Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül,
Harp Akademileri Komutanlığı’nda verdiği konferansta,
Türkiye’nin çevresinde gelişen olaylarla ilgili önemli mesajlar verdi:
SICAK ÇATIŞMA: Geleceğe dair müspet beklentilerimize rağmen, Türkiye’nin yakın çevresinde büyük risk ve tehditler de mevcuttur. Komşumuz Suriye’de akan kan devam etmekte, Irak’ta mezhepsel temelde siyasi istikrarsızlık yaşanmakta, İran’ın nükleer programı çerçevesinde odaklanan gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali bulunmaktadır.
SOĞUK SAVAŞ: Yakın komşularımızda cereyan eden bu istikrarsızlık ortamı, bölgesel ve küresel güç mücadelesinin provasının yapıldığı yeni bir
soğuk savaş sahnesine dönüştürülmek istenmektedir. Bölgedeki gerilimin sıcak çatışmalara veya iç savaşa sebep olması durumunda, yeni bir belirsizlik ve
kaos ortamının doğması yüksek bir ihtimaldir.
UZAKTAN İZLEMEYİZ: Bu şartlar altında Türkiye’nin gelişmeleri uzaktan
izleme lüksü de yoktur. Bir yandan her türlü olumsuz senaryoya karşı hazırlanırken, diğer yandan böylesine bir felaketin önüne geçmek için diplomasinin tüm imkanlarından azami ölçüde yararlanmak mecburiyetindeyiz.
AKTİVİZM: Türkiye için diplomatik aktivizm ve askeri
hazırlık bir seçenek değil, zorunluluktur. Yakın bölgemizde cereyan eden bu tehdit ve risklerin güvenlik stratejilerimiz bakımından yeni yansımaları olması da kaçınılmazdır. Bu nedenle, gelişmeleri sınırlarımızın ilerisinde yönlendirebilecek strateji ve yeteneklere sahip olmak mecburiyetindeyiz.
FİLİSTİN:
Filistin halkının dramı, bölgedeki kargaşa ve çatışmaların temel sebebidir. Bu sorun, dünyanın çeşitli bölgelerinde aşırılık ve radikalizmi besleyen bir kaynaktır.
İSRAİL: Bölgede
demokrasi er ya da geç hakim olacaktır.
Tarih, defalarca göstermiştir ki gerçek, adil ve kalıcı bir barış,
iktidar elitleriyle değil, ancak halklar arasında tesis edilebilmektedir. Demokratik bir
yönetim, kendi halkı tarafından adaletsiz, haysiyetsiz ve aşağılayıcı olarak algılanan hiçbir dış politikayı uygulayamaya devam edemez. Ayrıca, bölgedeki demografik trendler de
İsrail’in aleyhine çalışmaktadır. Başkenti Doğu
Kudüs olan bağımsız ve onurlu bir Filistin devletinin kuruluşuna imkan tanımadığı takdirde İsrail, önümüzdeki 50 yıl içinde tam anlamıyla bir Apartheid rejimine dönüşecektir.
STRATEJİK MİYOPLUK: Daima İsrail’e olan çağrımız şu oldu:
Stratejik miyopluğu bırak, gayet dikkatli şekilde
analiz et, 50 yıl sonrayı düşünerek hareket et ve gerçek güvenliği sağlayıcı adımları sağlam bir barışla at.
VATAN