Hayatları oyun
Koca koca adamlar oyun oynar mı? Oynar. Birden fazla devletin ve çok sayıda
devlet adamının kararlarının etkili olduğu bir uluslararası ihtilâfın nerelere kadar varacağını öngörme oyunu...
CIA ajanı Miles Copeland 1980’lerde yazdığı ve dilimize ‘Devletler
Oyunu’ adıyla çevrilmiş kitabında anlatmıştı oyunun esaslarını...
Daha önce (Haziran 2007)
Hudson Institute adlı
Washington-merkezli kuruluşta
Türkiye üzerine oynandığını öğrenmiştik de bütün
ülke ayağa kalkmıştık...
Şu yakınlarda Brookings Institute’de oynamışlar; dün gazetelere baktım, birkaç kalem dışında dokunan olmamış...
Oyun basit aslında:
Suriye’de devam edegelen iç-savaş görüntüleri ancak askeri müdahaleyle sona erebilir; bunu yapabilecek bölge gücü Türkiye, ama Türkiye adına karar verenler gönülsüz... Şartlar nasıl gelişirse Ankara ayak sürümekten vazgeçer? Suriye’de ölümlerin sayısı kaça çıkarsa? Sınıra dayanan mültecilerin sayısı kaça ulaşırsa? Demek yine müdahale etmiyor; peki ya Türkiye’de etnik ve mezhebi açıdan hassas bir-iki kentte bombalar patlarsa?
Türkiye’nin soruna tek başına müdahil olması, askerlerini sınırın öte tarafına geçirmesi için
en etkili senaryonun bombalama olayları olduğu ortaya çıkmış oyunda...
Hürriyet gazetesi haberi
Gaziantep’te dokuz can alan bombalama olayına açıklık getiriyormuş gibi sundu önceki gün. Hayret,
gürültü çıkmadı.
Oysa beş yıl önce
“Türkiye’de ordu idareye ne zaman, hangi şartlarda el koyar?” sorusuna cevap aranan Hudson’daki oyun deşifre olduğunda küçük bir kıyamet kopmuştu. Özellikle de oyuncular arasına o sırada Washington’da bulunan Türkiye’den bir askeri heyetin üyelerinin de katıldığı duyulunca...
Unutanlar için hatırlatayım: Haberi ilk CNN-Türk ekranından duyuran muhabirin işini kaybetmesine yol açan bir süreç yaşandı Hudson’dan sonra...
Şimdi ise, benzer bir haber, aynı grubun gazetesinde kocaman bir manşet olabildi.
Amerikalılar böyle oyunları sever. Keşke bizler de düşünce üreten kuruluşlarımızda, işler bu raddeye varmadan, bizden esinlendiği pek belirgin ‘Arap baharı’nın tetiklediği gelişmelerin dönüp bizi nasıl etkileyeceğine dair bir oyun oynayabilseydik... Oyundan edindiğimiz öngörüler ışığında Suriye’de daha serinkanlı bir tavır sergileyebilir,
Mısır,
Libya,
Tunus,
Yemen gibi ‘bahar’ ülkelerinde şimdilerde daha belirleyici roller üstlenebilirdik...
Yıllar önce Hudson’da oynanan oyun kıyametler koparmışken, Brookings’de oynandığı anlaşılan yeni oyun neden fazla ilgi çekmedi?
Şundan: Hudson bir jenerik senaryo olmaktan çok askeri müdahalenin şartlarının oluşmasına katkı anlamını taşıyordu; özellikle de Türkiye’den gelmiş subaylar oyuna katıldığında... Oyunu oynatan kişi de, birkaç ay önce, “Türkiye’de darbe ihtimali yüzde 50” iddialı bir makale (Aralık 2006) yazmıştı. Brookings’teki oyun, Türkiye’nin Suriye’ye müdahale senaryosu yalnızca ve sergilenecek tavrı öngörmeye yönelik...
Gaziantep’te patlayan bomba öngörüyü kısmen doğruluyor; Amerikalıların beklediği gibi ve öngördükleri illerden birinde patladığı için...
Ancak, Washington’da oyun oynayanların beklentilerinin aksine Türkiye Suriye’ye asker göndermedi.
Oyuncular kusurumuza bakmasın, başka illerimizde benzer bir
patlama olayı yaşanması durumunda dahi Suriye’ye asker göndereceğimizi sanmıyorum.
PKK ve arkasındaki güçlerin aslında kimin oyununu oynadıklarını biliyoruz çünkü...