Ilısu Barajı yolundaki Bağözü köyünde bulunan ve daha önce kayıp y
akınlarının şüphe üzerine kendi çabalarıyla yaptığı kazıda 2 yanmış
kemik parçasının bulunduğu
kuyuda, çarşamba günü yapılan
kazı çalışmalarında insana ait üç insana ait 2 kafatası ve üç
ceset çıkarılmıştı. Cesetlerle birlikte
elbise parçaları da bulunmuştu.
Yeniden kazı çalışmalarına başlanan köyün dört ayrı
bölgesinde güvenlik kordonu oluşturuldu. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı köyde Dargeçit
Cumhuriyet Savcısı'nın gözetiminde,
olay yeri inceleme ekiplerinin kepçe ile yürüttüğü çalışmaları İHD heyeti de izledi.
Kayıp yakınları ve köylülerin de uzaktan izlediği kazı çalışmaları akşama kadar devam edecek.
Sabah saatlerinde köy meydanındaki kuyularda kazı yapan
savcılık burada herhangi bir bulgu bulamayınca Dargeçit Belediyesi'nden
emekli mezarlıklar memurunun gösterdiği yerde bu sefer kazı çalışmalarını yaptı. Köyün girişindeki mezarlığın yanındaki yolda yapılan kazıda ise bir kişiye ait cesetler bulundu. Kazıda birkaç parça
kumaş parçası da çıktı.
Dargeçit ilçesinde 29
Ekim 1995'te iki öğretmenin teröristlerce öldürülmesinin ardından
jandarma tarafından 2-6
Kasım 1995 tarihlerinde gözaltına alındıkları öne sürülen Abdullah Olcay (20), Mehmet
Emin Aslan (19), Nedim Akyön (16),
Abdurrahman Coşkun (21), Davut Altınkaynak (13) ve
Seyhan D.'nin (14) yakınları, kayıp oldukları iddia edilen bu kişiler için
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu.
Yakınlarını başka yerde kaybedenlerin de akın ettiği kazı bölgesini BDP
İstanbul Milletvekili Sabahat
Tuncel de ziyaret etti. Kazı bölgelerinde Cumhuriyet Savcılarından bilgi alan Tuncel burada kayıp yakınları ile de görüştü. Cesetlerin çıkarıldığı kuyu başında bir açıklama yapan Tuncel, kazıların kepçe ile yapılmasına tepki gösterdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da seslenen Tuncel konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "İnsan bu manzarayı görünce insanın
isyan edesi geliyor. Burası zaten boşaltılmış bir köy. Yasak bölge ilan edilmiş. Bu bölgenin özel bir bölge ilan edilerek bütün
şüpheli alanlarda kazılar yapılmalı. Bu istenilenler çok değil herhalde buradaki insanlara. Onlarında çocuklarına ait bir mezarlık iteme hakları var. Alın işte burada vatandaşlar kendi imkanları ile yaptıkları kazılarda kemikleri çıkardılar.
Başbakana sesleniyorum. 90'lı yıllarda çok kötü şeyler yaşandı. 100 yıldır bu bölgede
Kürt sorunu yaşanıyor. Son 30 yılda çok önemli kayıplar verdik. 50 bin insan kolay değil. Bunların hepsi insan. Bu sürece son vermek siyasi irade ile olur. Siyasi irade şunu diyecek: '90'lı yıllarda yaşanan veya bunca yıldır sürdürülen
politika yanlıştır. Biz Kürt halkını tanıyoruz. Haklarının güvenceye kavuşması konusunda adım atacağız. Yeni anayasa sürecinde biz Türkiye'de yaşayan bütün halkların hak ve özgürlüklerini güvence altına alacağız.' Demesini ve siyasi bir irade göstermesini bekliyoruz. Bu bir süre. Öyle hayalci de değiliz. Bugünden yarına olacak değil. Bunca yıllık bir sorunu tabii ki bir sürece ihtiyacı var. Ancak başlangıç önemli, siyasi irade göstermek önemli. Biz şimdiye kadar ne yazık ki bu siyasi iradeyi görmedik. Halen aslında eski tarzda devam eden bir süreç. Yani hala yok etme, hala yok sayma, siyasetten
tavsiye etme gibi yaklaşımlar bunu gösteriyor. Umarız bunlardan vazgeçilir. Bu ölümlere saygımız gereği bu süreç başlatılır."