Özel, kimliği belirsiz kişi tarafından aileye gönderilen
mektupta anlatılanlar ile
delillerin örtüştüğünü de söyledi.
Faili meçhul
cinayetler
soruşturması kapsamında halen
tutuklu bulunan eski Özel
Harekat polisi
Susurluk davası hükümlüsü
Ayhan Çarkın'ın
Behçet Oktay'ın
intihar etmediği, öldürüldüğü yönündeki açıklamaları soruşturmaya yeni bir boyut kazandırdı. Oktay'ın ailesi, Çarkın '
tanık' olarak dinlenmesini istedi.
Bu olayın bir cinayet olduğunu, aracın basit bir patinaj yapması sonucu intihar olmadığını hep beyan ettiklerini vurgulayan
avukat Özel, tüm başvurulara karşılık gelinmiş bir aşama olmadığını belirtti.
Ankara Cumhuriyet Savcılığı'nın vermiş olduğu
takipsizlik kararını
Sincan Ağır
Ceza Mahkemesi'nin kaldırdığını ve soruşturmanın yeniden başladığını hatırlatan Özel, 5
Eylül 2011 tarihinde 19 sayfalık bir dilekçeyi soruşturma savcısına sunarak olayın aydınlatılmasını ve delillerin toplanmasını talep ettiklerini, ancak somut delillere rağmen gelinmiş ve ortaya çıkarılmış bir soruşturma olmadığını söyledi.
Kendilerine de bir bilgi verilmediğini anlatan Özel, "19
Aralık Pazartesi günü Ayhan Çarkın açıklamaları doğrultusunda savcıya dilekçe verdik; araştırılsın ve 'bu konu kendine sorulsun' dedik. Ancak dilekçemize rağmen Ayhan Çarkın'ın özel yetkili bir savcı tarafından ifadesi alınıyor fakat
Behçet Oktay'ın öldürülmesine ilişkin bir beyan alınmıyor. Şuana kadar beyanına başvurulmadı. Bu bir eksikliktir yanlışlığın ortadan kaldırılması gerekiyor." dedi.
"ÖNYARGININ OLDUĞU YERDE ARAŞTIRMA YAPILAMAZ"
Bu
dosyada 25
Şubat 2009 tarihinden itibaren "intihar ettiği" önyargısıyla harekete edildiğini savunan Özel, önyargının olduğu yerde ise araştırma ve bilimsel inceleme yapılamayacağını belirterek önce bu kanının yıkılması gerektiğini vurguladı.
Dosyaya sunmuş oldukları dilekçede tüm somut delilleriyle maktulün öldüğü anda yanında bulunan ve emniyetçe zimmet altına alınan telefonun daha sonra sabah 00.08'den itibaren yani ölümünden 6 saat sonra Ankara'nın muhtelif yerlerini gezdiğini ve sinyaller verdiğini başka telefonların arandığını ve arattırıldığını, söylemiş olmalarına rağmen aranan telefonların, aratılan internet kayıtlarının sahiplerinin getirilerek dinletilmesi araştırılması lazimken bunun da yapılmadığını dile getiren Özel, Behçet Oktay'ın telefonundan aranan bir numaranın da kime ait olduğu ve kaydının olup olmadığını sorduklarını, ancak kaydının olmadığının söylendiğini aktardı.
Bunun enteresan bir durum olduğunu ifade eden Özel, devletin güçlü olduğunu ve bunu bulabileceğini kaydetti. Olay yeri ekiplerinin CD görüntülerini profesyonel bir ekibe incelettiklerini ve somut olarak bazı konuşmaların yer aldığını, bunların birer delil olduğunu anlatan Özel,
kalp masajı yaparken ne kadar
baskı yapılırsa yapılsın 13 kaburga kemiğinin kırılmayacağını söyledi. Burada bir
kavga olduğunu ve
darbe sonucu bunların kırıldığını ileri süren Özel, olayın olduğu gece mobese kameralarının incelenmesi gerektiğini, en azından arabada kimlerin olduğuna ulaşılabileceğini kaydetti. Delillerin karartılmaya çalışıldığına dikkat çeken Özel, dilekçelerine bir işlem yapılmadığını belirtti.
"SAVCI OLAY YERİNE GİTMEDİ"
Olay yerine savcının gitmemesinin ise enteresan olduğunu dile getiren Özel, kimliği belirsiz kişi tarafından aileye gönderilen mektupta anlatılanlar ile delillerin örtüştüğünü ifade etti. Bu mektubu yazan kişinin kesinlikle olayı gördüğünü, aksi halde bunları yazamayacağını vurgulayan Özel, savcılık dosyasında bu mektubun olduğu ancak gündeme getirilmediğini ileri sürdü.
Mektubun Oktay'ın ölümünden 4-5 ay sonra ailenin
posta kutusuna gönderildiğini anlatan Özel sözlerini şöyle sürdürdü: "Soruşturmada yapılması gereken şey 'bu olayın bir intihar mı yoksa cinayet mi?' sorusunu araştırmak değil. Artık yapılması gereken şey, bu olayın bir cinayet olarak kabul edilmesi ve soruşturmanın o yönden hareketle suçu işleyen fail veya faillere ve azmettirenlere ulaşması yönünde olmalıdır. Bence gelinmesi gereken noktada budur."
Özel Harekat Daire Başkanı Behçet Oktay, 25 Şubat 2009 tarihinde
Dikmen Keklikpınarı Caddesi yakınlarında park halindeki aracında, silahla kafasından vurulmuş halde bulunmuş, ağır yaralı olarak kaldırıldığı
Gazi Üniversitesi Hastanesi'nde hayatını kaybetmişti. Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı, olaya ilişkin soruşturmada, 'başka birinin kastının ve katılımının bulunmadığı ve olayın, Oktay'ın kendi eylemi sonucu meydana geldiği' gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti. Oktay'ın ailesinin itirazı üzerine dosya Sincan 1.
Ağır Ceza Mahkemesi'ne gitmiş,
mahkeme 'takipsizlik' kararını kaldırmıştı. Oktay'ın ailesi, olayın "cinayet" olduğunu ileri sürüyor.