Ergenekon ve
darbe davasında yargılanan bazı sanıkların aylar önce "
yasa değişikliği olacak, çıkıyoruz.
Mayıs-haziran kritik" diye duyurduğu süreçte sona gelindi.
Kamuoyundan gizli şekilde yürütülen özel yetkili mahkemelerle ilgili çalışmada nelerin olacağı; darbe davalarına karşı çıkan medyada geniş yer buluyor.
Ancak düzenlemenin medyaya sızan şekliyle çıkması halinde AK Parti, hem reformcu kimliğine darbe vuracak hem de kendi programıyla çelişecek.
İktidar partisinin internet sitesinde yer alan programında "Haklı zayıfları, haksız güçlülere karşı koruyan bir
yönetim anlayışına sahibiz" diyor. Ergenekon ve darbe soruşturmaları devlet yetkisini elinde bulunduran 'haksız güçlülerin' kim olduğunu deşifre etti.
Türkiye referanduma kadar
Genelkurmay başkanının suç işleme ihtimalinin düşünülmediği bir ülkeydi.
Referandumda millet, hükümetin yaptığı düzenlemeye destek vererek tüm zırhları kaldırdı. YAŞ kararlarına karşı yargı yolu açıldı. Askeri yargının, devlet güvenliğine ve anayasal düzene karşı suçlara ait davalara bakamayacağı
kayıt altına alındı.
Plan aşamasında yakalanan darbeciler, bu düzenlemeyle ilk defa hakim karşısına çıkarıldı. Tamamlanmış bir darbenin (12
Eylül) mimarlarının
dokunulmazlıkları kaldırıldı.
Bu aşamadan sonra, sivil ve askeri bürokratları özel izinle korumaya almak olur mu?
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin programında bu konuda bağlayıcı teminatlar var:
"Demokrasilerde vatandaşlardan bir kısmının daha üstün hak ve özgürlüklerden ya da ayrıcalıklardan yararlanması mümkün değildir. Demokrasilerde vatandaşlar, yasaların eşit koruyuculuğu altında özgürce yaşarlar...
Milletvekili ve bakanların yargılanmaları önündeki anayasal engeller kaldırılacak; dokunulmazlık, tüm kamu görevlilerinin yargılanabilmeleri önündeki engeller ve ayrıcalıklarla birlikte ele alınacak ve milletvekillerinin
Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerine inhisar ettirilecektir. Siyaset alanının daraltılmasına ve saygınlığının gölgelenmesine dönük tüm teşebbüslere karşı kararlı bir
politika izlenecektir."
AK Parti, 'üstünlerin hukuku'na
itiraz eden bir parti. "Kanun önünde eşitlik, bireysel hak ve özgürlüklerin korunması, devletin hukuka bağlılığının güvence altına alınması temel değerlerdir" cümlesi de aynı programda yer alıyor.
AK Parti,
demokratikleşme yolunda 3 Y (yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar) ile mücadele sözü verdi. Şu tespit de aynı programda yazıyor: "Toplumları v
e devletleri tahrip eden yozlaşma, yolsuzluk,
usulsüzlük, çıkarcılık, iltimas, hukuk önünde ve fırsat açısından eşitsizlik,
ırkçılık, partizanlık, despotluk gibi olumsuzluklar partimizin en yoğun mücadele alanlarıdır."
Yolsuzluk davalarının özel yetkili mahkemelerden alınacağı iddiası da partinin bu konuda verdiği teminatlara aykırı. "Şeffaf ve yolsuzluklardan arınmış bir düzen ancak
adaletin işlemesiyle mümkündür." tespitinin yapıldığı programda, 'Yolsuzluklarla Mücadele' en önemli konu başlığını teşkil ediyor.
Mücadelenin nasıl yapılacağı konusunun cevabı da yine parti programında: "Kamu Yönetimi'ndeki yolsuzluklarla mücadele için ilgili başsavcılıkların yetkileri artırılacaktır. Yürürlükteki Anayasa'nın parlamentoya verdiği Sayıştay'a denetim yaptırma yetkisi
kanuni düzenlemeye kavuşturulacaktır."
Demokrasilerde parti programı, müteahhidin yapacağı inşaatın projesi gibidir.
Müteahhit, belli bir proje üzerinden
sözleşme imzalandıktan sonra,
tek taraflı olarak bu projede değişiklik yapabilir mi?
ALİ AKKUŞ - ZAMAN