Türkler’in en sevdiği etiket: Vatan hainliği
Burnunuzu bile dışarı çıkarmamanız gerek bu
ülkede. Öylece, olduğunuz yerde hareketsiz kalacaksınız. Ve ezberletilmiş birkaç cümleyi tekrar edip duracaksınız. O cümlelerin dışında bir cümle kurmayacaksınız. Hele düşündüğünüzü hiç belli etmeyeceksiniz.
Aksi takdirde mekanizma hazır. Sizi dört bir yandan kuşatır ve etiketi basar: VATAN HAİNİ.
Hakikaten çok ilginç bir ülke burası. Yaptığınız her şey muhakkak kişiliğinizle ilişkilendiriliyor. Soğukkanlı bir
eleştiri yapmak söz konusu değil. Sadece üretilen üzerinden niyet
okuma ve üreteni damgalama.
Can Dündar’ın başına gelenlere bir bakın. Atatürk üzerine bir film yaptı diye yemediği damga kalmadı: Vatan haini, gavur, cemaatçi, ABD’ci... Ne geçmişi ne niyeti ne de hain planları kaldı yazılmadık. Hatta kişiliğine bile vuruldu. Neden? Bir film yaptı diye.
Filmi beğenmemek normal bir tepki de o film üzerinden yönetmenin niyetini okuma gayreti neden? Yapılan bir işi “konjonktöre bağlamak” neden? Herkesteki bu “memleketi
kurtarma” reaksiyonu neden?
Ben Dündar’a gelen tepkileri gördükçe Türkler’in “cephede olma” duygusuyla obsesif bir ilişki yaşadıklarını düşünüyorum. Sürekli savaşmak için bir düşman arayışındalar ve kendilerini bir anda “
mağdur” pozisyonuna koyup omuz omuza çarpışma psikolojisine giriyorlar. Bu psikolojiden gizli bir zevk alıyorlar. Şimdi de Can Dündar’ı buldular ortak düşman diye. Atatürk ve kendi yarattıkları “Atatürkçü” kavramını özdeşleştirip, Dündar’a karşı mazlumu oynuyor ve adeta savaşıyorlar. Bundan erkeksi bir zevk alıyorlar.
Tarikatları, cemaatleri taassup kavramı üzerinden eleştirenler konu Atatürk’e gelince azılı birer mutaassıba dönüşüyor. Sanki Mustafa Kemal tartışılmaya başlansa parçalara ayrılıp yok olacak.
Ben, bu filme ve yönetmene “vatan haini” muamelesi yapanların Atatürk’e güvenmediklerini düşünüyorum. İçten içe kendilerini onun mitine öyle kaptırmışlar ki sanki üzerine konuşsalar o mitin içi boşalacak. Bu yüzden konuşulanlar gerçek bile olsa fark etmez. Tanrı mertebesine yükseltmek istedikleri Ata, tapınmayı devamlı kılmak için illa sessizlikle anılacak. Önünde saygı duruşuna geçilecek. Onun bir insan olduğu asla hatırlatılmayacak. Haşa!
Bu duruş yüzünden Can Dündar’ın işi zor. Mantıkla değil, duygularıyla hareket eden bir topluluğu karşısına aldı çünkü. Bunu “gün”ü yakalamak için mi yaptı, tepkileri hesapladı mı, dönem Atatürk’e vurmak dönemi mi dedi, içinden. Orası beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren nokta bir gazetecinin bir film üretmiş olması. Onu beğenmezsen eleştiri noktalarını objektif bir şekilde anlatırsın. Yok bu da kesmezse kendin doğruları anlatmak için karşı bir film yaparsın.
Ama bu saydıklarım fazlaca “Batılı” tepkiler. Ve maalesef bu ülkede “oryantal” olmayan hiçbir şey
reyting almıyor!
NAGEHAN ALÇI-AKŞAM