Balyozcuların beklediği paket bu mu?

Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt, gündemi sarsan ses kayıtlarındaki ifadeleri Erdoğan'ın Diyarbakır'daki açıklamaları üzerinden analiz etti...

Balyozcuların beklediği paket bu mu?

Balyozcular paketi mi bekliyor? Üçüncü ve dördüncü yargı paketi çok yönlü tartışmaların merkezine oturdu. Kamuoyunda "özel yetkili mahkemeler" olarak bilinen CMK 250 kapsamında kurulan ihtisas mahkemelerinin tamamen kaldırılacağını iddia edenler bile var. Taraf gazetesi dün bu iddiayı manşetine taşıdı. Geçmişte Sabah gazetesi de hükümetin bu yönde bir hazırlığı olduğunu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'a atfen yayınlamıştı. "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz..." Ancak Başbakan Erdoğan dün Diyarbakır'da verdiği mesajda tamamen kaldırma değil de revizyona işaret etti. "Dördüncü bir paketin çalışmalarına başladık. Bunu da ilk Bakanlar Kurulu'nda görüşeceğiz. Türkiye'nin AİHM'de ne tür eleştirilere maruz kaldığını tespit ettik. Yeni paketle bu ihlalleri ortadan kaldıracak adım atıyoruz. İşkence ve kötü muamelenin önlenmesi için daha etkin mücadele başlatacağız. İşkencede zaman aşımını kaldıracağız. Özel hayatın daha güçlü şekilde kurulması için adımlar atıyoruz. İfade ve basın özgürlüğünü çok daha ileri standartlara kavuşturuyoruz." Sanırım bugüne kadarki eleştirilen hususlar arasında haklı görülenler var. Gerçi AİHM Ergenekon ve Balyoz sanıklarının başvurularını, özel yetkili mahkemelerin uygulamalarının doğru olduğu gerekçesi ile reddetti. Yine Avrupa Birliği, Bulgaristan'a 2012 Ocak ayında baskı ile bizdekine benzer ihtisas mahkemeleri kurdurttu. Buna rağmen insan hakları ihlalleri söz konusu ise tabii ki düzeltmeler yapılmalı. Tahliye olmayı bekliyorlar Peki, paket sadece revizyonlarla sınırlı kalacak mı? Balyoz davası avukatlarının duruşmada bir karar çıkmaması için başlattıkları boykotu ve İstanbul Barosu'nun onlara sağladığı desteği geçtiğimiz hafta bu köşede ele almış ve bunun adalete vurduğu darbeyi işlemiştik. İlgi çekici şekilde İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal önceki gün özel yetkili mahkemeler ile ilgili yapılacak yeni düzenlemeleri "uygun bulduklarını" açıkladı. Hatırlarsanız tutuklu Balyoz sanığı Tuğamiral Fatih Ilgar'a ait olduğu iddia edilen ve geçtiğimiz günlerde internete düşen ses kaydında, "Bir yasa tasarısı gündemde, bir iki aya kadar çıkar. Gelen bilgiler de emareler de o yönde. O yasayla bizi çıkaracaklar" deniliyordu. Aynı ses kaydında "Bu ülke ya bir ekonomik krizle ya bir iç savaşla kendine gelecek" temennisi de dile getiriliyordu. Ses kaydındaki Balyoz sanığının beklediği düzenleme bu mu acaba? Balyoz Davası avukatlarının karar çıkmaması için başlattığı boykotun arkasında da böyle bir beklenti mi var? Anlaşılan ceza kesinleşmezse yeni düzenleme ile salıverilecekleri umudu taşıyorlar. Daha kamuoyuna bile açıklanmayan bir paket için müzmin muhalif bir ismin "Uygun buluyoruz" alkışı bu açıdan dikkat çekici. Üzerinde düşünülmesi gerekir. Denge basın özgürlüğü aleyhine Başbakan dünkü Diyarbakır konuşmasında "Burada bir müjdeyi açıklayacağım. Üçüncü bir adalet paketini Meclis'e sevk ettik. Basın yayın özgürlüğünü daha da güçlendiriyoruz. Özel hayatın gizliliği noktasında hassasiyeti artırıyoruz" diyor. Tıpkı güvenlik ve özgürlük arasındaki ince çizgi gibi, özel hayat ile basın özgürlüğü arasında da hassas bir denge vardır. Adalet Komisyonu'na gelen taslak bu manada dengeyi gözetiyordu. Ancak AK Partili iki milletvekilinin verdiği ek önerge ile basına getirilen ağır cezalar bu dengeyi fazlasıyla basın özgürlüğü aleyhine döndürüyor. Yayınlanmış olsa da, suç içerse de, kamu yararı olsa da internete düşen ses kayıtlarına 5 yıla varan ağır cezalar getirmek, basın özgürlüğünü sınırlamak, sansür uygulamak anlamına gelir. Adalet Komisyonu'nda çıkan metinde yer alan soruşturmanın gizliliğine dair suçlarla ilgili nasıl denge arandıysa ve binlerce davanın düşmesi sağlanacaksa, aynı şeyin özel hayat ve basın özgürlüğü arasında da sağlanması demokrasinin bir gereği. Umarım 3'üncü pakette olduğu gibi dördüncü paket de son anda sürpriz eklemelerle özgürlükleri ve demokratikleşmeyi geriye götürecek hale getirilmez. Genel Kurul'da basın özgürlüğü aleyhine olan eklemeler de çıkarılır. Ve umarım "iç savaş" bekleyenlerin ve "Çocuklarına kadar intikam alacağız" diyenlerin ellerini ovuşturacakları yanılsamalar yaşanmaz. ERHAN BAŞYURT - BUGÜN GAZETESİ
<< Önceki Haber Balyozcuların beklediği paket bu mu? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER