Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref
Bitlis ile birlikte hayatını kaybeden Uçağın İkinci Pilotu
Tuğrul Sezginler’in ablası Saime Sezginler çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kazanın yıl dönümü olan 17
Şubat’ta kardeşini anmaya hazırlanan Sezginler, yıllar sonra
sabotaj olayının kesinlik
kazandığını belirtti. Sezginler, eski
Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in daha sonra yalanladığı “
uçak firmasından çekindiğimiz için
buzlanma diye bir ara formül bulduk” itirafı için “Bir şekilde olayın üstünü örtmekle suçladığımız kişi sabotajı kabul etmiş oldu” dedi.
Sezginler, “Bizim yıllardır savunduğumuz sabotaj olayı nihayet 19 sene sonra kesinlik kazandı. Birçok
belge var artık.
Ceza soruşturmasının yeniden açılması bunun bir göstergesidir. Bu soruşturmanın
davaya dönüşmesini
ümit ediyorum” diye konuştu.
SIR PERDESİ YAVAŞ YAVAŞ ARALANIYOR
1
7 Şubat 1993’te Jandarma Genel Komutanı Orgeneral
Eşref Bitlis ve emir subayı P.
Albay Fahir
Işık’ı, Diyarbakır’a götürmek üzere Güvercinlik Hava Meydanı’ndan saat 12.19’da havalanan VIP uçağı, yaklaşık 7 dakika sonra
Ankara Posta İşletme Merkezi bahçesine düşmüş, uçakta bulunan Bitlis, Işık, I. Pilot
Binbaşı Yaşar Erian, II. Pilot
Yüzbaşı Tuğrul Sezginler ve uçak makinisti Astsubay Başçavuş
Emin Öner hayatını kaybetmişti.
YANLARINA KÂR KALACAK
“Yıllar sonra soruşturmanın tekrar açılması bizi umutlandırdı” diyen Sezginler, şöyle konuştu: “Bundan sonraki süreçte ‘olayın üstünü örtmekten’ davanın açılması gerekir. Eğer Doğan Güreş’in ifadesi doğruysa sırf bu sebepten dava açılması lazım. O bakımdan umutluyum. Ama dava açılsa dahi
zaman aşımı riski var. 19 sene bitiyor 20. senesine giriyor olay. Yani bir şekilde ne yazık ki yapanların yanına kâr kalacak.”
Olayın “sabotaj” olmasına rağmen ilk günden beri Genelkurmay tarafından “buzlanma” diye kapatılmaya çalışıldığını anlatan Sezginler, “Bütün
senaryolar buna göre hazırlandı. Askerlerden oluşan heyetler henüz enkazı araştırmadan yarım saat içinde
rapor hazırlayarak uçağın buzlanmadan düştüğünü iddia ettiler. Olaydan birkaç saat sonra Genelkurmay tarafından yapılan açıklamada da
şüpheli kaza için buzlanma denildi. Ama İTÜ ve
ODTÜ bilirkişi raporları kazanın buzlanmadan kaynaklanmadığını teyit etti. Uçak firması da hazırladığı raporda kazanın buzlanmadan olmadığını, başka nedenlerin araştırılması gerektiğini bildirmişti. Bütün bilgi, belge ve
teknik raporlar, olayın kaza değil sabotaj olduğunu teyit ediyordu” diye konuştu.
ASKERLERDEN DE DESTEK GELDİ
Olaydan sonra hadisenin “kaza” değil “sabotaj” olduğunu düşünen askerlerden
destek aldığını anlatan Saime Sezginler, bir askeri savcının kendisine “tahkikat doğru yapılmadı, üzerine git” dediğini söyledi. Sezginler, askerlerden gayri resmi yollardan aldığı desteği şöyle anlattı: “Genelkurmay en başında buzlanma diye bir açıklama yaptı. Daha sonra hazırlanan bütün raporlarda buzlanma şeklinde bir senaryo yazıldı. Ta ki İTÜ ve ODTÜ bilirkişi heyetlerinin raporlarına kadar. Zaten bu raporlar çıktıktan sonra o güne kadar konuşmayanlar konuşmaya başladılar. Öyle ki çok üst düzey Genelkurmay’ın içinden askerler doğru bildiğim yoldan devam etmemi istediler. Bir başka şey daha dikkatimi çekti. Mesela ben dilekçe yazıp belge ve fotoğraf istiyordum. Ben iki tane istiyordum, onlar beş belge gönderiyorlardı. Yani askeri kesimde de bana resmi olmasa da gayri resmi olarak bu işin üstüne gitmem gerektiği hep söylendi. Ayrıca bana ilk yol gösteren
Kara Kuvvetleri Komutanlığından bir askeri hâkim albaydı. Bu albay tahkikatın doğru yapılmadığını ve üzerine gitmemin doğru olacağını söylemişti. Zor durumda kalmasın diye ismini gizledim.”
Yıllar sonra Özel Yetkili Savcılık tarafından açılan soruşturma kapsamında henüz ifadesinin alınmadığını anlatan Sezginler, kendisinde olan bütün dosyaları talep üzerine savcılığa teslim ettiğini belirtti.
“İLAÇ GÜCÜYLE AYAKTA KALDIM”
Hayatını kardeşinden önce ve sonra diye ikiye ayırdığını söyleyen Saime Sezginler, yaşadığı zor günler için şunları söyledi: “Senelerce ilaç gücüyle ayakta durabildim. Bu işin peşini bırakmadıkça rahat ettim. Çünkü kardeşime olan görevimi yerine getirme çabası beni rahatlattı. Gidenler geri gelmez ama olayın peşini bırakmadım. Acılarımız
tarif edilmeyecek kadar büyük. Arkadaşlarından biri, ‘en son ben gördüm. Sedyenin üzerinde parçaları vardı’ demişti. Ondan sonra ben hastanede çalışamadım. Çünkü bütün
sedyeler üzerime geliyordu. Sedye görmeye tahammülüm kalmamıştı. Erken zamanda da emekliliğimi istedim. Biz çok zor günler geçirdik. Kardeşim geri gelmeyecek ama hakkaniyet önemli. Bu olayın artık ismi konulmalı. Varsa suçluların bulunması ama benim bu konuda pek ümidim yok. Hatta suçluların öldürüldüğü iddia edilmişti. Ama soruşturmanın açılması çok memnuniyet verici. Çünkü senelerdir soruşturmanın yeniden açılması için uğraştık.”
1981
Harp Okulu mezunu olan Yüzbaşı Tuğrul Sezginler, ikinci
pilot olarak uçağa binmişti. 1554 saat uçuşu olan Sezginler, Hava Kuvvetleri’nin
genç ve gelecek vadeden pilotlarındandı.
TÜRKİYE