Arınç, “
BDP’li vekillerin ekmeğine yağ sürmemek açısından
dokunulmazlıklar kaldırılmamalı. Bu milletvekilleri örgütün içine hapsettikleri, adeta tutsak aldıkları insanlar. Onların dilini konuşuyorlar, onların yap dediklerini yapıyorlar. Bırakın 400 kilometreyi 4 metresi bile hakim değiller” dedi.
Öcalan’ı adada unuttular
“Terör sorununun çözümü için yeniden Öcalan’la
müzakereler mi başlamalı?” sorusunu Arınç, “Öcalan’ı adada unuttular” sözleriyle yanıtladı. Arınç, katıldığı
ana haber bülteninde de özetle şu mesajları verdi.
Tedirginliğe yol açtı
“Yine yüreklerimize ateş düştü. Maalesef 10 askerimizin şahadet haberini duyduk. Fevkalade üzgünüz. Terörle mücadele devam edecektir. Bu olaylar yeni olaylar değil. Ancak savaş ya da düşük yoğunluklu savaş olarak nitelendirmek doğru değil. Çatışmalar, verilen zayiat fevkalade ağır. Ama bu
terörle mücadeledir. Bunun bitmesi şu veya bu şekilde terör sorunun çözülmesi lazım. Yaşanan olaylar büyük bir tedirginliğe yol açtı.
Halk savaşa katılmadı
Sivil
halkı da
hedef alan büyük saldırılar var. Terör örgütünün
devrimci halk savaşı olarak başlatmak istediği bir konu var. Bunun için şehir yapılanmasına da önem verdiler. Halk bu savaşa katılmadı. KCK tutuklamalarıyla örgütün şehir içindeki uzantıları nefes alamaz hale geldi. Daha şiddetli, insanların feryatlarını daha çok arttıracak eylemlere yöneldiler.
Uludere gibi bilgi karmaşası
(BDP’li milletvekillerini kastederek) örgütün propagandasını bu kadar cüretkar yapmak hiç bir siyasiye yakışmıyor. Bırakın 400 kilometreyi 4 metreye bile hakim değiller. Bunlar bir anlık işler.
Güvenlik güçleri geldiğinde ya kaçıyor ya pusu kuruyorlar. Bu tür eylemler örgütün
intihar noktasında olduğunu gösteriyor. 30 yıldan bu yana başarı kazanamadılar. Mücadelenin bizim açımızdan zor tarafı biz hukuk devletiyiz ve devletiz. Eşkıya değiliz. Bizim güvenlik güçlerimiz hukuk içinde hareket ediyorlar. Uyarıyorlar, havaya ateş açıyorlar. Bazen
çoban zannettik diye ateş etmiyorlar. Bazen de Uludere’deki gibi bilgi karmaşası içine düşebiliyorlar.
Onların dilini konuşuyorlar
BDP’liler parlamentoya girdiklerinde
siyaset dilini kullanacaklarını düşünerek mutlu olmuştum. Terör örgütü yalnız kalacak, dışlanmış olacaktı. Bu milletvekilleri örgütün içine hapsettikleri, adeta tutsak aldıkları insanlar. Onların dilini konuşuyorlar, onların yap dediklerini yapıyorlar. Dokunulmazlıkların bugün için kalkması elzem mi? Bu bir siyasi karardır. BDP kendisini kapattırmak istiyor. Bu partiler ne kadar kapatılırsa halkta ki tepki onları daha çok yaşatacak. Bunların ekmeğine yağ sürmemek açısından dokunulmazlıklarının kaldırılmasından yana değilim. Yeni anayasa yapılırken dokunulmazlık konusu yeniden düzenlenmeli.
Aktif siyasete son
30 Eylül’de partimizin kongresini yapacağız. 75 kişi, 3 dönemi tamamladık. Tekrar milletvekili olmayacağız. Şahsen ben buna çok memnunum. Aktif siyasetin içinde olmayacağım. Siyasetteki birikim ve tecrübelerimi özel hayatımda değerlendireceğim.”