28
Şubat'tan sonra askerin oluşturduğu önemli bir yapı:
BÇG
Dönemin önde gelen generallerinden
Erol Özkasnak'a göre çalışma grubunun kurulması fikri
Çevik Bir'den geldi.
BÇG, Oramiral
Güven Erkaya'nın komutanı olduğu
Deniz Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösterdi.
İddialara göre irticai faaliyetleri izlemek için kurulan BÇG, 6 milyona yakın insanı fişledi. Bu fişlemeler sırasında sadece askeri
personel değil, ailelerinin de kullanıldığı da iddialar arasında.
Yasadışı olarak kurulan BÇG 55.
Hükümet yani Mesut Yılmaz'ın
Başbakanlığı döneminde
Başbakanlık Takip Kurulu'na dönüştürüldü.
BÇG, Emniyet
İstihbarat Dairesi'nin 1997 yılında ulaştığı
belgelerle ortaya çıktı. 16
Nisan 1997 tarihli bütün askeri birimlere gönderilen belgede,
laiklik aleyhtarı faaliyetlerin arttığı vurgulanarak camilerin gözetim altına alınması emrediliyordu. Plana göre görevli
askeri personel camilere gidecek ve laiklik karşıtı fiil ve sözleri ivedilikle garnizon komutanlıklarına bildirecekti.
Diğer belgede öğrenci yurtları, özel okullar, dernekler, vakıflar, Kur'an kursları, imam hatip okulları ve bu kurumlara giden gelenlerin sayısının ve kimliklerinın tespit edilmesi isteniyordu.
Emniyet askeri
darbe hazırlığı olarak algıladığı belgelerle ilgili bir
rapor hazırlayıp dönemin İçişleri Bakanı
Meral Akşener, Başbakan Necmettin
Erbakan ile
Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'e iletti. Erbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'i BÇG belgelerinden haberdar etti. Demirel de belgelerin birer nüshasını dönemin
Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'ya iletti.
Genelkurmay TSK'ye ait belgelerin Deniz Kuvvetleri'nden nasıl dışarı çıkarıldığı konusunda
soruşturma başlattı. Ve sonuçta Emniyet İstihbarat Dairesi'nde görevli vatani görevini yapan polis kökenli
deniz onbaşı
Kadir Sarmusak'a ulaşıldı.
Bir süre sonra ortaya çıkan başka bir belge ise Sarmusak'ın amiri olan o dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu'nun askeri
savcılık tarafından sorgulanmasına ve hakkında
dava açılmasına neden oldu.
Bu belgeye göre BÇG'den vali, kaymakan da dahil olmak üzere tüm kamu idareci ve görevlilerinin fişlenmesi isteniyordu.
1997'de Orakoğlu ve Sarmusak yargılanmaya başlandı. Ancak Genelkurmay BÇG belgelerini mahkemeye göndermediği için Orakoğlu ve Sarmusak
beraat eti.
Davanın hakimi
Albay Kurşun 2009 yılında verdiği bir röportajda, kendisine dönemin Genelkurmay
Adli Müşaviri
Tuğgeneral Erdal Şenel tarafından
baskı yapıldığını iddia etti.