Silivri'de 5 dakika!
Ahmet Hakan geçen hafta Silivri'ye gidip izlenimlerini kaleme aldı. Duruşma salonunda dakikalarla sınırlı geçen vakitte şu sonuçları çıkarmış:
1.
Ergenekon Davası'nı sadece iki muhabir izliyor.
2.
Genelkurmay eski Başkanı
İlker Başbuğ orada. Fakat gazeteciler yok.
3. İddianameleri sayfalarına taşıyanlar, kitap üstüne kitap yazanlar, iddialara
destek verenler, saçmalık olarak görenler... Hiçbiri yok.
4. Silivri'de bir
cinayet işleniyor. Gazeteciliğin boğazı sıkılıyor, üzerine kurşunlar yağdırılıyor, karnına
bıçak sokuluyor.
Epeydir bu işlerin içindeyiz. Ekiplerimiz yıllardır orada çalışıyor, haber geçiyor. Bunlar doğru olamazdı.
İlk
isyan Twitter'da başladı. Ergenekon muhabirleri Ahmet Hakan'ın Silivri ziyaretine ilişkin enteresan detaylar veriyorlardı. Sonra,
küçük bir araştırma yaptım. Başta kendi haber merkezimiz olmak üzere, Silivri'de
duruşmaları takip eden gazetecilerin fikirlerini aldım. Gerçek Silivri güncesini çıkardım.
En az 15 muhabir izliyor
En sıradan günlerde bile en az 15 muhabir davaları takip ediyor. Sıcak gelişmelerin olduğu veya beklendiği günlerde bu sayı ikiye katlıyor. TRT, NTV,
Sabah,
Milliyet,
Habertürk Gazetesi,
Taraf,
Star Gazetesi,
Cumhuriyet,
Aydınlık, sıklıkla
Kanal D ve üç haber ajansı (AA, CİHAN, DHA) sürekli Silivri'de, sabit birer
ekip bulunduruyorlar. Gün boyunca Silivri'deler. Görevleri duruşma takip etmek ve başkaca bir iş de yapmıyorlar. İHA ve
yabancı ajanslar da gündemlerine göre belli periyotlarla geliyorlar. (Gerekirse gazetecileri isim isim belirtebilirim.)
Sıcak gelişmelerde
CNN Türk,
Habertürk TV, Samanyolu Haber,
Bugün TV, Kanal 24, SKY 360, Kanal B ve A Haber başta olmak üzere, haber kanalları
canlı yayın araçlarıyla orada oluyorlar. Gazeteciler sabah duruşma başlar başlamaz salonda basına ayrılan bölümde yerlerini alıyorlar. Hangi
sanık savunma yapacak, hangi
tanık dinlenecek, hangi
avukat konuşacak bütün bunları zaten biliyorlar. Her gün orada oldukları için sürece hâkimler. Öğleden sonra, günü toparlamak için hemen salonun yanındaki basın odasına geçiyorlar. Duruşma salonunda gazetecilerden bir veya iki kişi
nöbetçi kalıyor.
Gelelim Ahmet Hakan'ın güncesine
Kendisi farkında değil belki ama muhabirler onu da adım adım takip etmiş. Silivri'ye 29 Mayıs Salı günü akşam saatlerinde gitmiş. Duruşma salonunun dışındaki kantinde sigara içerken oradaki bir muhabir arkadaşa "Geçerken uğradım" diyor. Sonrasında duruşma salonuna giriyor, dakikalarla sınırlı bir süre görünüp ayrılıyor. Nasıl olduysa, davaların birleşmesinden bu yana hiçbir duruşmaya katılmayan
İlker Başbuğ'u da sanıklar arasında sayıyor hem de ilk sırada.
Hoş... Benzer bir hatayı daha önce
Balçiçek İlter de yapmış, kısa süreli Silivri ziyaretinde salonda olmayan Mehmet Haberal'ı duruşmaya dahil etmişti. Ahmet Hakan, Ergenekon davasının iki muhabirle takip edildiğini yazarak davanın gözden düştüğünü ima ediyor. Oysa onun Silivri'ye gittiği saat, muhabirlerin haber geçme saati. Hepsi mahkemenin basın odasında görevleri başında.
Basın odasına uğrama zahmetine katlansa, Silivri'de
mesai yapan gazetecileri görebilecek ama yazı konusu oluşmuş bir kere: "Silivri kendi haline terk edildi, gazeteciler bile ilgisiz!"
Ahmet Hakan bir yerde çok haklı. Meslektaşlarını asılsız gözlemleriyle jurnallerken büyük bir cinayet işliyor ve "cinayeti kör bir kayıkçı bile görmüyor." Ve Ergenekon muhabirleri, onu bir
tam gün (09.00-18.00) birlikte mesai yapmak üzere Silivri'ye bekliyor.
TARIK TOROS - BUGÜN