Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman
Baydemir, başkanı olduğu Güney
doğu Anadolu Belediyeler Birliği’nin (GABB) hazırladığı anayasa taslağını anlatırken, Türkiye’nin 6 veya 7
bölgeye ayrılabileceğini belirterek, "
Türkçe, ülkenin
resmi dili olmaya devam edecektir. Örneğin
Kürdistan eyalet parlamentosu Türkçe dışında bölgede çok kullanılan
Kürtçe,
Arapça, Süryanice’yi de resmi dil olarak belirlemelidir. Bölge meclisi ile merkezi meclis arasındaki bağı
Anayasa sağlayacaktır" dedi.
ÇOCUKLARIM BENİMLE ANA DİLİMİ KONUŞMUYOR"
Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanı
Osman Baydemir, 40 yaşında olduğunu, doğdukları günden bu yana çocukları Mir Zanyar ve Diyana ile tek kelime Türkçe konuşmadığını, sürekli
Kürtçe konuştuğunu anlattı. Baydemir, şöyle devam etti:
"Ancak, iki çocuğumda kreşe başladıktan sonra benimle tek kelime Kürtçe konuşmuyorlar. Ben Kürtçe soruyorum onlar Türkçe
yanıt veriyor. Onlar Türkçe soruyor, ben Kürtçe yanıtlıyorum. Açık ve net söylüyorum; bu zulümdür. Yarın okula başlayıp, ’Türk’üm, doğruyum, çalışkanım’ diyecekler. 20 yılımı bu davaya vereceğim, çocuğuma kendi dilimi veremiyorum bu zulümdür.
Polis ve savcıların bunu bilip empati kurması lazımdır. Biz Türk değiliz, biz Kürdüz kendi dilimiz ve kimliğimiz ile bu ülkenin parçası olarak yaşamak istiyoruz. İsterseniz KCK ve bölücü olarak cezaevine
koyun. Bundan sonra ha cezaevinde yaşamışım ha ölmüşüm fark etmez."
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, kentte yerel yayın yapan Gün TV’nin canlı yayınına katılarak, başkanı olduğu GABB’ın hazırladığı ve
TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu anayasa taslağını anlattı. Bütün etnik ve kültürel kimliklerin sistemin bir parçası olarak kendini devletin sahibi olarak görebilmesi için birey, fert ve kesim olarak anayasada yer almaları gerektiğini belirten Baydemir, şöyle dedi:
"
Kürt sorunu’, ’Demokrasi sorunu’ dediğimiz sorunların özü; Anayasa sorunudur. Anayasa değiştirilmeden, aydınlık bir gelecek inşa edilemez. Türkiye’nin doğu yakasında bulunan aktörler olarak ne kadar
hizmet etme arzusu ile donanmış olursak olalım, ne kadar
ekonomik şartlarımız olursa olsun bu kardeş kavgası ve çatışma ortamının kendisi nihayete ermediği müddetçe
teknik hizmetler çok başarılamayacaktır. Bir yerden yarayı sarıyorsunuz, ertesi gün başka büyük bir yara ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Kürt sorununu çözmek istiyorsak hem de ekonomik ve sosyal kalkınmayı başarmak istiyorsak yeni bir toplumsal
sözleşme önümüzde
hedef olarak konulmalıdır."