Yürek yakan sözler: Muhsin'ime...

O günlerde ekrana beyaz örtülü, gözü yaşlı, dili dualı, elleri Mevla'ya açık bir anne görüntüsü yansıyordu.

<b>Yürek yakan sözler:</b> Muhsin'ime...

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun seçim çalışmaları için kullandığı helikopterinin kaybolduğu haberinin ardından arama çalışmaları sürecinde her kesimden insanımız kalplerini birleştirip sağ bulunmaları için dua etmişti. Günlerce süren ümitli bekleyiş yerini acıya ve hüzne bıraktı. O günlerde ekrana beyaz örtülü, gözü yaşlı, dili dualı, elleri Mevla'ya açık bir anne görüntüsü yansıyordu. Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Muhsin Başkan'ın ne kadar mert, adam gibi bir adam, zor zamanlarda dik durmayı bilen bir yiğit olduğunu dillendiren sevenlerine karşılık, o, sadece annelik hissiyatıyla evladının acısını yaşayarak ağlıyordu. Fidan Yazıcıoğlu, siyaseti çok bilmese de vatanını, milletini çok seven oğluna her zaman dualarıyla destek olmuş, bu kadar seveni olduğu halde neden sandığının boş çıktığını onun gibi kendisi de anlamamış, her yola çıkışında 'Hızır yoldaşın olsun' diyerek uğurlamış, gecenin bir yarısında geleceği zamanlar için çok sevdiği madımak aşını hazır etmiş bir Anadolu annesiydi. BİZİ DE EVLADINIZ KABUL EDİN Bahçelievler Fatih Koleji'nin yılın annesi seçmesi münasebetiyle ziyaret ettiğimizde, onu yine gözü yaşlı ve tevekkül üzere bulduk. Okul Müdürü Mustafa Durmaz'ın elinden teşekkür ve dualar ederek aldı plaketini. Durmaz'ın 'Bizi de evladınız kabul edin, duadan eksik etmeyin.' sözlerine 'Hepiniz evladımsınız, selam gönderenlere benden de selam götürün.' diyerek karşılık verdi. Acılarını tazelemekten korkarak sorduğumuz soruları samimiyetle cevaplandırdı. Oğlunun çocukluk ve gençlik zamanlarını anlatırken hüzünle gülümsüyor, son görüşmelerine sıra geldiğinde tutmaya çalıştığı gözyaşlarını bırakıyordu. Şarkışla'da çiftçi bir ailenin 4 çocuğundan biri olan Muhsin Başkan, babasının 'Dinine, devletine, vatanına yararlı biri olacaksan yurtdışına gidip seni okutayım.' sözüne 'söz' ile karşılık vermiş bir insandı. Bunun üzerine 7 yıl Danimarka'da çalışmış baba Yazıcıoğlu. Fidan anne, Ankara'da üniversiteye başladıktan sonraki tüm zamanları oğlunu özleyerek geçirdiğini söylüyor. Muhsin Başkan, 12 Eylül'den sonra 7,5 yılını hapiste kaybetmiş; ama yaşadıklarını ailesine anlatmamış. Annesi, arkadaşları ile konuşmalarından biliyordu olanları. Hiçbir ceza almadan salıverildikten sonra siyasete girmesiyle yüz yüze görüşmeleri daha da azalmış. Sık sık yaptıkları telefon görüşmeleri ile teselli olmaya başlamış. Her seyahatinde annesini arayıp dua istemeyi âdet edinen başkan, son gün de yola çıkmadan arayıp dua istemiş. O konuşmalarını ve Mekke'de görülen bir rüyayı şöyle anlatıyor Fidan Yazıcıoğlu: "Yola çıkmadan aradı. 'Maraş'a gidiyorum.' dedi. 'Güle güle git, Hızırlar yardımcın olsun, yolun açık olsun.' dedim. 'Hoşçakal anacığım.' dedi. Helikopterden haberi yokmuş. 'Benim ne işim var helikopterle?' demiş. 'Aramızda para topladık, paran yok diye.' demiş arkadaşları, gülüşmüşler. Burada konuşmuş, gönlümle binmedim diye. Helikopter düştüğü gün Mekke'de Türkiye'den hocalar varmış. Haberi alınca 'Ya Rabbi Yazıcıoğlu'nu bize bağışla.' diye dua etmişler. Onlardan biri gece rüya görmüş. İçi yemyeşil çayır çimen olan bir odaya girmiş. Orada bekleyen birine selam vermiş. Selamı alan Zat elini tutmuş 'Ben Peygamberinizim, Yazıcıoğlu'nu gözlüyorum, çabuk salın.' demiş. Hoca oradaki diğer kapıyı açıp içeri bakmış. Altı tane adam bir sofranın başında yemek yiyormuş; ama bizim yediğimiz yemekler gibi değilmiş. Sabah, rüyasını arkadaşlarına anlatmış. O gün Muhsin'in bulunduğu haberini almışlar. Kabrinin üstüne serdiğimiz toprağı da işte onlar göndermişti. Herkesin duasını aldı. Muhsin'ime bir ben yanmadım ki herkes yandı, gökteki kuşlar bile yandı." Oğluna hiçbir gün 'gitme artık yanımızda kal' dememiş Fidan anne. Yalnız bir keresinde "Oğlum bizi de tükettin, kendini de tükettin." diye sitem edince şu cevabı almış: "Anne ben vatan için gidiyorum. Ölürsem onun için öleyim. Milletimin, devletimin bayrağı Türk'le, Türkmen'le bir olsun istiyorum." Fidan anne oğlu için şunları söyledi: "Vatanına çok düşkündü. Haram girmedi boğazından. 'Ne haram yediririm, ne haram dağıtırım.' derdi. Beni bütün dünya seviyor da sandığım boş çıkıyor, der, çok duygulanırdı. Bu yıl kazandı; ama Cenab-ı Allah nasip etmedi." Bahçelievler Fatih Koleji Müdürü Mustafa Durmaz neden Muhsin Yazıcıoğlu'nun annesini 'yılın annesi' seçtiklerini şöyle açıkladı: "Muhsin Yazıcıoğlu siyasete girip de temiz kalmış ender insanlardan birisiydi. Yemeden, içmeden, bir yerleri boşaltmadan temiz kalmanın sembolü olduğu herkesin ortak fikri. Vatan sevdalısı, acılarını paylaşmamış, reklam etmemiş, her şeyi ülkesi için yapmış, siyaseten ilgi görmemesini bile içine gömen mert ve yiğit bir insan. Böyle kıymetli bir insanı yetiştiren anneyi tanımak ve öğrencilerimize de tanıtmak gayesiyle Fidan teyzemizi yılın annesi seçtik. Bu, öğretmen, veli ve öğrencilerimizin ortak kanaatiydi."
<< Önceki Haber Yürek yakan sözler: Muhsin'ime... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER