Başbakan Erdoğan'ın, temaslarını izleyen beraberindeki gazetecilerin sorularına verdiği cevaplar şöyle: Afyon patlamasıyla ilgili ayrıntılı bir ön rapor geldi mi? Dinlenebilecek şahit yok. Şahitlerin hepsi şehit. Buradaki konu, el bombası. Orada üç çeşit el bombası var. İkisi MKE üretimi yerli yapım, diğeri Almanya'dan ithal. Almanlarınki fünye ile el bombası bütündür. Serçe parmağı ile kavranıp kullanılabiliyor. Merak saikiyle ele alınan bir el bombasının patlaması ihtimali üzerinde duruyorlar. El bombasının patlamasıyla süreklilik arz eden patlamalar meydana geliyor. Genelkurmay'ımızın vardığı nokta bu. 4 askerî personel farklı yerlere tayin edildi. Neden açığa alınmadıklarını sorunlar var. TSK'da personelin açığa alınması diye bir şey yoktur. Nereye kadar? Askerî yargı kararını verene kadar. Karar neyse, atılacaksa atılır. CHP LİDERİNİNKİ SULULUK, AÇIKLAMAZSA MÜFTERİ CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun iddiaları oldu? Yıpratma kampanyası sürüyor. Anamuhalefet lideri, 'En üst düzey generallerle görüştüm, yüzde 99 sabotaj' diyor. Çok ciddi sululuktur, gayri ciddiliktir. Silahlı Kuvvetler'imizin İkinci Başkanı'na 'böyle bir açıklama yapmadım' diyor. Utanmadan basın toplantısı yaptı. Bana ve Silahlı Kuvvetler'e saldırdı. Zannedersiniz ki, iyi bir insan. Ama arkasını dönünce her türlü yalanı, yanlışı yapar. Kastettiğiniz o en üst düzey general kim? Açıklamazsan müfterisin. Yargı hakkımızı saklı tutuyoruz. Genelkurmay Başkanı ile Orman ve Su İşleri Bakanı'nın açıklamaları eleştirildi? Benim 10 yıllık başbakanlığım döneminin yarısında Genelkurmay Başkanımızı tanıma fırsatım oldu. Genelkurmay Başkanı'mızın, "Her şey ortada" ifadesi, olayın içinde ne var ne yok görmezden gelen bir ifade değil. Sadece durum tespitidir. Bakan'ımızın Hindistan, Pakistan benzetmesi yanlış olabilir. Ama en ileri ülkede Amerika'da yok mu? Olur, bunlar yaşanır. Veysel Bey böyle demeseydi daha isabetli olurdu. Vali de iki büyük yanlış yaptı. Fotoğraf karelerini almış bir de internet sitesine koymuş. Sonra da 'reklam için' dedi. Genelkurmay Başkanı'mızı çok üzdü. Alaturka bir davranış oldu. İçerideki personel deneyimli mi? Küçük depoların büyük depolarda toplanması Işık Koşaner Paşa zamanında başladı. Susurluk buraya taşınıyor. Aslında gece çalışmak yasak. Az kalmış, istifleyelim saikiyle çalışma sürüyor. Aslında gece çalışmamaları gerekiyordu. EMİRLE YAZI YAZANLARIN DOSYALARI ELİMİZDE Genelkurmay Başkanı neden hedef alınıyor? Bazı köşe yazarları, hükümete yalakalıktan, kabiliyetinin olmadığından bahsediyorlar. Işık Paşa istifa etmemiş olsaydı bugün Necdet Paşa burada olmayacaktı. Elimizde kalan en kıdemli tek isim olarak Necdet Paşa'yı getirmemiz gerekti. 45 senedir TSK çatısı altında görev yapan bir insan. 'Başbakanın, iktidar partisinin yalakasıdır' ifadesini kullanmak hangi dille izah edilebilir. 10 yıl önce bir köşe yazarı, kolaysa böyle bir yazı yazsaydı. Şimdiye kadar kalkıp askere zerre kadar eleştiri yapamayanlar; el pençe divan duranlar şimdi niye başladılar? Bu noktada elimizde çok şey var. Dosyalar var. Emir alanları filan iyi biliyoruz. Falan kişiden talimat alıp başlık atanları biliyoruz. Ama bu dosyaları açmak istemiyoruz. Eleştiri ayağa düşecek şekilde yapılmamalı. BALYOZ'DA SÖYLEYEMEYECEĞİM SIRLAR VAR Necdet Özel Paşa ile TSK'da yeni bir dönem mi başlayacak? Zincirin bu ilk halkasını mı koparmak istiyorlar? Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetiyoruz. Şu anda söyleyebileceklerim var, söyleyemeyeceklerim var. Her şeyi, her zaman, her yerde söyleyemeyiz. Ama Allah izin verirse biz bunları ileride kaleme alacağız. Bunlar niye yaşandı? Balyoz'da CD'leri filan biliyorsunuz. Acaba Cumhuriyet yürüyüşleri niye yapıldı? Buralardan çıkan karanlık tablolar var. Ama söyleyemem. Kamuoyunun bildiğinden daha karanlık tablolar mı var? Var tabii canım. Ben bildiğimi söyleyemem. Arapların bir sözü vardır. Sırrı şöyle tarif ederler: İki dudağın arasından çıktı mı esiri olursun. Bizim de bazı sırlarımız var. Fatih, "Sakalım bilse, sakalımı keserim." demişti. Terör örgütünün stratejisi değişti mi? Terör örgütünün kafasındaki plan, ülkenin birliğini, bütünlüğünü, huzurunu bozmaktır. 