Ankara'nın İran'a verdiği ince mesaj!

Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan, Ankara'nın İran'a verdiği mesajın perde arkasını yazdı.

Ankara'nın İran'a verdiği ince mesaj!

Ankara'nın İran'a mesajı ve başkentteki Acem çatlağı Türkiye Bingöl'den gelen saldırı ve şehit haberleri ile uğraşırken başkentte diplomasi için küçük, Türkiye için sembolik önemi büyük bir olay yaşandı. Ankara'da temaslarda bulunan İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Başkanı Said Celili resmi görüşme için Başbakanlık'a gelmişti. Fakat kimse karşılamadığı gibi yarım saat de bekletildi. Celili ve beraberindeki heyetin şaşkın bakışlarla Başbakanlık kapısında bekleyişleri, sık sık saatlerine bakışları dikkat çekiciydi. Normal şartlarda bu tip planlı temaslarda böyle şeyler olmaz. Toplantının saati, katılımcıları, çerçevesi çok net belirlenmiştir. Ancak taraflardan birisi 'mesaj vermek' istiyorsa sembolik adımlar atar. O açıdan Türkiye'nin tavrını iyi okumak gerekli. Tabii ki 'özel anlam yüklenilmemesi, teknik aksaklık nedeniyle gecikmenin olduğu' türünden bir açıklama yapıldı. Ancak Türkiye-İran ilişkileri son bir yıldır hayli limoni. İran her fırsatta Türkiye'ye bel altı vurdu Özellikle de siyaset cephesinde. Bu yüzden herkes gecikme ve bekletilmenin ne anlama geldiğini anladı. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz mart ayında Başbakan Erdoğan, Güney Kore yolculuğu gibi yorucu bir seyahatten sonra geldiği Tahran'da Ahmedinejad'ın hastalığı bahane gösterilerek bir gün bekletilmişti. Fakat gelin görün ki Ahmedinejad hasta değildi ve o gün başka görüşmeler de yapmıştı. Sadece bu olay bile Türkiye'nin tepki göstermesi için yeterliydi. Ancak dünkü hareket bu olayın ötesinde başka anlamlar da içeriyor. Bir bakıma İran'ın günah defteri hayli kabardı. PKK'ya verdikleri destek son Şemdinli olaylarında alenen ortaya çıktı. İranlı askeri yetkililer Türkiye'yi muhtelif defalar tehdit eden açıklamalar yaptı. Suriye ile ilgili politikaları ve aslında 'Esed'e destek oluyormuş gibi yapıp Türkiye ile mücadeleye girdikleri' de artık sır değil. PKK'yla ortak hareket eden ve suçüstü yakalanan İran ajanlarının 100 civarında olduğu söylendi ama istihbarat dünyasının yaklaşımı bu rakamın en az 5 katı ajanın Türkiye'de faal olduğu yönünde. Geçmişe doğru sayısız örnek vermek mümkün. Yani İran'ın Türkiye'ye karşı bakışı maalesef sorunlu. Bir araya gelindiğinde ya da mikrofonlara farklı şeyler söylense de perde arkasında yaşananlar tam tersi oldu. Özellikle son bir yılda. PKK ile mücadele ediyormuş gibi yapıp aslında Türkiye İran sınırını örgüte teslim ettiklerini kamuoyu son aylarda öğrendi ama güvenlik bürokrasisi için yeni bir bilgi değil. Hatta PKK'nın Kandil'deki lideri Murat Karayılan'ın ortadan kaybolması sürecinde İran'ın aktif rol oynadığı başkentte bilinen bir olay. Siyaset cephesi biraz gecikmeli de olsa İran'ın Türkiye'ye karşı hasmane tutumunu gördü. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Ramazan ayının son günlerinde yaptığımız iftarda çok çarpıcı açıklamalara değinmişti. İran'la iş birliği yapalım ısrarı Arınç 'Sükûtu hayale uğradım' deyip ' İran ile istihbarat paylaşımı yapıyorduk. Fakat gördük ki İran ile PJAK arasında bir savaş olmamış. PJAK oradaki militanlarını bu tarafa kaydırmış' demişti. Hükümet çevrelerinde sükûtu hayale uğrayan tek isim Arınç değil. Gerçi 'iflah olmaz İran sevgisi yüzünden' yaşanan bunca olaya rağmen İran'a toz kondurmayan etkili ve yetkili çevreler de yok değil. Onlar bugünlerde 'yeni iş birliği modelleri' üzerinde kafa yoruyorlar. Gerek Başbakan Erdoğan'ın gerekse de Cumhurbaşkanı Gül'ün son aylarda yaşanan olaylardan sonra İran'a eskisi gibi yaklaşmayacakları aşikâr. Zaten dün yaşanan olay da bu düşüncenin yansıması. Bakalım 'İran'la iş birliği yapalım' diyenler mi yoksa 'yaşanan bunca olaydan sonra Acemler'e nasıl güveniriz' düşüncesinde olanlar mı ağır basacak?
<< Önceki Haber Ankara'nın İran'a verdiği ince mesaj! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER