Aksiyon Dergisi'nin
Ankara Temsilcisi İdris Gürsoy'un ulaştığı
raporda, suikast şüphesini artıran ve
cevaplanmayı bekleyen çok sayıda soru işareti var.
Özal'ın üçüncü vitese geçmeyen, içinde tek bir tıbbı malzeme olmayan
hasta taşıma aracı ile Hacettepe'ye götürülmesi bunlardan biri. Derginin
kapak konusu olan habere göre kurul, en yakın daireden en uzak daireye kadar çok sayıda kişinin tanıklığına başvurdu. Resmi belgeler gözden geçirildi. Seyahat
kayıtları, sağlık raporları titizlikle incelendi. Ancak şüpheler azalmadığı gibi arttı. Cevabı verilmesi gereken pek çok soru ortaya çıktı. Özal'ın
ölümü ile ilgili DDK'nın üzerinde durduğu noktalar şöyle:
"Vefatından bir gün önce
Bulgaristan Büyükelçiliği'ndeki kokteyle katılıyor. Yorgun olmasına ve istememesine rağmen davete zorla götürülüyor. Özal'ın elçiliğe gelirken görüntüleri izlendi. Elçiliğe doğru yokuş yukarı yürüyor. Neden izin verildi?
Kokteylde
limonata aldığı görüntülerden tespit edilmiş. Ancak limonatayı veren kişi teşhis edilemiyor. Limonata mı,
portakal suyu mu içti? İkramı yapan kişi kimdi?
Fotoğraflar ve filmler incelendiğinde kokteyle davet edilenlerden pek çoğu bilinmiyor. Çok sayıda bilinmeyen kişi
cumhurbaşkanının davetli olduğu resepsiyona nasıl girebildi?
Güvenlik zaafının sorumlusu kim?
Köşkteki garsonlar konuşmuyor ve aynı şeyleri söylüyorlar. Köşk'e ketum kişiler alınıyor. Sonraki araştırmada bunların seçiminde dikkat gösterilmediği anlaşılıyor. Bazılarının daha önce başka büyükelçiliklerde çalıştıkları ve borcu olduğu da ortaya çıkarılıyor. Garsonları kim seçti?
Özal'ı
hastaneye taşıyan
araç bir
ambulans değil, hasta taşıma aracıydı. Hiçbir tıbbi techizat yoktu. 1967
model bir Mercedes'ti ve üçüncü vitese geçmiyordu. Neden tam teşekküllü bir ambulans yoktu? Köşk'ün ambulans talebine
Başbakanlık neden olumsuz cevap verdi?
Özal, GATA'ya doğru yola çıktı ancak Hacattepe'ye götürüldü. Cumartesi sabahıydı ve
trafik yoktu. Durumu acil olan bir
kalp hastası acilen en yakın hastaneye götürülecekse, yol üzerinde Numune, Yüksek İhtisas ve Ankara
Tıp Fakültesi vardı. Özellikle kalp cerrahisinde en gelişmiş hastane Yüksek İhtisas'tı. Neden Hacattepe seçildi? Bu durumdaki hasta için 5 dakikanın bile önemi vardır. Hacattepe'ye geldiğinde nefes almıyordu. Nasıl ve kim karar verdi?
GATA'ya, o sabah
sağlık kontrolüne gideceği bilgisi verilmişti.
Sağlık kontrolü rutin miydi?
Ölüm belgelerinin tamamında bir doktorun imzası var. ‘Doku örneği alalım' diyen doktorlara rağmen imzası olan doktor neden
doku örneği aldırmadı? Bazı doktorların demek ki bir şüphesi var. Şüphe neydi?
Ceset bozulmadan mikrobiyopsi ile istenen bir organdan da parça alınabilirdi. Neden alınmadı?
Özal'ın doktoru
Cengiz Aslan ‘Otopsiyi
aile istemedi' diyor. Aile ise bunu reddediyor. Kanunlara göre,
şüpheli ani bir ölüm varsa, aile iznine de gerek yok. Otopsi şüphesi olan durumlarda, doktor savcılığa haber verir,
savcılık ailesinin rızasını istemeden
otopsi yapılmasını ister. Neden bu yol takip edilmedi?
Kan örneği alındı deniyor sonra bu örnek kayboluyor. Nasıl kayboldu?
Mezara nasıl gömüldüğü belli değil. ‘Tabutla gömüldü' diyenler var ancak görüntülerde
tabut mezardan çıkarılıyor. Neden şüpheler gündeme gelir gelmez
ceset çıkarılıp otopsi yapılmadı?
Köşk günlüğü yok, ne olup bittiği bilinmiyor. Bayar döneminde köşkün seyir
defteri varmış. Sonraki dönemde bu uygulamadan vazgeçilmiş. Köşk'ün hafızasına ne oldu?
Özal'ın sağlık kontrolleri özel bir hastanede yapılıyor. Cumhurbaşkanı neden devlet hastanesinde ve sıkı
güvenlik tedbirleri altında bu kontrolleri yaptırmadı?
Özal'ın kalp ve
prostat ameliyatı olduğu Amerika'daki hastaneden sağlık raporları getirildi ve incelendi. Ancak GATA'da hiçbir kayıt yok. Cumhurbaşkanı'nın sağlık dosyası GATA'da neden tutulmadı?
Devlet Denetleme
Kurulu,
Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopter kazasında olduğu gibi bir rapor hazırlayıp Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e iletecek.
Aksiyon'un haberine göre, DDK'nın ölüm sebebini bulabilmek için ‘mezar açılması' dahil pek çok konuda talepte bulunması bekleniyor. Savcılık kendi
soruşturmasına bu raporu ekleyerek ölümle ilgili şüpheleri aydınlatmaya ve sorumluları adaletin önüne çıkarmaya çalışacak. Soruşturmada gözler, Köşk'ün işleyişinden sorumlu isimlere bir kere daha çevrilecek. Özal'ın sözcüsü
Kaya Toperi, başyeveri Aslan
Güner,
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı da Hasan Iğsız'dı.(CİHAN)