'Şöyle talebimiz yok böyle talebimiz yok' diyorlar. Yalan. Taleplerinin ne olduğu belli. Gizli ajandalarında olanları yazıyorsunuz. Kürt kardeşimle sorunum yok. İnanın bunlar tepki çekmeyeceklerini bilseler oralara yaptığımız hastaneleri de bombalarlar. OHAL'in getirilmesi teklifleri var Kimse düşünmüyor. Yol kesmeler var. Bu yolları kontrole almayacak mıyız? Vatandaşın can güvenliği tedbirini alınca, terör örgütü OHAL diyor. Kürtçeyi seçmeli ders yaptık onu da yeterli bulmuyorlar. Neymiş zorunlu olmalıymış. Kusura bakmasın o kadar da değil. Bizim dönemimizde ne ret ne de inkâr politikaları var. Bir de bölücü terör örgütünün dili olan medya var. Bir kısım medya diyorum. BDP'LİLER ANCAK SİNE-İ PKK'YA DÖNERLER BDP'lilerin dokunulmazlıklarını kaldıracak mısınız? Bu tür densizlikleri yapacak kadar bu ülkeden kopmuşlar. Yargı görevini yapar. Parlamento'ya gelince biz de gereği neyse yapacağız. Bu Parlamento yol geçen hanı değil. Ya demokratik sisteme, haklara, özgürlüklere riayet edersin. O zaman siyasetle müzakereyi yaparım. Uymazsan iki tercihten birini yapacaksın. Ya Kandil'e ya Meclis'e gideceksin. BDP'liler, 'sine-i millete döneriz' diyorlar? Sine-i milletleri var mı? Bunlar sine-i PKK'ya dönerler. Milletin sinesinde bunlara yer yok. Kürt kardeşlerimi tehdit etmesinler, aldıkları oyun yarısını alamazlar. Oyu tehditle alıyorlar. Suriye'de düşen uçakla ilgili paylaşacaklarınız neler? Eskişehir'deki rapor da tamamlansın, kamuoyuyla paylayacağız. Anamuhalefet lideri 'parçalar MİT'in elinde' diyor. MİT'in laboratuvarında da olan parça olabilir. Ama 'bunların hepsi MİT'in elinde' dersen açığa düşersin. Bu kimden akıl alıyorsa, kimse akıl hocası... Yani kılavuzu karga olanın meselesi... MİT'ten iyi biliyor. 30 Eylül'de kongre var, partide ne gibi revizyonlar var? Futbol tabiriyle söyleyeyim, takımın iskeletini bozmayacağım ama tüm MKYK üyelerinin eline milletvekillerinin, kurucu üyelerin ve 50 kişilik liste verdik. 'Teklif edin, ona göre kongrede listemizi oluşturacağız' dedik. MKYK ve il yönetiminde 3 dönem uygulaması yok. Bu uygulama genel başkan, il ve ilçe başkanları ve milletvekilleri içindir. Aradan bir dönem geçtikten sonra yeniden seçilme hakları vardır. Yeni milat durumu söz konusu değil. Birinci 11 yılı bitirdik. Buna, ikinci 11 yılın güncellenmiş manifestosu ya da yeni yol haritası diyebilirsiniz. Oturmuş bir yönetim ekibimiz var. Çoğu işlevlerini yerine getiriyor. Tabii hücre tazelenmesi de yerinde olur. CUMHURBAŞKANI SIRTINI PARTİYE DAYAMALI Başkanlık sistemi tartışması açıldı ama arkası gelmedi... Özal'ın, Demirel'in söylediği tezleri gündeme getirdim. Kıyamet koptu. Koskoca parti lideri bile, 'Parlamento ortadan kalkacak' diyebiliyor. Çift parlamentosuyla koskoca Amerika var. Onun da eksik yanları var. Harcayacağı paranın iznini bile parlamentodan alıyor. Biz şimdi harcama noktasında daha rahatız. 1 yılda gelir parlamentodan yetki alırız. Bineceğimiz uçağı biz alırız. Yarı başkanlık sisteminden aktaracağımız yönler de olabilir. Ya da partili Cumhurbaşkanı. Bir cumhurbaşkanının sırtını dayadığı bir partisi yoksa o cumhurbaşkanı zayıf kalır. Sembolik olur. Halkın oylarıyla gelecek bir cumhurbaşkanı olacak, bunun adını koymak lazım. Padişahlıkla bunun bir ilgisi yok. KAMUDA BAŞÖRTÜSÜ Yeni Anayasa'da 'AK Parti kamuda başörtüsü serbestisi getirecek öneriyi geri çekti' şeklinde haberler yapıldı. Geri mi çektiniz? Teklifi geri çekmemiz söz konusu değil. Sadece anlaşılamayan maddenin ertelenmesi var. Konu bana gelmiş değil. İlk defa sizden duyuyorum. Bu komisyonlar olumlu gitmiyor. BDP'nin yaklaşımı olumsuz. CHP'nin ne yapacağı belli değil. MHP ile AK Parti'nin uyumlu görüntüsü söz konusu. Eğer 4 parti yürütemiyorsa, yürütecek partiler otursun anayasayı çıkarsınlar. Biz masayı terk etmeyeceğiz.