Devlet Bakanı Said
Yazıcıoğlu,
Alevilerin
Diyanet İşleri Başkanlığı'nda temsili konusunda “Asla” diye bir tabiri olmadığını belirterek, “Diyanet'te temsil konusunun getireceği sıkıntılar vardır. Bu Alevi vatandaşlarımızın da kabullendiği bir şeydir” dedi. Bakan Yazıcıoğlu,
Alman Protestan Kilisesi Konsey Başkanı Epsikopos Wolfgang Huber ve beraberindekileri kabulünün ardından, basın mensuplarının bugün bir gazetede yayınlanan röportajında yer alan “Alevilerin Diyanet İşleri Başkanlığı'nda temsilini asla doğru bulmadığı” yönündeki sözleriyle ilgili soruları cevaplandırdı. Bir gazetecinin “Açıklamalarınız bu süreçle ilgili son nokta olabilir mi?” sorusu üzerine Yazıcıoğlu, şunları söyledi:
“Yok, hayır. Yansıtılış biçimi biraz kastı aştı. 'Diyanet'te asla' diye benim bir tabirim olmamıştır. Diyanet'te temsil konusunun getireceği sıkıntılar vardır. Bu Alevi vatandaşlarımızın da kabullendiği bir şeydir. Bir şey yaparken, bir şeyi düzenlerken, daha karmaşık bir hale getirmeme endişesinden kaynaklanan bir ifadedir. Yoksa, 'Asla orada olmaz' diye bir şey söz konusu değil. Zaten Diyanet, kendisini
Müslüman gören herkesin bir şeyler alabileceği bir kurumumuzdur. Zaten Diyanet, öyle bir yapılanmaya doğru da gidiyor. Ama öbür konularda farklı yaklaşımlarımız var. Bunları zaman içerisinde, hep birlikte göreceğiz.”
Devlet Bakanı Yazıcıoğlu, bir gazetecinin, “Alevilerin Diyanet İşleri Başkanlığı'nda temsilinin ne gibi sıkıntılara yol açabileceği” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Diyanet İşleri Başkanlığı'nda temsil konusu öteden beri tartışılır.
Bunu isteyen Alevi vatandaşlarımız var, istemeyen Alevi vatandaşlarımız var. Dolayısıyla bunun net bir çözüm olmayacağına işaret ettim. Ama işin özü itibariyle biz ülkemizde yaşayan Alevi vatandaşlarımızın kendi inançları içerisinde, rahat ve huzur içerisinde yaşayabilmelerini temin edecek ortak paydaları bulma konusunda önemli mesafeler aldık. Önümüzdeki haftalarda bunun somutlaştığını hep birlikte göreceğiz.
Şimdi ilgili kesimlerle daha sıkı bir
diyalog içerisine gereceğiz. Belli konularda yoğunlaşıyoruz. Cem evlerinin durumu, bunlarla ilgili sıkıntılar her neyse onları biliyoruz, onlarla ilgili bir
takım rahatlatıcı önlemlerimiz var.
Televizyon yayınlarıyla ilgili başlayan çalışmalar var, bundan böyle yoğunlaşacak olan çalışmalarımız var. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerindeki Alevi ünitesinin Alevi vatandaşlarımızı tam anlamıyla tatmin etmediği konusunda bir takım eleştiriler var. Diyoruz ki 'Kendinizi nasıl ifade ediyorsanız siz düzenleyin, getirin. Beraber bu konuda bir çözüme ulaşırız'. Bu ve benzeri şeyler. Büyük çoğunluğun benimseyebileceği ama yine mutlaka tartışılacak bir kısım konular. Asırların sorunlarını birkaç haftalık, aylık bir çalışmayla çözmek de zordur elbette. Ama önemli bir mesafe alacağız. Bu konular tartışılmaya devam edecek ama sonuçta biz olumlu bir noktaya mutlaka ulaşacağız.”
