Yine yandaşlık üzerine
Öğlen kuşağında yayınlanan programlardan biri. Gösteri âleminin isimsiz iki hanımefendisi isimli ev sahibesine konuk olmuş kendi aralarında eğleniyorlar. Sessiz sinema oynarken soru geliyor:
Deniz Feneri... Mizah ile karışık yorumlar uçuşuyor havada: Yardım gibi görünen ama başka türlü iş yapan
dernek falan filan...
Holding medyasının mutlak galibiyeti bu olsa gerek. Belki
halk üzerinde etkin olamamalarının da nedeni bu, ama etkiledikleri az ama medyatik bir kesimin olduğu muhakkak. Gerçi bütün bu olup bitenler
holding medyasının gün aşırı 'yandaş' diye aşağıladığı kanalda oluyor ama olsun!
Açıkçası zihnimde hep oluşan bir soruydu şu: Eli
kalem tutan-tutmayan, aklı başında olan-olmayan, kibrit kutusu kadar kıymeti harbiyesi bulunan-bulunmayan bunca yazar-çizer takımını kim okuyor ki, kim kale alsın? Taha Kıvanç'ın köşe yazısında okudum ki, meğerse onların derdi kitle tarafından okunmak filan değil. Direkt olarak suyun kaynağına etki etmek. Misal Cumhurbaşkanı'na yönelik yazılar yazıyor, özel-genel isteklerde bulunuyorlarmış da, hazretleri 'bir bakarız' parafıyla köşeye alıkoyuyormuş bunları.
Keza bu zihniyetin kendi kendine bir fanus kurduğunu, içine yerleşip bütün dünyayı bundan ibaret saydığını, zaten başkalarıyla bir işleri olmadığını, ancak kendi menfaatlerine ilişince çirkefleştiklerini düşünürdüm. Ki bu olup bitenler gösteriyor ki, ya bu fanusu epey büyütmüşler yahut
tehlike benim zannımdan çok daha büyük durumda.
Çok fazla ayrıntılı
okuma yapmaya, araştırmaya filan hacet yok aslında.
Cumhuriyet tarihi, hatta
demokrasi tarihimize kısa bir bakışla başkalarını 'yandaş'lıkla suçlayanların karnelerini görmek mümkün.
Ne yaptı bunlar kısacık demokrasi tarihimizde?
Ne zaman özgürlüğün yanında oldular? Misal bu ülkenin başbakanı asılırken
kıyamet mi kopardılar yoksa alkışlayıp cuntacılara yol mu gösterdiler?
28 Şubat'ta bunlardan herhangi birinin 'dur bir dakika neler oluyor?' diye sorduklarını gördünüz mü? Yeryüzünde cuntacılıktan,
darbecilikten daha bayağı bir yandaşlık olabilir mi söyleyiniz lütfen?
Yine çok basit bir
test size. İsteyin bakalım savcılıktan bu holding patronlarının sicil kayıtlarını ne çıkacak? Bir tanesi bugüne kadar
özgürlük ya da demokrasi savunmasından dolayı yargılanmış mı? Bu kadar darbe, cunta dönemi geçti, hiç mi özgürlük adına cılız da olsa rahatsızlık vermediler demokrasi düşmanlarına?
Ve kaçının sicilinde pornoculuktan hortumculuğa kadar bir dolu farklı sabıka kaydı çıkacak? Şimdi karşımıza geçip başkalarını yandaşlıkla suçlayanların tıyneti bu ne yazık ki. Söyler misiniz hâlâ ruhunu Ergenekonculara kiralayan zihniyetin yalakalık, yağdanlık, yandaşlık ve adamlık adına diyebilecek tek cümlesi olabilir mi?
Bakın işte son
rektör seçimlerinden sonra ortaya koydukları kepazeliğe. Efendim 'bir kale daha düşmüş!'
Utanmadan şöyle yazabiliyorlar hem: "Seçilen şahsın bilimsel kariyerine ya da akademik yetkinliğine bir şey diyemeyiz ama..." Bu nasıl bir sefalettir ki, üstelik daha önceki cumhurbaşkanlığı döneminde çok daha vahim ve
komik durumlar ortaya çıkmasına rağmen, ortada kuralsız, kaidesiz hiçbir şey yokken bile bunlar yazılabiliyor?
Hem ne tür bir maçtır ki bu, ortada kaleler var, işgaller var, teslimiyet var, var..
O halde şöyle bir şey söyleme hakkımız olmuyor mu: Bu holding medyasının işgali bitmek üzere, milletin zihinlerini, ceplerini, düşüncelerini ettikleri işgal bittiği için Ankara'daki bir doğalgaz faciasını bile, üstelik doğru dürüst araştırma yapılmadan henüz, hemen siyasi iktidara mal ediyor!
Hiçbir yandaşlık özgürlük düşmanlarına ve jakoben zihniyete yapılan yandaşlık kadar aşağılık değildir herhalde...
NEDİM HAZAR-ZAMAN