Her gün tüyler ürperten yeni bir vahşetle karşılaşıyoruz.
Bir
genç evinde
testere ile kız arkadaşını doğruyor.
Bir
otobüs yolcusu birden ayağa kalkıp öndekinin boğazını kesiyor.
Bir elti
maske takıp diğerini altınları için
bıçak darbeleriyle öldürüyor.
Bir
baba ağladığı için bebeğini duvara çarpıyor.
Bir "anne" internet aşkıyla kocasına
ölüm pususu kuruyor...
Neler oluyor bize?
Türkiye'nin başını iki elinin arasına alıp derin derin düşünmesi lazım.
Nasıl bu hale geldik?
Bütün bu cinayetleri işleme rahatlığı veren ne?
Mardin Mazıdağı'ndaki son trajik hadiseyi ele alalım.
Altısı kardeş 8 insan bir araya geliyor, amca çocuklarının nişanını basıyor.
Yine kendi akrabaları olan insanlara kurşun yağdırıyor.
Çoğu namaz kılarken olmak üzere 22 erkek öldürülüyor.
Yan odaya geçilip, 3'ü hamile 16 kadın ve 6 çocuk katlediliyor.
İnsanların gözü o kadar dönmüş ki, vurulanlar tek tek "hayatta kalan var mı?" diye
kontrol ediliyor.
Nefes alan varsa, o da vuruluyor.
13 yaşında katliamdan kurtulan bir
kız çocuğu, alnından vurulan 5 yaşındaki kardeşlerinin gözleri açık hayata
veda ettiğini anlatıyor.
Anne ve babaları vurulan 48 çocuk artık yetim, artık öksüz...
Bu trajedinin etkisinden kurtulmaları şüphesiz hiç kolay olmayacak.
Peki, düşmana bile yapılması hayal edilemez bu vahşetin nedeni ne?
İnsan aynı kanı taşıdığı ve kız kardeşlerini verdiği akrabasına bunu nasıl yapar?
Şu ana kadar elde edilen bilgiler,
kan davası ve körü körüne izlenen "berdel" töresini katliamın ana nedeni olarak öne çıkarıyor.
"İncir çekirdeğini doldurmayan" nedenlerden 30 yıldır birikmiş husumet, planlı bir katliama dönüşmüş.
Bütün bu saldırıların özü, cehalet...
Aklın ve ruhun eğitilememesi, ortaya bu sapkınlıkları çıkarıyor.
Ruhun gıdası da manevi eğitimdir, bu tür
akıl savurmalarında insanı dengede tutar.
Bir diğer neden, kanıksanmaya başlayan şiddet kültürü.
Güney
doğu ve Doğu insanı yıllardır
terörle mücadele ediyor.
Teröristlerle çatışan neredeyse her köyden
korucular var.
Asit kuyuları, faili meçhuller ve
PKK'nın
sivil katliamları birlikte düşünüldüğünde bir kısır döngü yaşanmaya başladığı ortaya çıkıyor.
Bir an önce bölgenin şiddet sarmalından kurtulması gerekiyor.
Şiddeti kanıksamak, katliamı kolaylaştırıyor.
Yine terörle bağlantılı olarak korucu sisteminin yeniden ele alınmasında fayda var.
Devletin verdiği silahlarla, PKK görüntüsü verilmiş bir saldırı...
Vahşeti PKK'ya denk getirmek daha önce de yaşandı mı?
Bu saldırının yine teröristi dağdan indirme sürecinde gelişmesi sadece rastlantı mı?
Aynı köyde 1992'de olduğu gibi bu kez de kurulan
komplo ya başarılı olsaydı?
Birinci derece akrabalarını gözlerini kırpmadan öldürenler ülkeyi hiç düşünmezler.
Mazıdağı, görmekten kaçındığımız sosyal bir yaranın patlak vermesi gibi.
Aklen ve manen cehaletin şiddet sarmalında neler doğuracağının delili bu.
Bu noktaya gelinmesinde suçlu aramaya gerek yok.
Masum değiliz hiçbirimiz.
ERHAN BAŞYURT-BUGÜN