“BUNU KESİNLİKLE SİYASİ BİR OLGU OLARAK GÖRMÜYORUZ”
Röportajdaki, “Alevilerin tanımını devlet bile yapamıyor” sözlerinin hatırlatılması üzerine de Yazıcıoğlu, “Alevi vatandaşlarımız kendilerini dini açıdan tanımlarlarsa biz daha rahat oluruz. Ama bu da sıkıntı veren bir kavramdır. Bunun da farkındayım. Alevi vatandaşlarımız kendilerini büyük ölçüde Müslüman olarak kabul ediyorlar. Bu bir ortak paydadır ve işimizi çok kolaylaştıran bir unsurdur. Ama ondan sonra farklılıklar başlıyor” dedi. Farklı anlayış ve algılamaların
Sünni kesimde de olduğuna işaret eden Yazıcıoğlu, mezheplerin de bu nedenle ortaya çıktığını söyledi. Dinde ucu açık bazı kavramların
tartışmaya açık olduğunu belirten Yazıcıoğlu, “Bu bir zenginliktir. Tartışma illa didişme anlamında algılanmamalı” diye konuştu. Alevi kesimden de kendilerine “
tek tip” bir tanım getirilmesini beklemediklerini söyleyen Bakan Yazıcıoğlu, böyle bir şeyin mümkün olmayacağını, büyük kesiminin kendilerini Müslüman kabul etmelerinin işi büyük ölçüde kolaylaştırdığını anlattı.
Said Yazıcıoğlu, “Cem evlerine yasal statü ve dini kişilerine
ücret verilmesi gibi konusunda düzenlemeler olup olmadığı” yönündeki soruya verdiği yanıtta, rahatlatıcı önlemlerin önümüzdeki dönemde görüleceğini tekrarlayarak, her konuyu kapsayan hazırlıkları olduğunun altını çizdi. Bu hazırlıkların
seçim öncesi, siyasi olarak algılanmasını istemediklerini kaydeden Devlet Bakanı Yazıcıoğlu, şöyle konuştu:
“Bunu kesinlikle siyasi bir olgu olarak görmüyoruz. Tamamen vatandaşlarımıza yönelik, onları rahatlatacak bir unsur olarak görüyorum.
Türkiye, sık sık ülkemizde yaşayan gayri Müslim unsurlarla diyaloğa giriyor. Kendi vatandaşımızla biz diyaloğa neden giremeyelim? Bu konuda mutlaka rahatlatıcı bir sonuca varacağız. Siyasi bir görüntü vermesin diye fazla üzerinde durmadık, bundan sonraki süreçte çok daha hızlı mesafe aldığımızı hep birlikte göreceğiz.”
Farklı kesimlerle bu konunun akademik tarzda ele alınacağını bildiren Yazıcıoğlu, tarihin somut olmadığını,
Nisan ayı itibariyle çalışmaların yoğunlaşacağını anlattı.
“Sayısal Loto ve (Var Mısın Yok Musun) caiz değil” sözlerine atıfta bulunulması üzerine de Bakan Yazıcıoğlu, “Bunları bana sormayın. Bunları dini açıdan soruyorsanız Diyanet İşleri Başkanlığı'na sorun. Ben orada kişisel kanaatimi ifade ettim. Bizim inancımıza göre alın teriyle bir şeyler kazanılır. Yoksa böyle piyangoyla bir şey kazanmaya dinimiz cevaz vermez” diye konuştu. “
Kuran-ı Kerim'in
Kürtçe basılmasıyla ilgili sözlerinin” hatırlatılması üzerine de Yazıcıoğlu, Kuran-ı Kerim'in pek çok farklı lehçede basımı olduğunu vurguladı. Yazıcıoğlu, “Böyle bir ihtiyaç varsa, onu Diyanet İşleri Başkanlığımız olumlu olarak değerlendiriyor. O konuda bir çalışması var” dedi.
AA