Kırgızistan seyahatinde beraberindeki gazetecilere gündemi değerlendiren Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, "Aynı safta birlik-beraberlik içinde durduk. Ümit ediyorum,
Gaziantep ruhu iyi bir
mesaj oldu. Bundan sonrasına da faydası olur" dedi. Oluşan tepkinin
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) binalarının ateşe verilmesine vardırılmasını ise çok yanlış bulduğunu, bunun
terör örgütünün amacına
hizmet edeceğini belirtti.
"Bayramı büyük acılar yaşayarak geçirdik" diyen Cumhurbaşkanı Gül,
Suriye konusu ve mezhep tartışmalarıyla ilgili olarak da çarpıcı açıklamalar yaptı: "
İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinejad'la görüşmemizde 'Suriye meselesinde bu politikaların mezhep duygularıyla yapıldığı görüşüne kapılmayın' dedim.
Saddam Hüseyin örneğini verdim. Kim halkına zulmediyorsa bizim gözümüzde bunun mezhebi olmaz."
Kırgızistan gezisini kulağındaki rahatsızlık sebebiyle yarıda kesen Cumhurbaşkanı Gül, uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Açıklamaları özetle şöyle:
Gaziantep'teki cenazeye tüm liderler katıldı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Maalesef son dönemde
terörist faaliyetler daha çok hissedilmeye başlandı. Bayramı büyük acılar yaşayarak geçirdik. Gaziantep'teki terörist saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımızın arasında çocuklar vardı.
Cenaze namazını kıldıran imam bile 'çocuk niyetine' dedi. Onlar daha küçücük çocuklardı. Ama böylesine günlerde teröre karşı hep beraber durabilmek çok önemlidir. Biz ve tüm liderler, siyasetçiler 'hep beraber gidelim', 'bu konuda birlik ve beraberliğimize verdiğimiz önemi gösterelim' dedik. Aynı safta birlik beraberlik içinde durduk.
Gaziantep ruhu oluştu...
Ümit ediyorum, Gaziantep ruhu iyi bir mesaj oldu. Bundan sonrasına da faydası olur.
Siyasi farklılık ve gerginlikler bir yana mı bırakıldı?
Gaziantep'teki cenazede herkesin aynı safta olması önemlidir. Böyle günde herkesin ayrı telden çalması doğru olmaz. En azından şu anda herkesin teröre karşı birlik olacağını göstermesi lazım. Bu ne kadar uzun sürerse terör de o kadar geriler. Terörle mücadelede herkesin farklı düşünceleri olabilir. Önerileri saygıyla dinlememiz ve yıkıcı olmamamız lazım.
Güvenlik güçlerinin tamamı
işbirliği içinde büyük bir fedakarlıkla mücadele ediyor. Terör örgütü bu yılı var olup olmama yılı ilan etti.
Güvenlik güçleri bunun farkında, önceden her şeyi yakından takip ediyorlar.
PKK, KÜRT'Ü-TÜRK'Ü TEPKİ GÖSTERİNCE ÜSTLENMEDİ
PKK olayı neden üstlenmedi?
Silahlı şekilde yerleşim merkezlerini geçmiş yıllarda olduğu gibi
kontrol altına alma planları vardı. Güvenlik güçlerimiz bunu önceden öğrenmiş,
terör örgütünün Şemdinli'ye girişini engellemiştir. Her ne kadar PKK 'benim işim değil' dese de teröristlerin sicilleri o kadar kötü, o kadar kabarık ki, insanın aklına başka bir şey gelmiyor. Küçük çocukların da içinde olduğu sivillerin bayramda öldürülmesinin ardından Kürt'üyle Türk'üyle herkeste ortaya çıkan tepki oluşunca böyle bir şey demiş olabilir. Buna benzer 5-6 olay var. Benim PKK olduğuna dair hiçbir tereddüdüm yok.
İstihbarat zafiyeti var mı?
Maalesef bu
terör olayları yaşanıyor. Hemen 'istihbarat ve güvenlik birimleri çalışmıyor mu, bunlar önceden haber almıyor mu?' deniliyor. Aksine istihbarat örgütü son dönemde çok iyi çalışıyor. Bu tür olaylar için de uyarıda bulunuyor. Terör örgütü bazı olaylarda ya etkisiz hale getirildi ya da önceden yaptığımız hamlelerle başarısız kılındı. Fırsat verilmedi. Büyük kayıpları oldu. Bu planları tutmayınca daha kalleşçe girişimlerde bulunacağı uyarısı zaten yapılmıştı. İstihbarat birimlerimizin ortaya çıkardığı çok sayıda olay var ama hepsi açıklanmıyor. Ama maalesef aradan bir tanesi kaçınca Gaziantep'te olduğu gibi üzücü olaylar da gerçekleşebiliyor.
