Meclis Darbe ve Muhtıraları
Araştırma Komisyonu tarafından dinlenilen eski
Genelkurmay Başkanı
Yaşar Büyükanıt, 4 kez suikasta maruz kaldığını açıkladı:
“Genel Sekreterken, lojmanın kapıcısı DHKP-C üyesi çıktı. Örgütten susturuculu silah bekliyormuş. Çok açık bir hedefim. Merdivenden inerken beni vuracak, bisikletine binip kaçacaktı”
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu tutanakları, eski
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın 20 yıllık sırrını ortaya çıkardı. HaberTürk'ün haberine göre, Büyükanıt, Genelkurmay Genel Sekreteri olduğu dönemde kapıcısı tarafından kendisine suikast düzenlenmek istendiğini söyledi.
Tutanaklara göre komisyonda 2 saat 35 dakika kalan Büyükanıt'ın anlattıkları şöyle:
27 NİSAN'I TEK BAŞIMA YAZDIM: 27
Nisan bildirisi asla ve kat'a bir
muhtıra değildir. 'Başkaları tarafından hazırlanıp bana dikte ettirildiği' külliyen gerçek dışıdır. Kendi kalemimden çıkmış bir bildiridir. Genelkurmay Başkanı olarak kendi yetkimi kullandım.
Kuvvet komutanlarına bilgi vermedim. Onları işin içine katmak istemedim. O zaman işin şekli değişebilirdi. Sorumluluğu üstlendim. Onlar da bulaşmasınlar diye. Silahlı Kuvvetler'in,
laiklik konusundaki hassasiyetini toplumla paylaşma ihtiyacını duydum, bazı konular bizi rahatsız etti.
27 Nisan bildirisini
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilişkilendirmek aşırı bir gayrettir.
DOLMABAHÇE GÖRÜŞMESİ: Başbakan, Genelkurmay'ın amiridir. İhtiyaç duydukça bir araya gelip görüşürler.
Dolmabahçe görüşmesi de bunlardan biridir. Tesadüfen ben İstanbul'daydım, Başbakan da İstanbul'daydı. Telefonla görüştük "Zaman nasıl, uygunsa gelin, görüşelim" dedi. Diyeceğim şey, "Geliyorum" demektir; başka bir
cevap verecek hâlim yok. "Devlet sırrıdır..", "değildir" diye söyleyemem ama hassas konular görüşülmüştür. 2 saat süreyle başka ne konuşacağız? Biri asker, biri Başbakan. Tabi ki, başta güvenlik konuları olmak üzere bazı şeyleri görüşmüşüzdür ama bunu başka taraflara çekenler oldu. İşin çirkin yanı, beni şahsen üzen yanı da budur.
BAŞBAKAN TEHDİT ETMEZ: "Dolmabahçe'de pazarlık yapıldı, Yaşar Paşa'nın önüne
dosya atıldı; eşinin harcamalarıyla ilgili." Ben de sesimi keşmişim. Bir Başbakan, Genelkurmay Başkanını tehdit etmez, buna tenezzül de etmez, söyleyeceği varsa söyler. Ama tehdit ve işe eşimi de karıştırmaları beni çileden çıkardı. Eşimi koruma sorumluluğum var. Eşiyim onun ben, hayat arkadaşıyım. Bunun artık gündemden düşmesini istiyorum ama Türkiye'de şehir efsaneleri üretilen bir yapı var.
TELEFONA NEDEN ÇIKMADI?: (Bildiri günü) Karargâhımdan Başbakan'ın aradığını söylediler ama arabadan aramak istemedim çünkü açık
telefon, gizli telefon yok. İstanbul'a vardığımda ilk iş Başbakan'ı aradım. İsteyerek telefonlara çıkmamışım. Bir Genelkurmay Başkanı'nın bu lüksü olmaz.
SAKIK'I YADIRGADIM: Baskı yapmışım Şemdin
Sakık'a.
Kolordu komutanı
terörist sorgulamaz. Sakık adi bir katildir. Şahitliğe çağırılmasını yadırgadım.
Sırrı Sakık bile selamı kesmiş. Bana da çok
mektup yazdı; kitap yazdı, okurken güldüm. Yani Apo'yu aşağılamak için
akıl almaz şeyler. Bu tür kitaplar kimseyi şeyden düşürmüyor çünkü kimse ona inanmıyor. Bir deyim vardır; 'Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar.' Yalan mıydı Yaşar?
KAPICI TERÖRİST ÇIKMIŞ: 4 kere suikasta maruz kaldım. Genel Sekreterken, lojmanın kapıcısı DHKP-C üyesi çıktı. Gördüğüm en terbiyeli insandı. Beni çok severdi. Malatya'dan iki kutu
kayısı gelir, birini ona verirdim. Eşim çocuklarına bakardı.
Uslu, terbiyeli, sessiz. Bir bisikleti vardı. Kapıcıyı ele geçirmişler. Bekliyormuş, örgütten susturuculu silah... En erken ben ayrılıyorum lojmandan. Çok açık bir hedefim. Merdivenden inerken beni vuracak, bisikletine binip kaçacak.
ALİ KAYA TERCÜMANI: (
AK Parti Milletvekili Enver Yılmaz'ın "
Şemdinli olayında Astsubay
Ali Kaya'ya iyi çocuk dediniz" sorusu) Ali Kaya, 97'de
Kuzey Irak'ta iki üç ay tercümanlık yaptı bana, oradan tanıyorum. Başka bir bilgim yok.
HaberTürk