BM 67. Genel
Kurul çalışmaları için geldiği New York'taki son gün temaslarında Genel Kurul'a hitap eden
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, Hz.
Muhammed (sav) ve
İslam dinine yönelik saldırıları şiddetle kınayarak son yapılanların açık bir provokasyon olduğunun altını çizdi. Davutoğlu,
"İslam düşmanlığına özgürlük kisvesi altında göz yumulamaz." dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul'unda konuşan Davutoğlu,
Peygamber Efendimiz'in (S.A.V) ismini zikrederken de salavat getirerek saygısnı göstermesi dikkat çekti.
Davutoğlu, ''Maalesef, İslamafobi de, antisemitizm gibi, yeni bir
ırkçılık türü haline gelmiştir. Bu itibarla, bu olguya artık
ifade özgürlüğü kisvesi altında göz yumulamaz. Özgürlük anarşi demek değildir. Özgürlük sorumluluk demektir.'' diyen Bakan Davutoğlu, hiçbir
tahrik, hiçbir saldırı ve nefreti
teşvik eden eylemin İslam'ın parlak yüzünü karartamayacağını ifade etti. Bakan Davutoğlu, Libya'da öldürülen ABD büyükelçisine yapılan saldırıyı da kınayıp
başsağlığı diledi. Dinlere karşı yapılan saldırının artık uluslar arası barışı tehdit eder hale dönüştüğüne dikkat çeken Davutoğlu, ''Bu nedenle, tüm dinlerin ve mensuplarının tahkir edilmesinin bir nefret suçu olarak kabul etmesinin zamanı gelmiştir.'' dedi.
Türkiye olarak
İslamofobi ve her türlü nefret suçuna karşı yeknesak ve etkin bir duruş sergileyeceği sözünü veren Bakan Davutoğlu, diğer taraftanda, diplomatların
emniyet, güvenlik ve korunmalarının sağlanması ihtiyacının da sağlanması gerektiğini aktardı.
SURİYE HALKINI DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Suriye'de bugüne kadar 30 binden fazla insan öldüğünü, 300 bin Suriyeli komşu
ülkelere sığınmak zorunda kaldığını ve 1 milyon kadarının da ülke içinde evlerinden edindiğini aktaran Bakan Davutoğlu, ''Peki uluslararası camia bu katliamı durdurmak için bugüne kadar ne yaptı? Kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey…'' dedi.
Suriye'de yaşanılan insanlık trajedesine karşın BM
Güvenlik Konseyi'nin bugüne kadar hiçbir şey yapmadığının altını ısrarla çizen Bakan Davutoğlu, bu kurumun üzerine düşen görevi yerine getirmemekle eleştirdi. Bakan Türkiye'nin ayrıca Suriye halkı, meşru ve temsili bir hükümete sahip olma hakkı ile geleceği için yürüttüğü bu mücadeleyi desteklemeye devam edeceğini vurguladı.
Filistin sorununa da konuşmasında değinen Bakan Davutoğlu, Gazze'deki durumun kabul edilemez ve sürdürülemez olarak niteledi. İsrail'in tüm uluslar arası hukuka aykırı ve alınan kararları çiğnemekle suçlayan Bakan Davutoğlu, ''Türkiye, Filistin halkının devlet olma, onurlu ve barış içinde yaşama hakkını desteklemeye devam edecektir.'' dedi.
Kıbrıs'a karşı uygulanan ambargonun Kıbrıslı Türklere karşı yapılmış bir haksızlık olarak niteleyen Bakan, bunun da adaletsizlik olduğunun altını çizdi.
Filistin, Yukarı Karabağ, Kıbrıs gibi yarım yüzyıldır devam eden sorunlara onlarca defa sözler verilemesine karşı bir çözüm üretilemediğinden şikayet eden Bakan Davuoğlu, uluslar arası toplumun
terör belasıyla mücadele de dahi ortak hareket edememesinden yakındı.
BM'nin kuruluş ilkelerine paralel hareket etmesinin zorunlu olduğunu vurgulayan Ahmet Davutoğlu şöyle konuştu; ''Suriye'de hergün ve her gece olduğu gibi, gaddar rejimlerin elinde, kendi vatandaşlarına karşı kullandıkları bir
silah haline gelirse; Eğer, nerede olurlarsa olsunlar, masum insanların feryatlarını duymaz ve gereken adımları atmazsak; Ve eğer, bu zalim rejimleri adalete ve hukukun üstünlüğüne teslim olmaya zorlayamıyorsak, uluslararası barış ve güvenliği nasıl sürdürebiliriz?''
BM'nin çalışma usulünün günümüz ihtiyaçlarına
cevap veremediğini belirten Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi'nin etkin hale getirilmesinin elzem olduğunu aktardı.