Ölümünden bir hafta sonra ağabeyinin makam odasında dönemin
Ankara Emniyet Müdürü
Ercüment Yılmaz ile görüştüğünü dile getiren
Oktay, kendisine Yılmaz'ın "Susun, kefenine leke sürmeyin, bu bir
intihardır." dediğini ileri sürdü.
Behçet Oktay'ın devresi olan Yılmaz'ın daha sonraki ikili görüşmelerinde ise birkaç kişinin önünde "Ya, oradan kurtulsa, yukarıda zaten
trafik kazası geçirecekti." dediğini iddia etti. Şule Oktay, dönemin
Başsavcısı Hüseyin Poyrazoğlu'nun da görüşmelerinde "Ben Ercüment'e sordum; Ercüment Yılmaz, Ankara'nın havasını koklar, bu intihar." dediğini savundu.
Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Oktay, ağabeyinin öldüğü gün saat 17.00 ve
akşam 22.00 sıralarında yemekteyken konuştuklarını söyledi. Ağabeyiyle çok sık görüştüklerini ve son görüşmelerin
telefon kayıtlarında da çıktığını anlatan Oktay, şöyle devam etti: "Görüştüğümde morali son derece yerindeydi. 'Hocayla yemekteyim' dedi. Hoca dediği
Milletvekili Mücahit Pehlivan. Bir haberden bahsetmiştim ağabeyime. 'Gülüm biz gereğini yaparız, bizim yanlışımız olmaz' dedi."
Behçet Oktay'a 'abican' dediğini dile getiren Oktay, ağabeyinin özel kalemindeki bayan polislerin eve gelerek 'Başkanım intihar etmiş' dediklerini aktardı. Oktay, intihar ettiğine inanamadığını vurguladı. Ağabeyinin Bayrak Lojmanları'nda oturduğunu belirten Oktay, "Koca lojmanda tık yoktu. İnanılmaz bir sessizlik vardı. Ağabeyimin yerine atanan Başkan Cemil Bey vardı. 'Ağabeyimi görmek istiyorum' dedim. '
Hayır savcı olaya el koydu, göremezsin' dedi. Aynen bu kelime. Olay yerine daha sonra gittim. Özel
Harekat bu işin içinde, onlar başkanları için olay yerindedir, sırtımı polis teşkilatına dayadığım için rahattım, yoksa giderdim. Öldürüldü, ne oluyor, ne bitiyor, onlar takip ederler diye güvendim. Yoksa ben 30 kere görürdüm ağabeyimi. Ama beni ve ağabeyime gerçekten yakın olanları aşağı indirmediler." dedi.
"BAŞKAN BUGÜN YOLCU"
Ağabeyinin nereye defnedileceği, ne zaman defnedileceği konusunda hiçbir zaman kendi görüşlerinin alınmadığını ifade eden Oktay, şunları söyledi: "Sonra televizyonu açtık, birisi yakalanmış. Sonra dedim ki işte benim ağabeyim bu... Ben öyle deyince oradan bir bayan polis, müdürün ismini de verdi. 'Müdürüm bugün dedi ki başkan bugün yolcu'. O arada
Ergenekon söylentisi de vardı tabi. Görevden alındı alınacak. O bayan polis ona yorumluyor ama o cümle o değil. 'Başkan bugün yolcu' cümlesini kullandı. 'Sen ne diyorsun' dedim. Kimin yolcusu, neyin yolcusu?"
Ağabeyini morgda saniyelik olarak gördüğünü anlatan Şule Oktay, "
İstihbarat lojmanlarında '
otopsi bitti, cenaze yıkandı, tabutu
bayraklandı,
tören alanına gidiyoruz' dediler. Diğer ağabeyim 'ya, o kadar
hizmet etti, bir Özel Harekat'a götürsek. Ne biçim insansınız' dedi. İşte bir şeyleri anlamak için buradaki apar topar organizasyona bakmak lazım. Bunun üzerine ağabeyimin cenazesi Özel Harekat'a götürüldü. O arada, orada görev yapan bütün polisleri, 'başkan bugün yolcu' diyen kişi Mustafa Tokyay, şimdi APK'da, göndermiş. Ağabeyimin memurlarından kimse yok. Kuru bir
tahta üzerine konuldu cenazesi. Havaalanında iki saat bekledik, uçağa bindirildik, gittik." diye konuştu.
"NE SAĞLIĞINDA NE DE ÖLDÜKTEN SONRA AĞABEYİME SAHİP ÇIKTILAR"
Ağabeyi hakkında çıkan haberlerden çok rahatsız olduğunu vurgulayan Oktay, İbrahim
Şahin'in ismi ortaya atıldığında asıl hedefin Behçet Oktay olduğunu iddia etti. Ağabeyinin "Ergenekon'a çete diyorlar. Ben d
e devleti korumak için canımı ortaya koyuyorum ve bana da çeteci diyorlar. Bana haksızlık yapıyorlar, benimle uğraşıyorlar." dediğini aktaran Oktay, görevden almaları için
istifa dilekçesi verdiğini fakat "Git Behçet otur." denildiğini aktardı.
"Emniyet'in yapacağı tek şey, suçluysa açığa almak, suçlu değilse elemanını çıkıp savunmaktı." diyen Oktay, şöyle devam etti: "Ama sessiz kaldılar. Aynı ağabeyim öldükten sonra sessiz kaldıkları gibi. Ne sağlığında ne de öldükten sonra ağabeyime sahip çıktılar."
"AĞABEYİM ÖNEMLİ ŞEYLER BİLİYORDU"
İbrahim Şahin ile ağabeyinin özel ilişkisi olduğuna inanmadığını belirten Şule Oktay, sadece görev gereği alt üst ilişkisi olduğunu ifade etti. "İbrahim Şahin Ergenekon'dan tutuklandı. Suçu varsa hesabını versin, ama bu iş ağabeyimi hedefe koymak için yaptılar." diyen Oktay, "Ağabeyim önemli şeyler de biliyordu. Üç yıl terörün en hareketli olduğu yerde, 13 yıl bura gibi bir yerde görev yapan birisi illaki önemli şeyler bilir, görevi gereği. Ağabeyim çok ciddi bilgilere sahip görevi gereği. Susturulma nedeni demiyorum." şeklinde konuştu.
Üstü kapalı herkesin bunu öldüren kesimi tahmin edebildiğini savunan Oktay, dostları tarafından dikkatli olmaları konusunda telkin yapıldığını söyledi. Şule Oktay, şöyle devam etti: "Ama benim için anlam ifade eden; birinci haftasında
Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz vardı. Ağabeyimin makam odasında oturuyorduk. 'Susun, kefenine leke sürmeyin, bu bir intihardır.' dedi. Daha sonraki ikili görüşmemizde ise birkaç kişinin önünde 'Ya, oradan kurtulsa, yukarıda zaten trafik kazası geçirecekti.' dedi. Ağabeyimin devresi. Şimdi bunları koyduğunuzda zaten, bu başlı başına bir şey. En tepeden, en yetkili ağızdan ve de
emniyet adına konuşulmuş garip bir şey. Orada resmi bir görevi vardı. Bir sürü de insan vardı. Zaten
bakan, iki üç saat sonra açıklama yaptı. 'Bizdeki bulgulara göre bu bir intihardır.' dedi, soruşturmanın seyrini değiştirdi."
"AĞABEYİM İÇİN DOĞUM GÜNÜ YAPTILAR"
Şüpheden ziyade çok net şeyler bulunduğunu ileri süren Oktay, öldürenle öldürtenleri ayırt etmek gerektiğini söyledi. Oktay, "Olay gecesine bakalım. Kurgulu bir yemek;
doğum günü. Ağabeyim hayatında
doğum günü kutlamaz, böyle bir inancı yok zaten. Onun gerçek doğumu 17 Temmuz, 25
Şubat sehven yazılmış. 24 akşamı insanlar ağabeyimi çağırıyorlar yemeğe. Dosyada ifadesi olan herkes çağırıyor. Daha sonra ağabeyimizi kaybettik. Bu insanlar, ağabeyim hayattayken, yanında durabilmek için vermeyecekleri hiçbir şey yoktu. 'Telefonu biz açmadık, Behçet bizi aradı gelin Yakamoz'da yemek yiyeceğiz dedi' diyorlar. Ağabeyim
ekonomik durumu olsun, şusu olsun, busu olsun, kalkıp bir sürü insanı Yakamoz'da ağırlayacak... Devlet memuru, Yakamoz'da ağırlamak, doğum günü kutlamaz, böyle bir inancı yok. Kurgulu bir yemek. Zaten telefon kayıtlarında da o gün yemekte olan insanların hepsi, ağabeyimi arıyorlar. O gece görüştüğümde ağabeyim, o akşam eve gidip çok sevdiği bir çorba var, onu yemeyi planlıyor, dışarı programı yok, son anda gelişiyor. O gece yemekte olan bir sürü
emniyet müdürü var, isimleri saklanıyor, dosyadaki ifadelerde yer alıyor. Onlardan gidilse, zaten ortaya çıkacak." diye konuştu.
"SAVCI, 'KAFASI KIZMIŞ, KONTAK ATMIŞ, KAFAYA SIKMIŞ' DEDİ"
İhbar mektubu ve telefonla ilgili hiçbir şey yapılmadığını ileri süren Şule Oktay, ilk soruşturmayı savcı Hüseyin Yalçın'ın yürüttüğünü, yanına gittiğini ve kendisine dosyanın kapandığının söylendiğini aktardı. Oktay, şöyle devam etti: "Olaya karışan insanlar var dedim.
Savcı, 'ben o insanları tanıyorum' dedi. O gece yemekte olan insanların hepsini savcı tanıyor. Normal bir şey mi, bu kadar tesadüf olur mu? 'Nasıl olur' dedim, 'bu kadar çabuk mu' dedim. Savcı, 'nasıl olacak' dedi. 'Kafası kızmış kontak atmış, kafaya sıkmış' dedi. Böyle bir savcı işte. Daha sonra Başsavcı Hüseyin Poyrazoğlu'na gittim, birinci hafta. Sizin savcınız olayın nasıl olduğuna bile
vakıf değil dedim. 'Benim savcım iyi, siz duygusalsınız, kabul etme zorluğu çekiyorsunuz. Ben Ercüment'e sordum, Ercüment Yılmaz Ankara'nın havasını koklar, bu intihar' dedi."
Behçet Oktay'ın 'Kazım' adlı papağanı bulunduğunu dile getiren Şule Oktay, ağabeyinin hayvanları ve papağanını çok sevdiğini belirterek "Ağabeyimi
taklit etmeyi öğrenmiş. Konuşması ağabeyim gibiydi. Kızı çok seviyordu. Sonra bir gün üşütmüş, geçen yıl 24 Şubat'ta öldü." dedi.
Ercüment Yılmaz, Şule Oktay'ın açıklamalarıyla ilgili değerlendirme yapmak istemediğini söyledi.
(CİHAN)