'Ateş edenleri gördüm, çekim de yaptım'

DİSK’in avukatı Öz: Kanlı 1 Mayıs’ın ardında devlet içindeki devlet çetesi var

'Ateş edenleri gördüm, çekim de yaptım'

Taraf gazetesi yazarı Halil Berktay'ın 1 Mayıs 1977'de yaşanan olaylarla ilgili, "Ateş açıldığı palavra. Birbiriyle çatışan solcular kendi rezaletinden mağduriyet yarattı" şeklindeki sözleri, Taksim'de o gün yaşanan trajik olayları tekrar gündeme getirdi. Uzun yıllar Kanlı 1 Mayıs'ın mahkeme sürecini takip eden DİSK avukatı Rasim Öz, Berktay'ın olayları çarpıttığını söyledi. "Ateş edenleri gördüm" diyen Öz, "Polisin 'boşalttık biz güvenliği aldık' dediği yerlerden alana ateş açıldı. Devlet içindeki devlet çetesi yaptı. Ergenekon zihniyetiyle aynı zihniyet yaptı. Gerçek failleri yakalanamadı." Şeklinde konuştu. Dosyanın tozlu raflardan inmesi gerektiğini ifaden eden Rasim Öz, "Bu davada baş sanık bana göre her zaman tarif ettim Demirel'dir." Diye konuştu. 34 kişinin hayatını kaybettiği 'Kanlı 1 Mayıs' olaylarının faillerinin ortaya çıkarılması için otuz dört yıldır hukuk mücadelesi veren Rasim Öz, olayların yaşandığı Taksim meydanında konuştu. Berktay'ın "Ateş açıldığı palavra." Açıklamasını eleştiren Öz, o gün yaşadıklarını şöyle anlattı: 'ATEŞ EDENLERİ GÖRDÜM' "Bildiğiniz gibi Türkiye'de 51 yıl boyunca 1 Mayıs'ın kutlanması yasaktı. Bu yasağa benimde o tarihte Hukuk Dairesi Başkanı bulunduğum DİSK'in öncülüğünde ilk kez 1976 yılında burada kutladık. Komünist Partisi üyesiydim. Bugün de öyleyim. Hiçbir bir olay olmadan bitti. Ancak hemen akabinde 1977'de '1 Mayıs'ta katliam olacaktır, insanlar katledilecektir, mağazalar tarumar edilecektir' diye burjuva basınında sürekli bir kampanya başlatıldı. Katılımı engellemeyi amaçlıyordu bu. Buna rağmen 1 Mayıs 1977 de buraya 500 bini aşkın insan coşkuyla tehditlere rağmen geldi. Başlangıçta girişte Tarlabaşı girişinde ufak bir tartışma oldu Diğer gruplarla DİSK arasında DİSK görevlileri içeriye sokmadı onları çünkü alan dolmuştu, Maocu gruplardı. Aydınlık gurubu olay olacak diye kehanette bulundu katılmadı. Doğu Perinçek'in başında olduğu Aydınlık gurubu, kendi dergilerinde gazetelerinde 'Gitmeyin' çağrısı yaptı. 'Biz gitmeyeceğiz' dediler. Diğer Maocu gruplar katıldı. Ancak ben de daha o zaman kürsüye çıkmamıştım. Gittim aralarına girdim ve dedim ki 'alan dolu arkadaşlar sizi burada ağırlayalım'. Öylece bitti. Yani şimdi Berktay diyor ki 'çatışma oldu' falan. Hayır; çatışma dediği oradaki tartışmaydı. Berktay çarpıtıyor. Tartışmayı da önledik hiçbir olay olmadı o da toplantı başlamadan oldu. Toplantı başladı Kemal Türkler konuşuyordu kürsüde ikimiz vardık. Ben hem çekim yapıyordum hem de yanında idim. Saat 14.30 falan olmuştu. Saatinde başlayamamıştık. İnsanlar alana giremiyordu. Ben de 100 bin kişi ile Aksaray'dan gelenlerin sorumlusuydum. Alana yerleştirdikten sonra kürsüye çıktım. Kemal Türkler konuşuyor tam son paragrafına gelmişti bu Tarlabaşı istikametindeki