Dış veya komşu ülkelerden teröre destek var. ABD ile işbirliğinden memnun musunuz?
Eğer bir ülke, başındaki belayı başka bir ülkenin desteğiyle çözme noktasına gelir, sürekli bu bahanenin arkasında giderse bu yanlıştır. ABD ya da bir başkası, fark etmez. Tabii ki müttefiklerle işbirliği kesin gereklidir. Onların desteği, bazı komşuların teröre destek vermemesi önemlidir. Bütün imkanlarımızı tek başımıza nasıl geliştiririz, üzerimize düşeni nasıl yaparız? Öncelikle bunu düşünmeliyiz. Sonra ne sorgulayacaksak sorgulayalım.
SURİYE POLİTİKAMIZ HATALI DEĞİL
Suriye politikamız eleştiriliyor?
Normal süreçte işbirliğimiz çok daha fazlaydı. Suriye'de olayları başlatan ve bugünkü hale getiren biz değiliz. Bugünlere gelinmesini arzu etmedik. Uzun süreli ve kademeli demokratik bir değişimi arzu ettik. 'Şam yönetimi
seçim yapsın kazansın' dedik. Geç kalınca uyardık. Ama, kendi vatandaşına savaş ilan edince tarafımızı belli etmek durumunda kaldık. Suriye politikamızın hatalı olduğuna inanmıyorum.
Esed kalır mı?
Zannetmiyorum. Zaten önümüzdeki ay ya da birkaç hafta içinde, Suriye ile ilgili uluslararası ülkedeki geçiş dönemine dair önemli aktörlerin de olacağı bir girişimle karşılaşacağız.
Tampon bölge kurulacak mı?
Biz kimsenin evini terk etmesini istemeyiz. Günden güne Suriyeli
mülteciler artıyor diye övüneceğimiz bir durum da yok. Sadece kaçanlara kollarımızı açıyoruz. Ama, ön
tedbir alıyoruz ve bu gelişler kontrollü oluyor. Onların
Türkiye içine dağılmaması konusunda tedbir alıyoruz. 70 binlere ulaşan bir mülteci var. Suriye'deki iç gelişmelere bağlı olarak yakın takipteyiz.
PROVOKASYONLARA KARŞI SAĞDUYULU OLUNMALI
BDP binalarını ateşe vermek, BDP'liler üzerinden provokatif söylemler yapmak çok yanlış. Bazı vatandaşlarımız sağduyu çağrısı yapınca 'Ne sağduyusu? O acıları görmüyor musunuz? Canlar yanarken bu nasıl söylem?' diye tepki gösterebiliyor. Sakin olmak lazım. Yoksa işte o zaman terör örgütünün amacına hizmet etmiş olunur. Görmek istediği manzaraya istemeden katkı sağlanır. Kardeş kavgası ve provokasyonlara gelmememiz için tüm halkımız sağduyulu olmalıdır.
BDP'NİNKİ, TÜM İPLERİ KOPARINCA YAPILACAK İŞTİ
BDP'lilerin yaptıkları çok sorumsuzca. Onlar aslında siyasi aktör olarak Meclis'e gelmiş olsalar, ne söyleyeceklerse orada konuşsalar, dağdaki o görüntüleri vermeseler çok daha iyi olur. O görüntüler insanların tepkisini çekti. Çok büyük bir yanlış. (Suç mu? sorusu üzerine) Suç bir yana kendilerine de bir faydası yok. Eğer tüm ipleri koparsalar ancak o zaman yapılacak işti bu. Anlamak mümkün değil. Son olay değil, genelde yaptıklarını da kendi iradeleri olarak görmüyorum.
HALKINA ZULMEDENİN MEZHEBİNE BAKILMAZ
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'la görüşmemizde 'Suriye meselesinde bu politikaların mezhep duygularıyla yapıldığı görüşüne kapılmayın' dedim.
Saddam Hüseyin örneğini verdim. Kim halkına karşı savaşıyorsa zulmediyorsa bizim gözümüzde bunun mezhebi olmaz. Hiçbir zaman Türkiye mezhebe bakmaz. Önceliğimiz Suriye halkıdır. İran
Genelkurmay Başkanı'nın Türkiye'yi rahatsız eden açıklamalarıyla ilgili de başta o
komutan olmak üzere düzeltici açıklamalar geldi. İran'dan da bu yönde mesajlar var.