Zaviye Mahallesi'nde
kiralık bir evde yaşayan
Yıldırım AA muhabirine yaptığı açıklamada, Tepe köyünde babasından kalan
topraklarda ağa olarak yaşarken, borç verdiği kişilerin
mağdur etmesiyle mal varlığını yitirdiğini, sağlığını da kaybedince acınacak hale düştüğünü söyledi.
Yıldırım, yaklaşık 35 yıl önce, büyük
tarım arazileri olan Tepe köyünün yarısından fazlasının babasına ait olduğunu, o yıllarda köyde yaşayanların ise kendilerine ırgatlık yaptığını anlattı.
Babasının ölümünün ardından köyde ağalığı kendisinin devraldığını ifade eden
İsmet Yıldırım, daha sonra kalan mal varlığını kardeşleri arasında paylaştırdığını belirtti.
Yıldırım, ''Babamdan bize sadece toprak kalmamıştı. Traktörler, kamyonlar, çeşit çeşit arabalar ve çiftliklerimiz vardı. Yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızdaydı. Büyük kardeş olarak köyün ağalığını ben yapıyordum. Daha sonra bu mal varlığını üç kardeş arasında paylaştırdım. Herkes kendi mal varlığından sorumlu olsun istedim. Ağaydım ama hiçbir zaman ağalık yapmadım. Tüm yoksullara
yardım ettim. Çevremde hiç aç bırakmadım.
Borç isteyenleri geri çevirmedim. Çevremde çok fazla insan vardı o zaman. Çok iyi niyetliydim. Herkesin her istediğini
Allah rızası için yaptım. Ancak bir süre sonra benden yüklü miktarda borç alanlar, borçlarını vermedi. Zamanla mal varlığımı kaybettim. Şimdi
hasta ve bir ekmeğe muhtaç şekilde yaşamımı sürdürüyorum'' dedi.
-EŞİ DE TERK ETTİ-
Tüm mal varlığıyla beraber, 'dostum' dediği insanları da kaybettiğini anlatan Yıldırım, kendisini en çok üzen olayın 30 yıllık eşinin kendisini terk etmesi olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
''Mal varlığımı kaybettiğim yıllarda, hayvancılık yaparak geçimimi sağlayama çalışıyordum. 5 yıl öncesine kadar ekmeğimi iyi kötü kazanıyordum. Yaşadığım olaylar karşısında sinir boşalması yaşadım ve düşerek bacaklarımı kırdım. Üç kez
ameliyat geçirdim. Bacaklarıma platin takılınca iş göremez hale geldim. Ayağa kalkmakta bile zorlanıyorum. Bu olaydan sonra 30 yıllık eşim de beni terk etti. Eşimin çocuğu olmuyordu. Her şeye rağmen iyi günümde ben onu terk etmedim, sahip çıktım. Ancak o benim gibi düşünmedi. Düştüğüm anda bir
tekme de o vurdu.''
Şu anda, 350 lira yaşlılık maaşıyla geçinmeye çalıştığını dile getiren İsmet Yıldırım, kirada oturduğu, banyosu bile olmayan eve 230 lira kira verdiğini, aldığı maaşın kiraya gitmesi nedeniyle yiyeceklerini bazen akrabalarının getirdiğini söyledi.
Yıldırım, ''Bir zamanlar çeşit çeşit arabalara binerken, şimdi bir akülü arabaya muhtacım. Akülü arabam olmadığı için dışarı çıkamıyorum. Ev sahibim kirasını ödeyemediğim için 5 yıldan beri mahkum olduğum bu evden çıkmamı istiyor'' dedi.
İsmet Yıldırım, insanın başına ne zaman ne geleceğinin hiç belli olmayacağını, geçmişte iyilik yaptığı hiç kimsenin şu anda kendisine yardım eli uzatmadığına işaret ederek, ''Her şeye rağmen geçmişte iyi ki iyilik yapmışım diyorum. Hiçbir zaman bu konuda pişmanlık duymadım. Yine olsa, yine yaparım. Zamanında ağa olduğumu duyanlar, tüm mal varlığımı kumarda ve
alkolde harcamış olabileceğimi bile düşünüyor. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil. Bugüne kadar ağzıma hiç alkol vurmadım. Abdestimi alıp namazımı kıldım. İçinde bulunduğum durum Allah'ın takdiridir. Hep şükrettim. Ne oldum değil, ne olacağım demeli. İnsanlar beni görsün ve ibret alsın'' diye konuştu.
-''DURUMUNA BİZ DE ÜZÜLÜYORUZ''
Tepe Köyünde yaşayan
Hacı Hasan Gürcü de, İsmet Yıldırım'ın babasının bir zamanlar köyün zengin, ileri gelen ağası olduğunu, ancak o ölünce işlerini devralan oğlunun iyi niyeti yüzünden zor durumlara düştüğünü anlattı.
Gürcü, ''Benim baban onun babasının yanında rençperdi. Şimdi ben 50 yaşındayım. Çocukluğumuzda bilirdik. Babası, 500 dönümün üzerinde arazisi olan köyün zengini idi. İsmet abi, işleri devralınca çok iyi niyetli davrandı. Hayırseverdi, hiçbir fakiri geri çevirmezdi. Verdiği borçlar geri dönmeyince iflas etti. Muhtaçları gözetirdi, şimdi kendisi muhtaç hale geldi. Durumuna biz de üzülüyoruz'' dedi.