yerden bir el silah sesi geldi. Onun arkasından Sular İdaresi üstünden ve İnter Continental'in (The Marmara) şu balkonlu yerinden, alanın her tarafından topluluğun kendisini hedef alarak değil yükseğinden hedef alarak panik yaratmak için ateş başladı. Ateş edenleri gördüm, çekim de yaptım. Tamamını çekemedim, çünkü filmim bitti. İnsanlar yerlere yatmışlar. Polis panzerleri acı acı siren çalarak polisler aslında olayı yaratanları yakalamak yerine topluluğun üzerine gidiyorlar, ses bombası sis bombası atıyorlar, sirenler çalarak paniği arttırmaya çalışıyorlardı. O panikle de insanlar kaçışıyorlardı. Kazancı Yokuşu'na doğru daha çok bir yönelim oldu. En çok ezilenler de orada oldu. Ölen 34 kişinin 29'u orada ezilerek ölmüştü. 5 kişi de silahla vuruldu." 'DAVANIN MAĞDURLARI SANIK OLDU' Dava sürecinde garip olaylar yaşandığını anlatan Öz, "Bu olaydan sonra gerçek faillerin kimler olduğu belliydi açıkça. O davanın mağdurları sanık yapıldı. Buradaki işçiler toplantı dağıldıktan sonra Beşiktaş'taki 526 kişiyi alıyorlar emniyete götürüyorlar rastgele. Oradan 98 kişiyi sanık yapıyorlar. Ahmet Güllüoğlu isimli bir polis memuru olay sırasında 'ben' diyor 'şu AKM'nin arkasında tuvaletteydim dışarı çıktım. Olay başlamış ben yere yattım.' Oradan adamların üzerindeki elbiseye kadar tarif ediyor 98 kişiyi. Ve onlar tutuklanıyor. Ben onların avukatlığını yaptım. Hepsi beraat etti. Polis Güllüoğlu, mahkemede ağlayarak ikrar etti. 'evet' dedi 'ben bunların hiç birini görmedim, ben saklandım kendimi korudum ama polis bunları yazdı ben de imzaladım pişmanım' dedi. Meydanda bulunan kovanlarla silahların karşılaştırılması yapılmadı. Emniyet makamları, elindeki belgeleri, bilgileri savcılığa kasten bildirmedi. O gün burada hangi emniyet mensupları görevliydi? Kimler hangi noktadaydı? Diye mahkemeden defalarca teskere yazdırdık. 33 yıldan beri bu mahkeme teskeresine cevap verilmedi. Kimlik saptamaları yapılmadı. Gerçek faillerden bir kişi bile mahkeme önüne çıkartılmadı. Asıl suçluların bunlar olmadığı savcı iddianamede söylüyor. Ve diyor ki 'bunlar bellidir, emniyet güçleri içindedir. Bunlar bulunup getirilmelidir. Getirilmedikçe de bunun hesabı sorulamaz.' diyor." dedi. 'POLİS ATEŞ EDİLEN YERLERİ BOŞALTMIŞTI' Emniyet güçlerinin olayların büyümesinde etkili olduğunu ifade eden Öz, şöyle devam etti: "Polisler o ateş edilen yerleri günler öncesinden boşaltmışlardı. İçine polis yerleştirmişlerdi. Mesela Pamuk eczanesinin üstüydü; oteli boşatmışlardı. 4 tane Amerikalı dışında kimse yoktu orada. Amerikan ajanları da oradaydı. Emin konuşuyorum, görüntülerini de verdim adlarını da mahkemeye verdim. Çünkü otelin çalışanlarının bizim sendikaya üyeydiler. Onlar tek tek tanıyorlar, biliyorlardı ve bize kayıtlarını getirdiler. Amerikalılar, olaydan dört gün önce yerleşmişler. Dört kişiydiler ve olay başladıktan sonra bir arabaya binip Gümüşsuyu istikametine kaçıyorlar ve yurt dışına kaçırılıyorlar. Sular İdaresi'nin üzerinde resmi polisler vardı. Uzun namlulu silahlarla duruyorlardı. Zaten Üsteğmen Abdullah Erim, o Sular İdaresi'nin arkasında güvenlikten sorumlu, o da söylüyor. 