Zülfü Livaneli Vatan Gazetesi'ndeki köşesinde
CHP'ye öyle bir
eleştiri yaptı ki partinin nasıl bir
cevap vereceği şimdiden merak ediliyor.
İşte Livaneli'den bir CHP ve
Önder Sav analizi:
GENEL SEKRETER
Bir romanda genel sekreteri anlatmam gerekse herhalde şu sözleri seçerdim. Zayıf bir gövde üzerinde vahşi kuşları andıran bir kafa, gri gözlere yerleşmiş zalim bakışlar ve ince dudaklarda alaycı bir gülümseme.
Bunca yıl içinde, insan sıcaklığı taşıyan bir tek davranışını, bir tek bakışını göremediğim bir kişidir kendisi.
Karanlıklar prensidir.
Genel
Merkez’in üst katlarındaki buzdan sarayında yaşar.
Kapalı ilişkilerin,
hesapların, kitapların adamıdır.
En büyük başarısı, kişiliğini bunca yıl gözlerden uzak tutmayı başarmış olmasıdır.
Karanlıkta gezdiği için yakalanmamıştır.
Ta ki hacca gitmek isteyen partiliye verdiği cevaba kadar.
Ben hayatımda, bırakın
siyasetçi olmayı, o yaşa
gelmiş hiçbir insanın kendi
halkının değerlerine karşı böyle bir münasebetsizlik yaptığını görmedim.
Kanlı
bıçaklı olanların bile birbirine sayın diye hitap ettiği bir siyaset ortamında, bir insan Peygamber’e karşı bu kadar mı saygısız olabilir!
İster inan, ister inanma; ona kimse karışmaz ama ölmeden önce hacca gitmek için yalvaran
yaşlı bir adamın
peygamberiyle alay etmek nasıl bir ruh halinin işaretidir.
Bu olaydan sonra
Önder Sav yine karanlıklardaki şatosuna çekilmeyi
tercih etti.
Çünkü bu ülkenin hafızasının bir haftalık olduğunu biliyordu.
Ne var ki bu sefer de
telefon rezaletine
imza attı.
***
Genel Sekreter tek başına bir vaka olsa bu kadar üstünde durulmayabilirdi ama bu zat ne yazık ki CHP yönetiminin yüzüdür.
Halka tepeden
bakan, alay eden, delegeyi kuyruğundan kıstırıp yakalayan, solla ilgili bütün heyecanları çocuksu bulan, parti içi iktidarı bırakmamaya
yemin etmiş ama iktidara da gelmek istemeyen bir komitacı grubunun temsilcisidir.
Genel Başkanıyla iyi ve dostça ilişkiler içinde olduğunu düşünen yanılır.
Onlar da kendi içlerinde bir dehşet dengesinde yaşarlar.
Genel Başkan kaplanın sırtına binmiş bir insan gibidir. Oradan inemez çünkü indiği anda kaplanın kendisini parçalayacağını bilir.
Dostluğu da bir elin sapına yapışmış iki bıçak gibidir. Kim önce bırakırsa öteki bıçaklar onu.
***
CHP’de çok
temiz, insancıl, dost insanlar gördüm.
Ama Genel Merkez’e yakın olmaya çalışanların büyük bölümü yukarıda saydığım tiplerdir. Soğuk, halktan kopuk, hesap kitapçı ve komplocu olanlar.
Halk hiç önemli değildir onlar için. Çünkü her seçimde “
Atatürk’ün partisine oy vermek zorunda olduğunu” düşündükleri bir kitlenin oyunu alırlar.
Her şeyin “konjonktüre” bağlı olduğunu söylerler.
Halk onları sevmese de bileğini büküp oyunu alacaklardır.
Kurultaylarda olduğu gibi.
***
CHP halka biraz yaklaştığı zaman neler olabileceğini Karaoğlan ve “Toprak işleyenin-Su Kullananın!” döneminde görmüştük.
Ama parti sonra yin
e devlet uzantısı görünümüne büründü, sola açılmaya çalışan yüzünü paramparça etti ve insanların hayalleriyle, umutlarıyla oynadı.
Türkiye bugün bu sıkıntıyı yaşıyor.
İki yanlıştan birine
taraftar olmamaya çalışanların işi gittikçe zorlaşıyor.
ZÜLFÜ LİVANELİ- VATAN