DÜZCE ÜNİVERSİTESİ'NDE YAŞANANLAR-VARAN 2
Düzce Üniversitesi
Tıp Fakültesinde yaşanan
akıl almaz olayları konu edindiğimiz bir önceki yazıdan sonra onlarca
mail ve
telefon geldi.
O YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Bir kısmı Tıp Fakültesi'ndeki
öğretim üyelerinden, bir kısmı üniversitenin farklı birimlerinde çalışan personelden gelen mail ve telefonlarda, yazılanların az bile olduğu söyleniyordu.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
Kadın Doğum Kliniğinde, Doç. Dr. İsmail Özdemir'in personele yaşattığı akıl ve ahlak dışı uygulamalar ve bütün bunların üstünün Rektör tarafından örtüldüğü iddiası tüyler ürpertici boyutta.
Şimdi eldeki belgeleri ortaya koymaya başlayalım ve bir üniversite
hastanesinde neler yaşandığına daha yakından bakalım.
Bayan asistanlarına ahlaksız tekliflerde bulunan Doç. İsmail Özdemir'in, ölümüne sebep olduğu iddia edilen hastalarla ilgili nasıl sonradan farklı raporlar düzenlediğinden tutun da, üniversite
hastanesinde kaçak
kürtaj yaptırdığına kadar birçok kan donduran iddia var ortada.
Ve bütün bunlara karşı, defalarca şikayet edilmesine rağmen kılını kıpırdatmayan bir üniversitesi yönetimi.
Hakkındaki iddialar ciddi bir şekilde soruşturulsa meslekte kalmasına bir dakika bile izin verilmeyecek bir öğretim üyesine, bütün bu skandalların mükafatı olarak üniversite
rektörü Funda Sivrikaya Şerifoğlu tarafından profesörlük verilmek istendiği iddiası...
Üniversitedeki inançlı insanlara akıl almaz yıldırma politikaları uyguladığı iddia edilen rektör Şerifoğlu'nun, ahlaksızlıkları resmi raporlara yansımış bir öğretim üyesine kol kanat gerip, onu koruduğu iddiaları...
İşte; rektör tarafından korunduğunu “rektör arkamda” diyerek bizzat kendisinin ifade ettiği Doç. Dr. İsmail Özdemir'in, ölüme sebebiyet verme iddiasından, devleti zarara uğratmaya varana kadar kabarık dosyasından bazı bilgiler:
Mesai saatleri dışında üniversite hastanesinde kaçak kürtaj yaptırıp bunları kayıtlara geçirmediği ya da farklı teşhislerle geçirdiği iddiası...
Yapılmamış
analiz ve tahlillerin yapılmış gibi gösterilerek devletin zarara uğratıldığı iddiası...
Kendi ihmali sonucu ölümlerine neden olduğu iddia edilen anne ve bebeklerin ailelerini, gerek ikna yoluyla gerekse dosyalarda bilgi değişikliği yaparak şikayetleri engellediği iddiası...
İşte bir örnek;
17
Nisan 2010 tarihinde acil servise başka bir hastanede olduğu
sezaryen sonrası kanamalı olarak gelen ve durumu ağır olan bir hastanın,
nöbetçi Dr. İsmail Özdemir'in hastanede bulunmaması ve kendisine haber verilmesine rağmen 3 saat sonra gelmesi sonucu hayatını kaybettiği iddiası...
Ve hastanın ölmesinin ardından, hastanın hastane giriş raporu değiştirilmesi...
Hastane giriş raporunda; hastanın durumunun ciddi kanamalı olduğu ve acil müdahale edilmesi gerektiği yazılıyken, hasta öldükten sonra değiştirilen raporda; hastanın hastaneye gelişinde genel durumunun iyi olduğu, ciddi bir kanamasının bulunmadığı yazılarak, geç müdahalenin meşrulaştırılmak istendiği iddiası sözkonusu.
Üstelik bütün ihmali örtmek için sonradan hazırlanan rapora, durumunun iyi olduğu ifade edilen hastanın, ameliyata girerken aniden kötüleştiği ve hayatını kaybettiği yazılmış.
Bu raporların orijinal el yazısı kopyaları mevcut.
Hakkındaki kan donduran iddialardan sadece birkaçı bunlar olan Doç. Dr. İsmail Özdemir'in, bütün bunlara rağmen bırakın ceza almayı, üniversite rektörü tarafından profesörlükle ödüllendirilmek istendiği iddiası daha da vahim.
Düzce Üniversitesinde inançlı insanlara adeta 28
Şubat eziyetleri yaşatılırken, hakkındaki ahlaksızlık ve suç iddiaları ayyuka çıkmış bir öğretim üyesinin, ÇYDD'nin kurucusu olmakla övünen ve çevresine “artık Tayyip de sizi kurtaramaz” dediği öne sürülen bir rektör tarafından korunduğu iddiaları Türkiye'ye yakışmıyor.
Düzce Üniversitesinde yaşanan ve bu kadar da olmaz dedirtecek başka olayları aktarmayı sürdüreceğiz.
YÖK'ün bu iddialar karşısında biran önce harekete geçmesi ve Düzce Üniversitesinde yaşananlara el koyması gerekmiyor mu ?
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER
[email protected]
twitter.com/aakadiroglu