Yanlış karar
Bilmiyorum bizim harp okullarında çocuklara edebiyat okutuluyor mu...
Bence okutulmalı.
Bizim
generaller yazar düşmanıdır.
Neden bilmiyorum ama, bütün yaşamlarını bu lisanı yüceltmek için harcayan insanlara karşı kuşkulu ve hoyrat bir yaklaşımları vardır.
Alay edilmekten ya da cahil bulunmaktan korktukları için mi, yazarların fikirlerini özgürce açıklamaları onların fazlaca keskin çizgilerle çizilmiş zihinlerinin sınırlarını zorladığı için mi kestirmek zor ama yazarları hep “
baskı altında tutulması gereken” insanlar gibi görürler.
Halbuki bu ülkenin bütün büyük yazarlarının, sanatçılarının
ders verdiği askerî okullar düşünün...
Çocuklar sadece silahı, taktiği, stratejiyi değil insan psikolojisinin, insan ruhunun çalkantılarını da öğrenirler, savaşa girdiklerinde düşmanlarının sadece düşünme biçimlerini değil “hissetme biçimlerini” de sezerek kararlarını öyle verebilirlerdi.
Belki de generaller edebiyatı “yumuşak” bir şey zannediyorlardır.
Öyle değildir.
İnsanlığın her haline sahiptir edebiyat, iyiliği kadar vahşetini, ihtirasını, kötülüğünü de gösterir.
Dün iki
emekli orgeneralle ilgili
iddianame açıklanmaya başladığında, o orgenerallerin büyük bir ihtimalle Macbeth’i okumamış olduklarını düşündüm.
Okumuş olsalardı yersiz bir ihtirasın insanı ne hale getireceğini ve sonuçlarını da kestirirlerdi büyük bir ihtimalle.
Hakkı olandan fazlasını istemenin bir hayatı kökünden sarsacağını öğrenirlerdi.
Kralı öldürmenin “
kral olmaya” her zaman yetmeyeceğini bilirlerdi.
Macbeth’in kralı öldürdükten sonra hissettiği çaresizliğin ne olduğunu hapishanede değil bir kitabın satırlarında görürlerdi.
Yersiz ve temelsiz ihtiraslar tehlikelidir.
Az şey değil bir ülkede orgeneral olmak.
Kaç sınavdan, kaç maceradan, kaç deneyden geçiyorsun, binlerce insanın arasından sıyrılıp zirveye varıyorsun.
Hele bir de kuvvet komutanı olmak...
Çocuklarının, torunlarının övünebileceği bir mevki o.
Ondan ötesi, genelkurmay başkanlığı biraz da “talihe” bağlı,
mezun olduğun dönem, önündeki generalin ya da generallerin emeklilik zamanları belirliyor senin o koltuğa oturup oturamayacağını.
Talihi de çok zorlamamak lazım.
Yargılanacak olan generaller talihi zorladılar.
“Talihin” onlara vermediği koltuğu zorla almanın peşine düştüler.
Sanırım edebiyat kadar “tarih” bilgileri de pek fazla değildi.
Burası bir NATO ülkesi.
Buranın ordusu bir NATO ordusu.
Bu ülkede
Amerika’dan ve NATO’dan bağımsız bir “
darbe” olmadı hiçbir zaman.
Yakın tarihimizde
Talat Aydemir’le arkadaşları bunu denemeyi hayatlarıyla ödediler.
Ordu içinde gizli örgütler kurmak, medyadan
yandaş bulup halkı kışkırtmak yetmez darbe yapmaya.
Dünya konjonktürünün de buna müsait olması gerekir.
Yargılanacak olan generaller dünyanın,
Türkiye’nin koşullarına hiç aldırmadılar.
Şartların değiştiğini kavrayamadılar.
Dört beş gazeteci bulmak, bir iki televizyon kanalının denetimini ele geçirmek yeter sandılar.
Halkın peşlerine takılacağına inandılar.
Ve, hak ettiklerinden fazlasını istediler.
Bugün, evlerinde oturmayı “askerî hastanelerden” aldıkları raporlara borçlular.
Yoksa şu anda hapiste olacaklardı.
Eğer mahkûm olurlarsa uzun yıllar hapiste kalacaklar.
Ağır bir suçtan yargılanıyorlar çünkü.
Bunlara hiç gerek yoktu.
Hayat zaten onlara iyi davranmıştı, mesleklerinde yükselmişlerdi, saygı görmüşlerdi, kenara çekildiklerinde de saygı göreceklerdi.
Şimdi resimleri “sanıklar” diye yayınlanıyor gazetelerde.
Ellerindeki silahı kendi halklarına çevirmekten...
Kendi halklarına
ihanet etmekten sanıklar.
Değer miydi buna?
O generallere bağlı olduğu söylenen
Ergenekon örgütünün eline kan bulaştı, cinayetlerle, suikastlarla suçlanıyorlar.
Eğer Macbeth’i okumuş olsalardı, o ihtirası kabarmış adamın kralı öldürdükten sonra “dünyanın bütün okyanusları yetmez elimdeki bu kanı yıkamaya” diyen tiradını da bilirlerdi.
Kan lekesinin silinmediğini
Shakespeare’den öğrenirlerdi.
Yargılanacaklar şimdi.
Onların yargılanması Türkiye’nin hukuk ve
demokrasi yolunda attığı büyük bir adım olacak.
Darbeciler yargılanacağı için memnunum.
Ama gene de Macbeth’e acıdığım gibi acıyorum onlara, kendi ihtiraslarının esiri olan ruhlarının zayıflığına üzülüyorum.
Keşke bizim generaller artık “yetinmeyi” öğrenseler.
Ve artık okusalar şu Macbeth’i.
Yersiz ihtirasın bedelini onlara hayat değil de edebiyat gösterse.
AHMET ALTAN-TARAF