması gerektiğini söyledi. Başbakan, Moskova dönüşü İstanbul'da yaptığı açıklamada, Rusya'ya Esed'siz bir yönetim modeli teklif ettiklerini, Putin'in de buna olumsuz bakmadığını, ancak bazı endişeleri olduğunu belirtti. Erdoğan, "Bu konularda biz başka alternatifler de sunduk." dedi.
Moskova'da Putin ile düzenlediği ortak basın toplantısında de Suriye krizinde BM
Güvenlik Konseyi'nin devreye girmesini isteyen Erdoğan, "Biz diyoruz ki olması gereken, halkın iradesi Suriye'de ne istiyorsa o olsun. Beşşar Esed'den sonrasının kararını Suriye dışında başka ülkeler vermesin. Suriye halkı versin. Bu noktada tabii BM Güvenlik Konseyi'ne, özellikle de 5 daimi üyeye çok önemli görev düşüyor." ifadelerini kullandı. Erdoğan'ın günübirlik Moskova temasları sırasında
Akdeniz'de düşürülen Türk jeti de gündeme geldi. Erdoğan, jetle ilgili bir soru üzerine, "(Bu konuda) Rusya ile paylaştığımız belge yok ama bilgi noktasında, olayların ilk olduğu anda Sayın Başkan ile benim bir telefon görüşmem vardı ve bu görüşmede Sayın Başkanın bana aktardığı bilgiler vardı. Ben de bizim belgelere dayalı bilgileri aktarmıştım. Aramızdaki bilgi paylaşımı budur. Belge paylaşımı yoktur." karşılığını verdi. Ziyaretin, şimdiye dek ABD ve Avrupa'nın baskılarına direnen Moskova'nın Suriye politikasında bir değişikliğe yol açıp açmayacağı merak konusu. Erdoğan-Putin buluşması öncesi basına konuşan Rusya
Dışişleri Bakanı
Lavrov, Suriye'de askeri müdahaleye yol açacak herhangi bir
yaptırım kararına izin vermelerinin imkansız olduğunu söyledi. Batı'nın NATO aracılığı ile eski Sovyet topraklarında ilerleyişini
Gürcistan savaşı ile durduran Moskova, Suriye'yi de yeni bir kırmızı hat olarak görüyor.
Ortadoğu ve
enerji kaynakları üzerindeki stratejik çıkarları Şam'da Moskova'dan bağımsız bir yönetimin iktidara gelmesinin ardından bitebilir.
MOSKOVA'NIN ENDİŞELERİ VAR
Başbakan Erdoğan, Moskova dönüşü İstandul'da basına yaptığı açıklamada Putin'e sunduğu Suriye yol haritasını şöyle izah etti: "Bir
seçim hükümeti kurulsun ve bu
seçim hükümeti orada partilerin kurulmasına imkan hazırlasın ve bu kurulan partiler demokratik bir
yarış içerisinde Suriye'de halkın iradesini şekillendirsin, yönlendirsin. Ama eğer siz kalkar da hükümeti kurar, başında yine Beşşar kalırsa, orada hiçbir şey değişmez. Beşşar'ın olmadığı bir geçici hükümet ki, burada iktidarın, muhaliflerin, tarafsızların katılımı olmalı. Bunların hepsi orada olumlu karşılandı. Rusya buna aslında olumlu baktı, yani olumsuz bakmıyor. Tabi, 'yani Beşşar'ın olmaması halinde ne olur?' diye bazı endişeleri var. Bu konularda biz başka alternatifler de kendilerine sunduk." dedi. Erdoğan, Şam'da ikisi bakan üst düzey 5 yetkilinin öldüğü
intihar saldırısının ardından Suriye'nin Türkiye'yi de sorumlu tutan açıklamasına da tepki gösterdi. Suçlamaları reddeden Erdoğan, "Kimse böyle bir adım attığımızı söyleyemez. Bugünkü gelişmeler arzu edilen gelişmeler değil. Ama buraya doğru maalesef bu havanın geldiği dünden belliydi. Çünkü bu insanların üzerine siz bombalarla, tanklarla, toplarla, helikopterden taramak suretiyle giderseniz, gidecek olursanız ve bu insanlar artık '
ölümden öte ölüm yok' deme noktasına gelmiştir. Bugün de şu tablo çok açık, net ortadadır. Peki bu tablonun sorumlusu kim, hazırlayanı kim? Burada yönetim bir defa kendini hesaba çekmek durumundadır." ifadelerini kullandı. Başbakan bir gazetecinin,
Irak'ta bir bölünmüşlük olduğunu ifade etmesi ve bölgede haritanın değişmesi konusunda bir endişenin olup olmadığını sorması üzerine ise, "Irak'ta bir eyalet sistemi var ve
Kuzey Irak, Irak'ta oluşan anayasa ile bir eyalet olarak kabul edilmiştir ve bu noktada Irak'ta daha farklı eyaletler de ortaya çıkabilir." değerlendirmesinde bulundu.