2001 yılında poliste verdiği ifadelerle ilk kez
Ergenekon terör örgütünün ortaya çıkmasına neden olan
Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğu, üstelik MİT'teki kod adının da "İPEK" olduğu ortaya çıktı. SABAH'ın elde ettiği çok gizli bilgiye göre
Tuncay Güney, İPEK kod adıyla MİT'in
Türkiye-
İran Masası'na bağlı olarak görev yapıyordu. Ancak sonradan MİT, Tuncay Güney'i
JİTEM ve Ergenekon'un içine sızdırdı. Güney polisteki sorgusunda deşifre olunca, dönemin
MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun tarafından ABD'ye gönderildi. Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğunu eski MİT Kontrterör Daire Başkan Yardımcısı
Mehmet Eymür de üstü örtülü biçimde yazmıştı. Eymür, Atin.org adlı sitede
Aydınlık dergisi ve
avukat Ceyhan Mumcu'ya yazdığı yanıtta "Tuncay Güney'den bahsetmişsin. Bir istihbarat elemanı. Yetenekli birisi. Sizin ekibe başarılı bir şekilde sızmış. İpliğinizi pazara çıkarmış. Zokayı fena yemişsiniz" demişti.
TUĞCU MİT'E SOKTU
Güney MİT'e çok
genç yaşlarda, MİT
İstanbul Bölge Başkanı Galip Tuğcu tarafından kazandırıldı. 1990'lı yıllarda önce "Gerici Faaliyetler Şubesi" sonra da İran Masası'na bağlı çalışan Güney, bu amaçla genç bir gazeteci kimliğiyle, Ortadoğu'daki liderlerle yüzyüze görüşmeler yaptı. Ancak 1992 yılında MİT Güney'in görevini değiştirdi. JİTEM ve Ergenekon'a sızma görevi verilen Güney, ilk kez bu tarihte albay rütbesiyle Ağrı'da görev yapan
Veli Küçük ile tanıştı. 1996-97 yıllarında
Susurluk skandalı sırasında MİT için önemli bir bilgi kaynağı olan Güney, hem Susurluk hem de 28
Şubat sürecinde elde ettiği bilgileri, MİT'in çalışma merkezi olarak kullandığı İstanbul
Dolmabahçe Sarayı Harem Dairesi'ne götürüyordu. Ancak Güney'in kimliği 2001 yılında dönemin İstanbul
Org.nize Suçlar Şubesi Müdürü
Adil Serdar Saçan tarafından yapılan sorguda deşifre edildi. İddiaya göre Güney'in JİTEM kimliğinin deşifre olmasını istemeyen
Veli Küçük, Güney'in serbest kalmasını sağladı. Tam bu noktada MİT de devreye girdi.
ABD'YE BÖYLE KAÇIRILDI
Bizzat MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, CİA ile temas kurarak Güney'e 10 yıllık ABD vizesi aldı. Güney kendi adına pasaport ile MİT İstanbul Bölge Başkanı
Kubilay Günay'ın ekibi eşliğinde THY'nin
New York tarifeli uçağıyla ABD'ye gönderildi. New York'ta Güney'i karşılayanlar, Güney'i Manhattan 301 East 94 Street adresindeki The
Marmara Oteli'ne yerleştirdi. Bir hafta sonra Manhattan Postanesi'nin yanındaki gökdelende, Türk istihbaratının kullandığı bir daireye geçti ve 1 yıl boyunca burada yaşadı. Elemanı Güney vasıtasıyla Ergenekon'u bildiği halde yetkili mercileri haberdar etmeme suçlamasıyla karşı karşıya kalmamak için MİT tam da bu tarihten bir yıl sonra ilk kez resmi bir
rapor hazırladı. MİT'in 2003'te Başbakanlık'a gönderdiği yazıda, "2002'de postayla ulaşan 6 adet CD ve 2 sayfalık isimsiz mektupta Ergenekon ile ilgili istihbarat alındığı" belirtildi. MİT'in Güney'le ilgili ilk kez Tuncay Güney İPEK olarak bahsetmesi savcı
Zekeriya Öz'ün de dikkatinden kaçmadı.
Savcı Öz, Tuncay Güney'den elde edilen, "MİT Müsteşarlığı" başlıklı gizli ibareli 1996/114 sayı numaralı Yusuf
Balbay ve
Dinçer Bozak imzalı
belge nedeniyle, MİT'ten Güney'le ilgili bilgiyi resmi olarak istemişti.
KOMUTAN VELİ KÜÇÜK
MİT'in 07.02.1997 tarih ve 10.251.01.011(IST00736) sayılı belgesinde Tuncay Güney'in kimliği ortaya çıkıyor. Belgede "AOM (Ait Olduğu Masa) : Türkiye İran" "Konu: Tuncay Güney (İPEK)" "HAT (Haberin Alınış tarihi): 07.02.1997" "VOT (Vakanın Oluş
Tarihi): Metnin içinde" "KYN (Kaynak): 610/264 (MİT'in
illegal dinleme kodu)" ve "T/K (Tali Kaynak): (Tali kaynak yok)" ibareleri görülüyor. Son geçilen mesajın içeriğinde ise Tuncay Güney'in başka bir gazeteciyle konuşmasından bahsediliyor. Konuşmada Güney, kendisinin de
komutanı olan tuğgeneral Veli Küçük hakkında,
Abdullah Çatlı ile bağlantılı olduğu yolunda birçok haberin kamuoyunda yer aldığını, Hanefi Avcı'nın ifadesi ile de Veli Küçük'ün zor durumda kaldığını, adı geçen generalin yaptıklarının ortaya çıkması halinde kendisinin de bu durumdan etkileneceğini, zira Cem Ersever'in öldürülmesi olayının da 'vuzuha kavuşacağını' anlatıyor.
Gazeteci kimliğiyle gitti
Veli Küçük, MİT elemanı olduğundan habersiz Tuncay Güney'i gazeteci kimliği adı altında Mesud
Barzani, Celal
Talabani ve
Hizbullah lideri Fadlallah ve Hasan Nasrallah'a istihbarat edinmesi için ve JİTEM'in imkânlarıyla göndermişti. Ancak Tuncay Güney,
Kuzey Irak ve Lübnan'da JİTEM adına yaptığı tüm istihbaratı önce MİT'e gönderiyor, daha sonra MİT'in bilgisi dahilinde JİTEM'e istihbarat bilgisi veriyordu.
GÖRÜŞME KASEDİ İSTENDİ
Ergenekon davasının dünkü duruşmasında, Tuncay Güney ile ilgili görüşme kasetinin Fatih
Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan istenmesine karar verildi. Başsavcılığa yazılan yazıda bu kişiye ait olduğu bildirilen ve başsavcılık emanetinde olduğu anlaşılan görüşme VHS kasetinin bir örneğinin dijital ortamda çıkartılarak, mühürlü zarf içinde mahkemeye gönderilmesinin istenmesine karar verdi.
Yazar Ergun Poyraz ise savunmasında "Bütün senaryolar
Ümraniye üzerine yazıldı. Onların haberi olmadan Ümraniye'ye
oyuncak bomba bile sokulmaz" dedi.
ABDURRAHMAN ŞİMŞEK-SABAH