Cezaevlerindeki
ölüm oruçlarını
teşvik eden
terör örgütü
PKK'nın
Avrupa ve Kandil'deki liderleri ile
BDP'li yöneticiler,
mükellef sofralar kurup karınlarını tıka basa doyuruyor.
Kürtleri İslam'dan koparmak için sinsi politikalar yürüten,
Zerdüştlük ve Yezidilik gibi pagan inançların propagandasını yapan BDP'liler, Kasrı Kanco'larda şaraplar eşliğinde
kuzu kebabını mideye indiriyor.
Türkiye sınırlarında faaliyet gösteren teröristler
açlık ve sefalet içerisinde yaşarken, örgütün sorumluları
giyim kuşamlarından, keyiflerinden taviz vermiyor.
GARİBAN KÜRT AÇLIĞA, ELİT BDP'Lİ KEBABA!
Gariban Kürtlerin sırtından geçinen PKK ve BDP yöneticilerinin bir yandan ortalığı karıştırıp, bir yandan ise rutin ziyafet programlarını sürdürmeleri ilkesizlik ve samimiyetsizlik olarak değerlendiriyor. PKK/BDP'nin bu pişkinliği Kürt halkının tepkisini çekiyor. Oğlu
ölüm orucuna başlayan bir babanın “Bizi aptal yerine koyuyorlar.
Öcalan önden buyurup
açlık grevine başlasın.
Mehmet Öcalan ve kardeşleri neden buna katılmıyor. Eğer hak almanın yolu açlık grevi ise o zaman, önce BDP vekilleri, parti başkanları, belediye başkanları,
sivil toplum kuruluşlarının açlık grevine girmesi gerekmez mi? Lanet olsun çocuklarımızı bu yola sevk edenlere!” şeklindeki feryadı büyük yankı uyandırıyor. Ancak açlık grevinin yayılması için yaygara koparan BDP'nin elit siyasetçileri, günlük yaşantılarını sürdürüyor. BDP ve PKK liderlerinin ziyafet çekerkenki fotoğrafları tutarsızlığı gözler önüne seriyor.
CHP'DEN SONRA EYLEM SIRASI KCK'DA
Diğer taraftan “köy ağası” ve her fırsatta İslam'a olan kinini kusan
Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk'un başında bulunduğu
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), PKK yandaşlarına 30 Ekim'de (bugün) ‘topyekün direniş' çağrısında bulundu. KCK'nın paravan kuruluşu DTK, örgüt yandaşlarından bulundukları yerlerde hayatı
felç etmelerini, esnafın
kepenk açmamasını, şoförlerin kontak kapatmasını istedi. Yapılan yazılı açıklamada, cezaevlerinde süren
açlık grevleri hatırlatılarak, “Halkımızın değerli evlatları tüm cezaevlerinde yaşamlarını hepimizin olan talepler uğruna bedenlerini
siper ederek görkemli bir direniş sürdürüyor. 14 Temmuz 1982 Büyük Ölüm Orucu nasıl Kürt halkının dirilişinin ilk kıvılcımı olduysa, 12
Eylül 2012 Süresiz dönüşümsüz açlık grevi de Kürt halkının özgürlüğüne giden büyük bir adım olarak tarihe geçecektir. Bu süreç sıradan yaklaşılmayacak bir şekilde hassastır. Tüm halkımızın hem açlık grevi
eylemini sürdüren tutsaklarla hem de onların talepleri etrafında birleşmesi gerekmektedir. Demokratik çözümden, özgürlüklerden, insan haklarından yana olduğunu iddia eden hiç kimse bu sürece uzak kalmamalıdır. Herkes bulunduğu alanda yapabilecekleri ile büyük bir sahiplenme gerçekleştirmelidir” denildi.
YENİ AKİT