Afyonkarahisar'da, 25 askerin şehit olduğu
mühimmat deposundaki
patlamayı
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlu, 'tasnif, sayım yapılırken meydana gelen bir kaza' olarak nitelendirdi.
TSK ise daha temkinli bir üslup kullanarak,
patlamanın 'henüz bilinmeyen bir nedenle' yaşandığını açıkladı. Patlamanın gece 21 sularında meydana gelmesi kafaları karıştırdı.
O saatte patlayıcılarla ilgili tasnif ve sayım yapılmasının 'olağan dışı' olduğu dile getiriliyor. Normal şartlarda TSK'nın mühimmat depolarında sayımlar gündüz gerçekleştiriliyor.
Güneş battıktan sonra bu işlem yapılmıyor.
El
bombaları ve fünyeler ayrı depolarda muhafaza ediliyor. Fünyelerin tutulduğu yerlerde patlama riski sebebiyle elektrik tesisatı bile bulunmuyor. Patlayıcıların tasnif ve sayımı,
subay ve astsubaylar tarafından yapılıyor. Sevkiyat esnasında yani patlayıcıların bir yerden başka bir yere taşınmasında ise er ve erbaşlar görev alıyor.
Acil bir durum olması halinde ya da mühimmat sayımının belli bir güne kadar yetiştirilmesi istendiğinde, birlik komutanının emriyle sayım işleminin gece de yapılabileceği kaydediliyor.
'Ne yaparsanız yapın sayımı tamamlayın'
Cephanelikteki mühimmatların Susurluk'tan getirildiği bildirildi. Malzemeler
tren istasyonundan kamyonlarla birliğe taşındıktan sonra ilgili komutanın
"10 gün sonra denetlemem var. Ne yaparsanız yapın sayımı tamamlayın" diye emir verdiği belirtiliyor. Bir şehit
babasının, patlamadan bir saat önce oğluyla yaptığı
telefon görüşmesi de iddiaları doğrular nitelikte. Acılı baba,
"Depoda C-4 patlayıcılar, G-3 mermileri ile el bombaları bulunuyormuş. Susurluk'taki 44. Mühimmat Bölük Komutanlığı'ndan gelen mühimmatları yerleştiriyorlarmış" dedi.
Afyon'daki patlamada
sabotaj ihtimali de gündemde. Fakat mühimmat depolarında görev yapacak
personelin titizlikle seçildiği, tasnif ve sayım işlemi sırasında sıkı bir aramadan geçirildikleri belirtiliyor.
Bu yüzden sabotaj ihtimalinin zayıf olduğu, dikkatsizlik ve ihmal ihtimalinin ağır bastığı ifade ediliyor. Küçücük bir kıvılcımın bile faciaya neden olabileceği kaydediliyor. Savunma uzmanı
emekli Binbaşı Yakup Evirgen, patlamanın insan unsurundan kaynaklandığını düşünüyor. Evirgen, "Bir personel
el bombasını elinden düşürmüş olabilir, yanlışlıkla pimi çekmiş olabilir ya da fünyeye yanlış bir işlem uygulanmış olabilir" diyor. Evirgen'e göre herhangi bir sabotaj olsaydı, yetkililer bunu açıklar, kamuoyundan gizlemezdi.
Öte yandan patlayıcıların iglo
tipi denilen çok güvenli depolarda muhafaza edildiği biliniyor. Bir
hava saldırısı karşısında bile bu depoların dayanıklı olduğu belirtiliyor. Emekli
Tuğgeneral Haldun Solmaztürk ise, Afyonkarahisar'daki patlamada kaza ihtimalinin düşük olduğu görüşünde. Solmaztürk,
"O saatte 25 asker orada ne yapıyordu? Şemdinli, Beytüşşebap gibi yerlerde olabilir, sıcak çatışma var mühimmat lazım olabilir ama Afyon'da niye o saatte bu yapılıyor? Oradaki patlamaya
PKK saldırısı demek ne kadar mümkün değilse bu bir kaza demek de o kadar mümkün değil" değerlendirmesinde bulunuyor.
'SABOTAJ İHTİMALİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ'
Emekli Binbaşı
Şahin Akdoğan da sabotaj ihtimalinin
küçük de olsa bir köşede tutulması gerektiğini düşünüyor. Akdoğan, "Mesela ben görevdeyken,
piyade tüfeğiyle 50 metreden el bombasına ateş ettim ve patlattım" şeklinde konuşuyor. Akdoğan'a göre, el bombasının yere düşerek patlama olasılığı düşük. Ancak çok yüksekten yere çarpması durumunda patlama gerçekleşebilir. Olayın nasıl gerçekleşmiş olabileceğine dair ise şu yorumda bulunuyor: "El bombaları
sandık içinde kolay kolay patlamaz.
Ancak kullanıma hazır bir el bombası depoya taşınırken kaza eseri patlamış olabilir. Ya da bir elektrik akımı el bombasıyla bir şekilde temas etmiş olabilir."
Patlamayla ilgili Zaman'a konuşan emekli bir subay ise ilginç bir noktaya dikkat çekiyor. Adının açıklanmasını istemeyen emekli subay,
"Kullanma zamanı geçmiş el bombalarının imhası da yapılıyor olabilir. Bu işlemde, el bombasının içindeki TNT (patlayıcı) çıkarılır. Daha sonra boş bomba imha edilir. Böyle bir işlem yapılırken, sigaradan ya da başka bir şeyden gelecek küçük bir kıvılcım faciaya neden olur" diyor.
Bir başka iddia ise,
söz konusu birlikte anti personel mayın bulunduğu yönünde. Ancak Türkiye 2004'te altına imza attığı Ottowa Sözleşmesi'yle birlikte bu tür patlayıcıları imha etmeye başladı. Anti personel mayınlarının envanterde gözükmediği ve kaydının bulunmadığı, fakat terörle mücadelede bazı noktalarda kullanıldığı iddiaları daha önce basına yansımıştı.