'Bunlar polisler, duvarın üstüne çıkmıştı, bir kısmı da aşağıdaydı. Bu ateş edenleri ben gördüm yakaladım 20 kişiyi. Emniyet mensupları geldi onlara teslim ettim. Onlar aldı götürdü Taksim Gezi Parkı'na orada da bırakmışlar' diye. Continental Oteli'ne bilirkişi heyetiyle gittik. Rapor verdi dosyada mevcuttur. Diyorlar ki 'bu pencerelerden yapılan atışlar içerden dışarıya yapılan atışlardır.' Zaten polis 5 gün öncesinden bütün alanın binalarını boşalttı. İçine kendisi girdi. Ve ateş edilen yerler onların 'boşalttık biz güvenliği aldık' dediği yerlerden yapıldı.Yani, polis aslında bu işi yaptı; devlet yaptı. O günkü bugünkü değişmedi, devlet içindeki devlet çetesi vardır. O karanlık güçlerdir. Ve Amerikan emperyalizminin talimatıyla olmuştur. 12 Eylül faşizmini getirmek için yapılan en büyük eylemdir. Türkiye'yi bir darbe sürecine getirmek için." 'BANA GÖRE DEMİREL BAŞ SANIK' Davanın zaman aşımına uğradığı iddialarına tepki gösteren Öz, "Bu insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Bunda zaman aşımı olmaz. Burada baş sanık bana göre her zaman tarif ettim Süleyman Demirel'dir. Demirel o dönem her şeye hâkimdir. Konuyu kapatmaya yönelik girişimlerde bulunmuş. Hiç araştırmayı sağlamadığı gibi engellemeye çalışmıştır. Demirel her zaman söylerim muhalefetteyken demokrattır, iktidara gelince faşist olmuştur. Ben söyledim illegal TKP üyesi olarak Demirel muhalefetteyken, ben illegal parti adına randevu alıp kendisiyle görüştüm ve eylem birliğine karar verdik. Ankara'da 'Anayasa ve Demokrasi' isimli panel düzenledim. Demirel benimle geldi orada konuştu. Tam demokrasiyi savundu 'bunlardan hesap sorulmalıdır sorulacaktır' dedi. Ama akabinde iktidar olunca söylediklerini gene unuttu her zamanki gibi." 'ERGENEKON ZİHNİYETİ DEVAM EDE GELDİ' Ergenekon soruşturmalarıyla gün yüzüne çıkan zihniyetle 1 Mayıs'ta yaşanan olayların ardındaki zihniyetin aynı olduğu söyleyen Rasim Öz, "Ergenekon zihniyeti devam ede geldi. Aynı zihniyet. Belki kişiler değişti ama o anlayış, o grubun eylemleri, tavırları hiç değişmedi. Daha da pekişerek sürdü. O günün provokasyon yapanları, tertipçileri çeteleri bugüne kadar devam ede geldi. Hiçbir zaman onlar su yüzene çıkarılıp hesap sorulmadı. Umut verici diyorum ama Ergenekon soruşturmasında sonuna kadar gideceklerine emin değilim. Bu yeni operasyonlarla devam eder, üzerine gerçek anlamda gidilirse bütün bu sır kalan üstü örtülen cinayetler, her türlü provokasyon su yüzüne çıkarılacaktır ve hesap sorulacaktır." değerlendirmesini yaptı. Rasim Öz, savcıların 1 Mayıs olaylarını soruşturması halinde her türlü belge ve bilgiyi sunmaya hazır olduğunu kaydetti. CİHAN
<< Önceki Haber 'Ateş edenleri gördüm, çekim de yaptım' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER